KİŞİSEL FARKINDALIK
İnsanın farkındalığı daha çocukluktan başlıyor. Özellikle çocuk dünyaya yaşlı (bilge) ruh olarak gözlerini açmışsa. İnsan doğuştan getirdiği ruhsal özelliklere sahiptir ve yaşlı ruh da böyle bir özelliktir. Ruhun genç veya yaşlı oluşu çocukken yaptığı konuşmalardan, davranışlardan anlaşılır. Bazı çocuklar için dersiniz ya, “Bu çocuk ne kadar bilmiş; büyük insan gibi konuşuyor” ya da “Büyümüş de küçülmüş,” diye. İşte aslında çocuk size o anda bir mesaj verir farkına varmanız için ama siz hiç oralı olmazsınız, çocuk, deyip geçersiniz. Oysa farkındalığı olanlar o çocuğun ruhu yaşlı (bilge) olarak doğduğunu anlar. Çocuğun bilgeliği yüksek kişisel farkındalığındandır ve olgun davranışlar sergilemesine neden olur.
Bazı insanlar ise genç ruh ile doğar. Kişisel farkındalığı daha azdır. Kendi üzerinde yapması gereken çalışmaları es geçer, kendini tanımak için öz eleştiri yapıp eksiklerini gidermek yerine olumsuzluk yaşadığı olayları ve kişileri suçlayarak hayatını sürdürür.
Kişisel farkındalığı olan insan ise suçlamak yerine “Ben neden bu olumsuz olayı yaşadım veya yaşıyorum?” diye kendine sorar ve bunu çözmek için bilinçaltında yatan olumsuz duygu, düşüncelere ve korkulara dikkatini yöneltir. Ailesi ve çevresi tarafından hangi davranış kalıplarıyla yetiştirildiğine, bunun da hangi alışkanlıklara yol açtığına bakar ve dönüştürmek, değiştirmek için çaba sarf eder. Kişisel farkındalık ne kadar yüksek ise insanın hayatta yapacağı hataları o ölçüde azaltır. Kendi farkındalığı olmayan insanlar, hayatlarında daha çok hata yaparak hem kendine hem de başkalarına zarar verir.
Şimdi örneklerle kişisel farkındalık konusunu daha açık anlatmak isterim.
Eğer bir çocuğun farkındalığı yüksek ise anne ve babasının yalan söylediğini (beyaz yalan dâhil) anladığında bu davranışlarının yanlış olduğunu açıkça ifade eder ve kendisi de aynı yanlış yapmaz. Ailesinde dedikodu, başkalarına karşı olumsuz duygular ve düşünceler beslendiğini görerek büyüse de kendisi o alışkanlığı edinmez.
Anne ve baba kitap okumuyor veya spor yapmıyorsa çocuk, “Onlar da yapmıyor,” diye düşünmez, bunların faydasını bildiği için kendi farkındalığı ile okuma ve spor alışkanlığı geliştirir.
Bir örnek de astroloji konusundan vereyim. Çoğu insan astrolojiye ilgi duyar ama kendi doğum haritasını çıkarmak yerine kulaktan dolma bilgilere itibar edip hayatına yön verir. Etrafta konuşulan, sosyal medyada, televizyonda, gazetede yer alan örneğin “Şu burçtakilere bu yıl bolluk bereket gelecek” veya “Bu ay şu burç için şans kapıları açılacak,” yorumlarına inanıp hayatında bunlar gerçekleşmediğinde kendisini şansız addeder. Aslında kişisel farkındalığı olsa kendi doğum haritasını çıkarttırıp doğduğu anda hangi gezegenin hangi açıda, hangi yıldızın nerede yer aldığını öğrenir ve yaşam amacını ona göre belirleyerek yol alır, popüler genellemelerden etkilenmez.
Doğum haritası demişken bununla ilgili bir başka bir konuya daha değineyim. Bir iki spiritüel eğitim alan herkes şifacılığa soyunup biyoenerji çalıştığını, regresyon (bilinçaltı temizleme) yaptığını, rehberlik verdiğini hatta daha ileri gidip dünyaya şaman olarak geldiğini vb. söyleyerek insanlara birebir veya sosyal medya üzerinden şifa dağıtmaya çalışıyor. Oysa kişisel farkındalığı olan insan bunları yapmadan önce kendi doğum haritasını çıkarttırıp gerçekten şifacı mı spiritüel ile ilgili yetenekleri var mı doğuştan gelen medyumluk gibi psişik özelliklere sahip mi emin olmaya çalışır. Çünkü bunları harita zaten gösteriyor. Etrafımda böyle düşünerek spiritüel eğitimlere gelen kişilere şunu söylüyorum:
“Ne olur ilk önce doğum haritanızı çıkarıp eğer bu özellikler sizde varsa başkalarına şifa vermeye çalışın yoksa aldatma enerjisine girersiniz.”
Çünkü bazı şeyleri yapmak sadece eğitim almakla olmuyor, Allah tarafından doğuştan verilen yetenekler var. İşte bunları da kişi ancak kendi doğum haritasını çıkarttırıp görebilir. Bu yeteneğe sahip olduğunu gördükten sonra bunu iyi veya kötü yönde kullanmak ise insanın kendi farkındalığına kalıyor.
Dikkat ederseniz hangi davranışı seçeceğinin farkındalığa bağlı olduğunu belirttim. İşte bu noktada kişisel farkındalığın insan hayatına etki eden önemli bir yanı daha ortaya çıkıyor: Karar vermek. Kişisel farkındalık yüksek ise insan özgürce ve kendinden emin olarak kararlar alır. Çünkü değişimden ve dönüşümden korkmaz; korkularına ve egosuna yenik düşmez. Kendisine ve etrafına zarar vererek kendisini aşağı çeken, karma yaratan, sıkça dile getirdiğim öfke, kıskançlık, bağımlılık, suçluluk, hırs, ego gibi olumsuz duygulardan; dedikodu, yalan, suçlamak gibi olumsuz davranışlardan; negatif bakış açısı gibi olumsuz düşüncelerden arınmak için çaba sarf eder. Böylece kararsızlık veya yanlış karar vermek gibi bir ikilemden ve çevresel baskılardan uzaklaşıp içsel özgürlüğe kavuşacağından başkasına yanlış gelen ama kendisi ve bütünün iyiliği için en doğru kararı kolaylıkla alır.
Kişisel farkındalığı yüksek olan insan ruhsal açıdan olduğu kadar fiziksel açıdan da sağlıklı olması gerektiğini bilir ve kendine iyi bakar. Sağlıklı beslenir, çok yeme alışkanlığı varsa buna sebep olan ruhsal travmalarını bulup çözer, “Ben böyleyim” ya da “Çocukken ailem alıştırdı,” bahanelerinin arkasına sığınmaz, başkasını suçlamaz.
Kişisel farkındalık, aynı zamanda içsel denge, ruh dinginliği ve mutluluk demektir. Farkındalığı olan insan mutluluğunu dış etkenlerde aramaz çünkü içsel mutluluk ve huzurunu neyin engellediğini bilir.
Yaptığı işte dürüst ve adil olmazsa günün birinde kendisine veya ailesine zarar vereceğini bilir onun için hangi işi yapıyorsa dürüstlükle ve adaletle yapar.
Kişisel farkındalığı olan insan gerek özel gerek sosyal ilişkilerinde mesafeyi daima korur, etrafında fazla insan yerine az ve öz insan ister. Çok konuşmak yerine dolu konuşmayı tercih eder. Az konuşur. Hangi insandan zarar geleceğini bilir kendini korumaya alır ve başkalarının kendisini üzmesine izin vermez. Egoyu konuşturmak yerine kendi üzerinde çalışmalar yapıp eksiklerini giderir. Yüzleşmekten hiç kaçınmaz çünkü değişim ister. Kişisel farkındalıkla hata yapma oranı azaldığı gibi etrafındakilere de bu farkındalığı vererek hata yapmamalarını sağlar, suçlamak veya akıl vermek yerine sevgiyle yol gösterir.
Kişisel farkındalık yükseldikçe bilinç seviyesi yükselir. Kişisel farkındalık geliştirmiş insan geçmişinde yaşadığı olumsuz olayları şifalandırmadan geleceğe emin adımlarla yürüyemeyeceğini bilir. Dünün gittiğini, yarının henüz gelmediğini ve elinde sadece bugünün olduğunu bilir. Geçmişte yaşamak insana pişmanlık, suçluluk, şikâyet, kızgınlık ve üzüntüden başka bir şey getirmez. Gelecek ise henüz yaşanmadığı için boş yere kaygı, korku, stres ve karamsarlık yüklemek anlamlı değildir. Esas olan bugündür ve kişisel farkındalığı olan bir insan, anda (akışta) kalmanın, her saniyeyi hissederek yaşamanın sevgi, neşe, özgürlük, iyimserlik, huzur ve teslimiyet verdiğinin bilincine varmıştır.
Her şey gönlünüzce olsun !
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com