KENDİNİ TANIDIKÇA BARIŞIRSIN
İnsanın kendisiyle barışık olması son yıllarda en sık duyduğumuz klişe cümlelerden biri hâline geldi. Oysa gündelik yaşantı bunun aksini söylüyor. Şiddetin toplumda her geçen gün artması, kimsenin kimseye tahammülünün kalmaması ve insanların, bir olay olsa da saldırıp içimdeki öfkeyi boşaltsam düşüncesiyle âdeta pusuda beklemesi, en küçük tartışmada öfke dolu sözcüklerin havada uçuşması, kırıcı konuşmalar, bireyler arasında saygının azalması… Bunlar, insanın kendisiyle barış imzalayamadığı için diğer insanlarla ilişkilerinde barışı sağlayamadığını gösteriyor.
Kime sorsanız “Kendimle barışığım.” diyor ama davranışları bu sözünü doğrulamıyor. Yakın zamanda yaşadığım bir örneği anlatayım. Bir arkadaşımla buluşmuş sohbet ediyorduk. Konu insanların son zamanlardaki tahammülsüzlüklerine geldi. “Kendisine katlanamayan başkasına hiç katlanamaz.” diyorduk ki arka masada oturan ve konuşmamıza kulak misafiri olan orta yaşlı bir hanımefendi, bize hak verdiğini söyleyerek sohbetimize katıldı. Dedi ki “Evet, ben bunu bir komşumda gördüm. Başkası ile kavga etmek için hep bir şeyleri bahane ediyor. Azıcık gürültü olsa hemen kapıya gelip hakaret dolu sözler söylüyor. Hoş görüp o anda tatlı sözle söylemek yok. Ama sorsanız hep kendisiyle barışık olduğunu söyler.” Ben de hanımefendiye, komşusunun kolay yolu seçtiğini söyledim. Şaşırdı. “Şaşırmayın.” dedim, “Bu böyledir, insanın kendisindekini görmeden başkasını eleştirmesi en kolay yoldur. Kimse kendisiyle olan kavgasını anlatmaz. Hatta çoğu zaman da kendisiyle kavgasının farkında olmaz.”
Sadi Şirazi ne güzel demiş: “Kendinle mutlu isen, kimseyle derdin olmaz.” Bir insanın mutlu olması için önce kendi ile barışık olması gerekir. Çevrenize bir bakın, başkalarıyla derdi olan pek çok insana rastlayacaksınız. Başkalarının davranışlarını, yaşamlarını eleştirirler, konuşurken sürekli negatif cümle kurarlar, bulundukları ortamın enerjisini negatife çevirirler, başkalarına ne saygıları ne de tahammülleri vardır. Bunu özellikle insanların topluca bulundukları yerlerde görmeniz mümkündür; toplu taşıma araçlarında, trafikte, havaalanlarında, iş yerinde, alışveriş yaparken market kasalarında, banka, hastane kuyruklarında vs.
Kendisiyle barışamamış insanların bir özelliği de her şeye olduğu gibi eleştiriye karşı da tahammülsüz oluşlarıdır. Eleştiriyi hakaret gibi algılayıp hemen sözlü saldırıya geçerler. Bu aslında yukarıda da yazdığım gibi kendinde olan olumsuzlukları görmemekten, farkına varmamaktan, hatalarını dönüştürememekten kaynaklanır. Kısacası insanın kendini bilmemesidir bu.
Bir de kendisiyle barışık gibi görünen insanlar var. Bir topluluğa girdiğinizde neşeli kahkahalar atan, herkese güler yüzlü davranan insanlar görürsünüz. “Ne kadar da kendisiyle barışık.” dersiniz. Hâlbuki bu bir yanılgıdır. İşte kendisiyle barışık gibi görünen bu insanları tanımanız için ya onlarla uzun bir zaman geçirmelisiniz ya da bir olay yaşamalısınız. Ancak o zaman olaylara ve durumlara verecekleri tepkiyi görüp kendileriyle barış imzalayıp imzalamadıklarını anlarsınız.
İnsanlar kendilerini tanımadan hangi ilişki olursa olsun karşı tarafı tanımaya çalışıyor, sonra da “Bu insan böyle çıktı.” diyor. Oysa karşı tarafı tanımaya, sevmeye çalışırken kendini seviyor mu, kendi zayıflıklarını görüp değiştirmeye çalışıyor mu ona bakmak lazım.
Herkes kendisiyle barışık olduğunu düşünüyor. Yaşadığım bir örneği daha anlatayım. Şifa yaptığım bir danışanım, hayatına hep olumsuz insanların girmesinden şikâyet ediyordu. “Kendine bunun nedenini soruyor musun? Sen kendinle ne kadar barışıksın?” diye sordum. Tabii ki o da herkes gibi hemen kendisini savundu: “Ben son derece barışığım kendimle.” dedi. Başlangıçta “Peki.” dedim. O ana kadar bilinçaltında ne kadar olumsuz düşünce olduğunu henüz bilmiyordu. Yaptığımız regresyon çalışmasından sonra kendindeki olumsuzlukları fark etti ve “Ben kendimi hiç böyle bilmiyordum.” dedi. Daha doğrusu kendini tanımıyordu, kendini hep pozitif olarak görüyordu.
İşte insanlar kendilerini tanımadan hemen “Ben kendimle barışığım.” diyor. İnsanın kendini tanımak için bir kere kendisiyle yalnız kalması gerekiyor. Kendi ile yalnız zaman geçirmeyen insan kendini nasıl tanısın? Kendinizi tanıdığınızda etrafınıza sizin gibi insanları çekersiniz ve ilişikleriniz sağlam ve barışık olur.
Sürekli başkaları ile ilgilenen insanın kendini tanıdığını söyleyemeyiz. Kendini mükemmel, kusursuz gören, egosunu önde tutan zaten hiç kendi ile hiç barışmamıştır. Hâlbuki her birey kendiyle barışık olduğunda toplumsal barışa da katkı yapar. Toplumsal barış, barışçıl insanların omuzlarında yükselir. Peki, insan kendisiyle barışık olmak için ne yapmalı? Son derece dürüst olarak kendi nefsini tanımalı ve kendini koşulsuz olarak sevmeli. Kendini koşulsuz sevmeyen karşı tarafa o koşulsuz sevgiyi akıtamaz. En büyük hata kendini tanımadan önce karşı tarafı tanıdığını sanmaktır. Kendini bilmek, kendini tanımak bütün bir evrenin giriş kapısıdır. İnsan kendini tanıdıkça diğer varlıkları tanır, keşfeder.
Şimdi kendini tanıyan ve kendisiyle barış imzalamış insanların özelliklerine bakalım. Kendisi ile barışık insanların en temel özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
Paylaşmayı sever ve başkalarına yardım eder.
İletişim kurma becerileri gelişmiştir. Sağlıklı sevgi dolu iletişim kurar, duyarlı dinler, dikkatli gözlem yapar.
Olaylara ve kişilere karşı toleranslıdır. Ön yargı ve ayrımcılığı reddeder.
Duyguların ifade etme becerileri gelişmiştir. Karşı tarafa negatif duygular ve düşünceler vermez.
Kimseyi yargılamaz.
Uzlaşma kültürüne sahiptir. Meseleleri barışçıl yoldan çözmeye çalışır.
İyimserdir. Olaylar ve kişilere karşı olumlu duygular içindedir.
Kimse ile derdi olmaz. Etrafa mutluluk ve huzur verir.
Başkalarının arkasından dedikodu yapmaz, kusurları ve hataları varsa sevgi ile yüzlerine ifade eder.
Kimsenin malı, mülkü, parasıyla, yediği, içtiği ve gezdiği ile ilgilenmez, kıskançlık göstermez.
Kendinizle barış imzalayın, sonra diğer insanlarla barış imzalarsınız.