HAYATA BAKARKEN HANGİ PENCEREDEN BAKIYORSUNUZ?
Bir bilgeye sormuşlar:
“Dünyada en çok kimi seversiniz? “Terzimi severim.” diye cevap vermiş.Soruyu soranlar şaşırmışlar.”
“Dünyada en çok kimi seversiniz? “Terzimi severim.” diye cevap vermiş.Soruyu soranlar şaşırmışlar.”
Bilge, bu soruya şöyle cevap vermiş:
“Evet dostlarım, ben terzimi severim. Çünkü ona her gittiğimde, benim ölçümü yeniden alır. Ama diğer insanlar öyle mi. Bir kez benim hakkımda karar verirler; ölünceye kadar da beni hep aynı kalıpla ve aynı gözle görürler.
“Evet dostlarım, ben terzimi severim. Çünkü ona her gittiğimde, benim ölçümü yeniden alır. Ama diğer insanlar öyle mi. Bir kez benim hakkımda karar verirler; ölünceye kadar da beni hep aynı kalıpla ve aynı gözle görürler.
Ya olaylara bakış açımız..
Hayata baktığımız pencere, bakış açımız değil midir, olaylarla baş etme şeklimizi belirleyen.
Başarısız insanlar gerçekten sorunlara takılıp kalırken başarılı olanlar çözüm üretmeye çalışıyorlar…
Kimileri kara kapkara bir pencereden bakmayı tercih ederken kimsi pembe penceresinden her şeye rağmen gülümseyerek her duruma bir çözüm bulabilmeyi tercih ediyor!
Hayatta her şer bir neden ve amaç için vardır! Ve siz kabul edip dersinizi çıkarmadıkça aynı şeyleri farklı insan ve senaryolarda yaşamaya devam eder durursunuz!
Eğer geriye dönüp de noktaları birleştirirseniz yaşadığınız her bir şeyin tekamülünüz için size nasıl bir deneyim kazandırdığını hayretle göreceksiniz.
Kelimelerin, sözlerin ve davranışlarınızın enerjisine dikkat edin başkasına söylediğiniz negatif sevgi olmayan kelimeler, sözler söylediğinizde ve olumsuz davranışlarda bulunduğunuz zaman aslında sizin bilinçaltınızda ve bilinç üstünüzde olan duyguları ve düşünceleri yansıtıyorsunuz. Sürekli enerjinizi hep güzele değiştirin…
O halde neyi büyütmek ve onu yaşamak istiyorsanız ona prim vermeye devam edin… Ama bunu yaparken asla şikayet etmeyin neden aynı şeyleri yaşıyorum diye.. Siz besliyorsunuz o duygu ve düşünceyi…Sürekli şikayet enerjisinde olan bir insan nasıl güzellikleri fark edebilir. Etrafına nasıl ışık ve olumlu enerji verebilir. Kızgınlık içinde konuşan bir insan aynı şekilde nasıl ışık verebilir.
Böyle söylediğimde kızanlarda oluyor biliyorum “ne yani polyanna gibi mi yaşayalım, gerçekleri görmeyelim mi” diye…
Benim size anlatmaya çalıştığım neye odaklanırsanız onu büyütüyorsunuz.. Hal böyleyken seçim sizin oluyor dolayısıyla
İnsan penceresinde hayata baktığı zaman ne görmek isterse onu görüyor.
Pencereler vardır, hayata bakar.
Hayattan ne anlıyorsa insan, o kadar geniş, o kadar ferah, o kadar huzur vericidir; penceresinden evine sızan. Hayatı bir hapishane gibi görüyorsa, ayak seslerinden, ayakkabı görüntülerinden ve araba lastiklerinden başka bir şey görmez, ruhunun penceresi olan gözlerini açtığında.
Pencereler vardır, insanın kendisine bakar.
Ne kadar derinse duruşu, ne kadar özgürse ruhu, ne kadar güzel görebiliyorsa; o kadar geniş, o kadar uçsuz bucaksız, o kadar güzeldir manzarası. Yüzeyselse, ancak karşı apartmandaki insanı görüp durur, penceresini her açtığında.
Pencereler vardır, açılmaz; sadece seyredersiniz. Koklayamazsınız, işitemezsiniz, elinizi uzatıp dokunuyor gibi hissedemezsiniz.
BİR İNSAN KENDİNİ DEĞİŞTİRMEYİ İSTEMEDİKÇE ASLA YARDIM EDEMİYORSUNUZ!
Pencerenizden baktığınız zaman her zaman güzellikleri görmenizi dilerim.
Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com