HAYATIMIZDAKİ NEGATİF DÜŞÜNCELİ İNSANLAR

 
 
“İnsanlar ya sana ilham olurlar ya da seni içten içe tüketirler. Bunun seçimini doğru yapmalısın” Hans.F.Hansen
 
Bu haftaki yazımı yazarken etrafımda yaşadıklarım ve gözlemlediklerim doğrultusunda negatif ve pozitif düşünceli insanlara değinmek istedim. Yazımda negatif düşünceli insanlardan bahsetmek istiyorum. Ailemizde olsun, iş yerinde olsun, arkadaşlıkta olsun, sevgili olsun, eş olsun, alışverişte, seyahatte, komşulukta vb… Yaşam boyunca negatif ve pozitif düşünceli insanlarla sürekli ilişkimiz olmuştur ve oluyor da,  peki negatif düşünen insanlarla çevrili bir dünyada yaşıyor olsanız ne kadar mutlu olabilirsiniz? Ya da biz nasıl insanlarla görüşüyoruz veya öz eleştiri yaptığımızda kendimizi hangi grupta görüyoruz? Zamanımızı pozitif yoksa negatif enerji yayan insanlarla mı geçiyoruz? Düşünün çevrenizde “O yanlış”, “O olmaz, “O kötü, “Aman ha !!” diyen insanlar varken, kendinizi nasıl rahat hisseder ve yapmak istediklerinizi nasıl gerçekleştirebilirsiniz?
 
Pozitif enerjili insanlar; Hangi konum ve aidiyetten olursa olsunlar, bu grup insanlar hayata pozitif bakarlar. Karşılaştıkları olaylara iyilikle yaklaştıkları için bunların içinden, insancıl ve barışçıl bir biçimde geçmeyi başarırlar. Hayata nefret ve husumetle yaklaşmak yerine, olayların kendileri için ve etrafındakilerin hayrına olduğunu düşünerek olumlu yanlarını yakalarlar. Böylece fırtınalardan bile, çok az zararla çıkarlar. Her zaman olumlu olarak destek verirler. Motive ederler negatif bir olayı bile pozitife çevirmek için çözüme giderler.
 
Diğer grup ise negatif enerjili insanlar; Basit bir iyimserlik duygusundan bile yoksun olan bu kişilikler, her şeyi karanlık ve kötü tarafından görürler. Onların hayrına olabilecek şeyleri bile ters yüz edip baktıklarında sadece oluşabilecek negatif ihtimalleri düşünüp, kendilerini karanlıklara sürüklerler. Negatif konuşmayı seven insanların en büyük amacı, pozitif düşünceli insanların enerjilerini emmektir. Bunu, diğer insanları kendi seviyelerine yani kendi ağlarına çekerek yaparlar. Çevresindeki insanların düşüncelerini olumsuzlaştırarak, savundukları ve kurguladıkları dram yüklü hayatı kanıtlamaya çalışırlar. Yaşanan her olayı olumsuzluklarla ilişkilendirip hayatı dramatikleştirirler. “İşte düşündüğüm kötü şeyler oluyor”, “Ben söylemiştim zaten” gibi cümleleri bu insanlardan sıkça duyarız. Sürekli şekilde insanları ve olayları yargılama içinde olurlar.
 
Bu insanlara iyi haberlerle gitseniz bile, olumsuz bakmanın bir yolunu bulurlar. Örneğin heyecanla gidip maaşınızda artış olduğunu haber verdiğinizde, hemen “iyi ama hayat o kadar pahalı ki maaşındaki artışın sana hiçbir katkısı olmayacak” gibi bir cevap duyabilirsiniz. O anda sevinen insanın bütün enerjisini emmiş olurlar. Ya da iş kuracaksınız “bu hayat şartlarında iş mi kurulur? Hiç aklın yok mu” gibi sözler söylerler. O anda o insanın bütün umudunu ve enerjisini söndürmüş olurlar. Sürekli kendi hayatlarından ve yanlışlarından örnek verip “Yapamazsın! Başaramasın! Nasıl yapacaksın ki? Ben biliyordum böyle olacağını! gibi negatif konuşmalarla cesaretinizi kırarlar. Akılcı bir yol göstermezler. Sadece kendilerinin her şeyi çok iyi bildiklerini savunup söz edip dururlar.
 
Kendi yaşantımdan örnek vermek isterim ; Tenis oynadığım yıllarda, Veteran Dünya Tenis Şampiyonası Turnuvası’na hazırlanırken bazı tenis arkadaşlarım işte “o turnuvada başarı elde edemezsin, hatta topa bile vuramazsın, o turnuvada kimse seninle antrenman bile yapmaz, o turnuvaya katılanlar dünyanın bütün ülkelerinde çoğunlukla çocukluk yaşında oynamaya başlamış oyuncular, hepsi milli takım oyuncuları, sen 22 yaşında başlamışsın boşuna emek verip katılıyorsun”  diye negatif sözler söylemişlerdir.  Ben o anda onların negatif sözlerini duymadım bile, sadece gülümsedim çünkü iyi bir sonuç elde edeceğime inanmıştım. Evet ben tenise 22 yaşında başladım. Fakat azim, disiplin, çalışmak en önemlisi daima pozitifte kalarak kendi koyduğum hedefime ulaştım. (2007-2008-2009 Yıllarında Dünya Veteran Tenis Şampiyonası Turnuvasında 35+ bayanlarda, 500 kişinin arasında 40.cı sıraya kadar yükselmiştim.) Pozitifliği karşılığını her zaman aldım. 
 
Ayrıca da negatif düşünceli insanlar değişime de kapalıdırlar. Kendilerini değiştirme yerine sürekli karşılarındakini değiştirmeye çalışırlar. Girdikleri ortamı sürekli olumsuz eleştirir ve yakınmalar yaparlar. Başkalarının hayatlarına olumsuzluk yağdırdıkları için çoğu negatif düşünceli insanlar fazla sevilmezler. Bu gibi insanlar sağlığınızı, mutluluğunuzu, başarınızı, umutlarınızı, cesaretinizi ve özgürlüklerinizi engelleyebilirler.
 
Hayat negatif enerjilerle boşa geçirilecek kadar uzun değil.
 
Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com

 

ÖĞRENDİĞİM 7 GERÇEK

 

Eski zamanlarda, bir genç felsefeden de nasibini almış bir din aliminin öğrencisi olmuş. Tam yirmi yıl süreyle ona öğrencilik etmiş. Genç ayrılırken, hocasıyla aralarında şöyle bir konuşma geçmiş;
Evladım Kaç yıldır benim yanımdasın?
Yirmi yıldır efendim.
Bu süre içinde benden ne öğrendin?
Hiçbir şeyle değişemeyeceğim yedi hakikat öğrendim.
Sadece bu kadar mı?
Evet.
Peki neler öğrendin?
Baktım ki herkes bir şeyi dost ediniyor, ona gönül verip bağlanıyor. Ancak bunların hepsi insanı yarı yolda bırakıyor. Ben ise beni hiç bırakmayacak, ölümden sonra bile benimle gelecek şeyleri aradım. Dost olarak da iyilikleri seçtim kendime.
Çok güzel, ikincisi neymiş bakalım?
Baktım ki, insanların birçoğu geçici dünya değerlerine dört elle sarılmış; onları koruyor, kasalarda saklıyor, kaybolmaması için her çareye başvuruyor. Kimi zenginliğine, kimi güzelliğine, kimi ününe sımsıkı tutunmuş, onları elden çıkarmamak için çırpınıp duruyor. Oysa ben varlığımı ve bütün isteklerimi O’na satıp, gönlümü yalnız O’nun sevgisine açtım.
Devam et!
 İnsanların üstün olmak için birbirleriyle yarıştıklarını gördüm. Ama birçoğu üstünlüğü yanlış yerde arıyor ve birbirlerinin üstüne basarak yükselmek istiyor. Bunun üzerine üstünlüğü maddi değerlerde değil de akıl ve ahlak bakımından yükselmekte, kötülüklerin her çeşidinden el etek çekip, iyiliklere vasıta olmakta aradım.
Devam et evladım!
Yine baktım ki, insanlar sabahtan akşama birbirleriyle uğraşıyor, hayatı boş yere kendilerine zindan ediyorlar. Bütün bunların benlik, bencillik ve çekememezlikten ileri geldiğini gördüm. Ben de gönlümü bu kirlerden arıtarak, kendim ile barışık olup, huzur ve güven içinde yaşamanın yolunu buldum.
Sonra?
Nedense herkes hatasını sebebini hep dışta arıyor ve başkalarını suçlamak yoluna sapıyordu. Böylece suçlarının örtüsü altında saklanıyordu. Oysa insanın başına ne geliyorsa, kendi yüzünden ve kendi eliyle geliyor. Bunu bilip yalnız kendimle cenge girerek, nefsime uymamaya ve vesvese verenin ağına düşmemeye çalıştım.
Doğru!
Baktım ki insanlar bir lokma ekmek ve dünya geçimi için helal haram demeden her türlü hakkı çiğniyorlar. Hem başkalarının hakkını almakla hem de bu haksızlığın azabını vicdanlarında taşımakla iki kere kötülük etmiş oluyorlar. Oysa doğru yaşanıldığında ve hakça bölüşüldüğünde, dünya nimetleri insanlara yeter de artar bile.
Yedinci hakikat nedir evlat?
Yedinci olarak şunu gördüm ki insanlar bir şeye dayanmak ve güvenmek ihtiyacındadırlar. Kimi zenginliğine, kimi güzelliğine. Bunların hepsi de bir süre sonra yıkılacak iğreti desteklerdir. Ben ise yalnız ona sığınıp, O’ndan yardım diledim. Bunun karşılığı ise sonsuz bir güven oldu.
Seni tebrik ederim evladım. Ben de yıllar yılı farklı dinleri, din üzerine yazılmış bütün kitapları inceledim. Hepsinin bu “yedi hakikat” etrafında toplandığını tespit ettim.
ALINTI
Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com