İYİLİĞE DAİR
Bugün iyilik şarkılarını sadece dilimizle değil yüreğimizle nasıl söyleyeceğimizden bahsetmek istiyorum. İyilik için yapılan birçok tanımlamanın özü; önce kendimize ve beraberinde her canlıya, her duruma, her olaya karşı doğru davranmak noktasında birleşir. Peki asıl olan sadece bu mudur? Bu kadar düz bir ifade yeter mi ki iyiliği anlatmaya?
Oysa benim cebimde bir sürü yeni söylem var iyiliği anlatmaya ve şimdi başlayalım cebimizdekileri su yüzüne çıkarmaya. “İyi” ışıklı bir kelimedir, “İyilikse” bu ışıklı kelimenin can bulmuş halidir.
Yürek temizse, sıcaksa, aydınlıksa ve hele ki sevgi doluysa işte o orada başlar ışıklı kelimenin can bulmuş hali… Her zaman gibi önce kendimiz için en iyi olana koşmalı, ruhumuzu arındırmalı ve iyilik duygusunu tüm hücrelerimize yaymalıyız. Şifalanmadan şifa verebilir miyiz? Döngü bundan sonra devam edecektir. Güne, geceye, aldığımız nefese, gökyüzüne, yani içinde olduğumuz doğaya, yaşamı paylaştığımız her bir canlıya bu güzel hissi yaşatmak ve yaymak için çaba göstermeliyiz. Doğru olan sadece tanıdıklarımızın, etrafımızda ki insanların yüreğine dokunmak onlar için iyilik istemek, iyi şeyler yapmak demek değildir. Her bir canlı için bunu istemeliyiz ve yapmalıyız. Büyük paralara ihtiyaç yoktur yapılacak güzellikler için. Bazen sadece darda olanların dertlerini dinlemek, inceden onların yüreklerine dokumak bile yeter. İnsanların yüreklerine umutlar yeşertmek en ulvi iyiliğe en güzel örnektir. Yaşadığımız dünyayı paylaştığımız her bir canlıya karşı yaşam borcumuz var. Hiçbir varlığı kendimizden ayrı tutmadan kayıtsız hoş görülü davranmalı herkes için dileyeceğimiz ya da yapacağımız iyiliğinin bir gün yolumuza da ışık tutabileceğini aklımızdan çıkartmamalıyız.
İyilik öylesine tılsımlı bir güce sahiptir; “En olmaz dediklerimizi oldurur, en kötü dediklerimizi iyi yapar, en çirkin dediklerimizi güzelleştirir.” Yıllar öncesinde seyrettiğim bir dizi hatırıma geldi, onda da bu durum çarpıcı bir örnek vardı. Dizinin iki kahramanından biri güzel bir kadın diğeri de aslanla insan birleşimi sonucu ortaya çıkmış bir yaratık idi. Yaratık öyle bir yüreğe sahipti ki ve öylesine iyilik doluydu ki onun o korkutucu yüzü zihinlerimizden silinip gitmiş yerini dünyanın en güzel, en sıcak, en iyilik dolu yüzüne bırakmıştı. İyilik kalp yoludur, kalbin dili ise anlayana hissedene konuşur… İşte bakın çirkin diyebileceğimize bile güzellik katıyorsa bu davranış ve his yumağı, güzeli daha da güzel kılmaz mı?
İçinde iyilik olan her şey beraberinde yeni umutları doğurur. O umutların üzerine konuşulacak öyle çok şey var ki… Şimdilik zihinlerinizde yapacağınız umuda dair seyahatle sizi baş başa bırakıyorum. Bir sonra ki buluşmamızda bende size eşlik edeceğim…
İyi olmak, iyiliklerle dolu bir yüreğe sahip olmak uçsuz bucaksız bir derya ise, bırakalım o deryaya kendimizi sınırsızca hesapsızca kendimizi teslim edelim. O aydınlık yolda hep birlikte yürümek dileğiyle…