3 FARKLI BİLİNÇ SEVİYESİ

 

 

 

 
3 Farklı bilinç seviyesini “koyun-karga-kartal” örneklemesi ile anlatmak istiyorum. Ne demişler, bir örnek bin kelimeden iyidir. Yüksek bilinçlilik, yüksek farkındalık yolundaki tekamül sürecinde bilinç düzeylerini (nefis mertebeleri, çakra seviyeleri bakımından) örnekleyelim.

Bu örnek yalnızca yaşam tarzları bakımından, bilinç düzeylerini örneklemek için verildiğinden, insanlarla, hayvanları özdeşleştirdiğim gibi bir yanlış anlaşılma oluşmasın.
Bu 3 cins yaşam tarzı;

1- Koyunlar

 

2- Kargalar

 

3-Kartallar’dır

 

KOYUNUN YAŞANTISI;
En kalabalık grup olan, koyun cinsi yaşamının belirti ve işaretleri şunlardır;
Koyunlar güdülmek gerektirirler.
Özgürlük korkulacak bir şeydir.
Kesin Kurallar ve inançlar olmalıdır.
Asla çitlerin (sınırların) dışına çıkılmamalıdır.
Asla çoban köpeklerine itiraz edilmemelidir.
Çobana saygı ve sevgi ile teslim olunmalıdır.
Tüm taraf edilmeler, din, dil, ırk, mezhep, takım, seviye, statü, bu grup için doğaldır.
Ben ve diğerleri ana düşüncedir ve diğerleri dedikleri ile rekabet gerektiği zannına ikna olmuşlardır.
Sadece bilinmesine izin verilen şeyleri bilebilirler. Öğrenme kabiliyetleri yok denecek kadar azdır.
Değişip gelişme farkındalığı yoktur.
Her şey kuralladır. Kural çiğnemek, sürüden dışlanma sebebidir.
Anne ve babadan başlamak üzere okul, arkadaş, haber, film tüm çevre sana, ortak bir program oluşturmuştur. Bu yazılıma (programa); ego, kişilik, karakter, nefis, benlik gibi istediğin adı takabilirsin. Tüm sosyal sistemler, koyun yaşam tarzını benimsetmek üzere konulur, Tüm tabelalar yaşamını egosuyla özdeşleştirmiş koyun için konulmuştur. Sürü psikolojisi devrededir, nede olsa, herkes yanılıyor değil ya? İdareciler koyun insan ister, okul koyun öğrenci sever. Özgür bir zihin, birey olmuştur. Birey sistem için daima sorundur. Bireye onu yönetmeyi talep edemezsin. Bu sebeple, ruhunu baskılayacak gündemler ve zor hayat şartları ile mücadele ettirilerek, içeride de değişime ve gelişime karşı bir ego, aleyhine çalışan bir kişisel bilinçaltı ile, hazinen olan vaktin elinden alınır. Sürüde olmak nede olsa güvende olmak demektir.

 

Koyunlar, “Beşeri bilinç” düzeyinde yaşarlar.
Bunca koyun arasından,
Bu sınırlı ve kurallı yaşamın dışında başka bir yaşam ihtimali var mı?
Sorusunu kendine sormaya cürret edebilen ve cesaret edip deneyebilen, karga olmuştur.

KARGANIN YAŞANTISI;
Karga uçar, koyunlardan daha uzak mesafeye yetişir ve görebilir. Koyunların hallerini yukarıdan görür onların sınırlı otlaklarını, sınırlı yaşantılarını tamamen idrak ederek şükür eder.
Kendinle gurur duyar, ayrıcalık görür.
Sistemi görmüştür ve gerekirse, lehine veya gerekirse koyunların aleyhine bir düzeye kadar kullanabilir.
Fakat kargalarda, sınırlı mesafe yükselebilirler ve bir reise ihtiyaç duyarlar.
Sürü yaşantısı, koyunlar gibi devam etmektedir.
Koyunlar asla kargaların nereleri gördüğünü idrak edemez.
Kargalar, ego yazılımının farkına varmış, fakat tam olarak mevcut yazılımdan kurtulamamışlardır. Tamamen içinde bulundukları duruma uyanamamış, geçici farkındalıklar yaşarlar.
Bu az sayıda kargadan sadece bir kaçı sürüden ayrılmaya cesaret eder. Onlarda kartal olmuştur.

 

KARTALIN YAŞANTISI;
En uzağı görendir. En yukarıda zirvede durur. Keskin bakışı ile kilometrekarelerce alanı bir anda görür.
Tüm kargaların ve koyunların yaşantıları boyunca edinecekleri menzillerini bir hamlede bilebilir, görebilir. Çünkü o hâkimdir.
Üzerinde bir hüküm kalmamıştır.
O, özgür olmuş özüne kavuşmuştur.
O, gönülde yaşamaktadır.
O, tüm ikilik ve sınırlardan sıyrılmıştır.
O, karga ve koyunlar tarafından asla idrak edilemez.
Onun görüş açısı, asla idrak edilemez.
Aşağıdakiler yukarıdakilerin halini ne kadar bilemiyorsa, tam tersine
Kartalda aşağıdakilerin haline o kadar muktedirdir.
O, yalnızdır, bireyselliği ile kendi sorumluluğunu üzerine almıştır.
Kişilerden Medet beklemez ya da arzularına yenik değildir.
Duygu ve düşünceleri bineğidir. Düşünce ve duyguların esaretinde kurtulmuştur.
Kartal, Programı tamamen çözmüş, kendisi ve çevresi için programdan çıkış yolları hazırlayan ve sunan kişi olmuştur. Onun kaynağı, 5 duyusal veriler değil, tamamen içinden, özünden yükselen bilmişliktir. O sürekli programlama yapar, etrafına ışık kaynağı olmuştur. Asaleti hakikatindendir.

 

Koyun beşerdir, beşer doğulur. Beşer, ancak insan adayıdır. Kartal ise, olunması gerekendir, tekamül etmiş ve özüne ermiş olan insandır. Kartal, varlığın tekamülünde etkin rol oynar. Kendi ve çevresi için, değişim ve gelişim sağlar. O varlıkta ayırım yapmadan kucak açar ve koşulsuzca sever. Bir kartal, gönüllere hitap eder, ruhlara dokunur.
 
ALINTI
Yaşanan her doğal afetlerden (depremler, hastalıklar, virüsler, kasırgalar, yangınlar vb.) insanların bir ders çıkarmasına ve insanlığı öğretti. Kısacası arınmaya ve uyanışa vesile olurlar. Her birey kendi farkındalığına varıp, arınıp ve uyanışa geçerse; egolardan, gölgelerden, karanlıktan böylece
ÖZ-SEVGİ ve ÖZ-IŞIĞI bulur.
 
Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com

KARMA YASASI (ALMA-VERME)

 

 
 


Ne doğrarsan aşına, o çıkar kaşığına.  Türk Atasözü

Karma, “ektiğini biçersin” ifadesi ile özetlenen evrensel bir yasadır. Karma Yasası veya Etki ve Tepki yasası olarak da adlandırılır. Albert Einstein’ın da doğruladığı gibi, her etkinin eşit ve karşıt bir tepkisi olduğunu keşfetmişti.  Bu prensibin yaşamın her alanını etkilediğini kendimize hatırlatmak da önemlidir. Karmanın, kelime anlamı ”eylem” demektir. Her an bize bir seçenek sunulur – iyi olanı ya da kötü olanı seçmek.., nazik ya da kaba olmak, sevgide veya egoda kalmak, sadeleştirmek ya da karmaşıklaştırmak ve benzeri birçok seçenek. Yani nasıl davrandığımıza bağlı olarak karşılığını alırız. Bu kadar basit! 
Ne verdiysem, karşılığında sadece onu alırım; eğer arpa ekip, buğday biçmemi bekleyemem! Bugün yaşadığımız hayat önceki eylemlerimizin bir sonucudur, yani dünkü eylemlerimiz… Ve bugün de, yarın da kısa zamanda geçmiş olacak! 

 

İnsanların yaptıkları eylemleri hiç kimse görmese bile – evrensel adalet sisteminin her zaman işlemekte olduğunu birçok kimseler tarafından idrak edilmiyor. Tohumu ekmek ile meyve hasadı arasında nasıl uzun bir ara varsa, sergilenen eylem ile sonuçların oluşması arasında da, o kadar uzun bir ara vardır. Bu nedenle, insan, hareketlerinin üzerinde yarattığı zararı göremez. İnsanın karması yaşamı boyunca onu daima takip eder. Karmalar sadece insanlar için geçerli değildir. Toplumlar ve ülkeler içinde geçerlidir. Geçmişte ne ekerse zaman gelince onu biçerler.

Karma bize bir seçeneğimiz olduğunu ve sorumlulukların da seçimlerle birlikte geldiğini öğretir. Ekilecek tüm tohumların bizim elimizde olduğunu öğretir. 

Zihnimize hükmeden biz ve bu sebeple aradığımız sonuçları yaratmayı seçebiliriz; Yaşamımızın her alanında, sevgi ve ışık dolu tohumlar ekmek. Sonra bu ekilen tohumların meyvelerini toplamak ve bizle birlikte etrafımıza bu güzel meyveleri sunmak… Ancak, bu meyveleri almak için sabırlı olmak gerekir. 

Karma bir verme ve alma yasasıdır. Sürekli almaya alışık kişiler, toplumlar ve ülkeler  – alma ve verme yasasına uygun değildir! Vermeden alırsak, yasayı çiğnemiş oluruz ve sonuçta hesabı yeniden dengeye getirmek için, kat be kat geri ödemek zorunda kalırız. Karma kayıt altına alınır ve dengelenir. Nihai hedef, her zaman alacaklı olmaktır, borçlu değil – ve bunun için, alıyor olmaktan çok veriyor olmam gerekir. 

Hiçbir kimse ve toplum karma hesabını kapatmadan yeni bir hesap açamaz! Bu hesap sürekli hayatta önüne gelir.

Pek çoğumuz kişisel kaynaklarımızı, boşa harcamanın saygı duymamakla eş anlamlı olduğunu bile anlamadan, kullanırız. Benzer şekilde kaynaklarımızı boşa harcadığımız da, onlarla hürmetsizliğin/değer bilmezliğin karma hesabını açarız. Ve hürmet etmediğimiz ve değer bilmediğimiz hiçbir şey bize hizmet etmez.

Sonuç olarak; İnsanlar kendi geleceğini kendi oluştururlar. 

Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül Ayabakan
nurgul.ayabakan@gmail.com