NE KADAR KÖTÜMSERSİNİZ?
Sevgili okuyucularım, 1 Şubat 2022’de yazdığım ”Ne Kadar İyimsersiniz?” başlıklı yazımda iyimserlik konusunu ele almıştım. Bugün ise kötümserlik konusuna değinmek istiyorum. Bizi tanımak isteyenlerin sorduğu “İyimser misin, kötümser mi?” sorusuna çoğumuz hiç düşünmeden “İyimserim,” diye yanıt veririz. Olaylara nasıl baktığımızı dikkate almadan, kendimizi analiz etmeden verilen bir yanıttır bu.
Peki, kötümserlik deyince siz ne anlıyorsunuz? Ya da kötümser insanlar sizi nasıl etkiliyor, nasıl bir enerji veriyor? Şimdi bunlara hep birlikte bakalım.
Bana göre kötümser, her şeyin en kötüsünü ele alan ve her durumda karanlığı gören, en kötüyü bekleyen kişidir. Kötümserlik bir anlamda karamsarlıktır. Kötümser bakışı olanlar hayal kuramazlar. Kötümser olan kişilere ben hayallerimi anlatmam. Geçenlerde birisi ile sohbet ederken konu hayallere geldi. Ben de bir hayalimden bahsettim. Bana hemen şunu söyledi: “Bu hayalin olması için kaç sene bekledin? Bir de olacağı kesin mi? Ya olmazsa? Olmayacak hayaller insanı hüsrana uğratır.” Eskiden olsa bu yorum üzerine birçok açıklama yapardım. Şimdi artık böyle karamsar bakan insanlara karşı sessiz kalmayı tercih ediyorum. Çünkü siz açıklama yapsanız bile onun bakış açısı farklıdır ve anlattıklarınızı o açıdan gördükleriyle değerlendirecektir.
Sizler de çevrenize baktığınızda ya da hayallerinizi anlattığınızda size negatif enerji veren, kötümser hava estiren insanlarla karşılaşıyorsunuzdur. Kötümserlik negatif enerji içerir. Bu bakış açısına sahip olanlar hayattan zevk alamazlar, mutlu ve neşeli olamazlar. Kendilerini neşeli sanırlar ama iç huzurunu ve mutluluğu bulamamışlardır. Sürekli şikâyet eder hâldedirler. Böyle insanlara sorduğunuzda “Biz gerçekleri görüyoruz. Sonunda hüsrana uğramaktansa baştan olaylara böyle bakıyoruz ki bir sürprizle karşılaşmayalım,” derler. Hâlbuki o anda olaya negatif enerji vermiş olurlar.
Gerçekleri görmek ile bir fırsatı zorluk olarak görmek çok farklıdır. Bu konuyu daha ayrıntılı olarak ele alalım. Diyelim ki dışarıda hava şartları olumsuz, kar yağıyor; bu bir gerçek. Ne yaparız? Ona göre dışarıya çıkarız. Örneğin araba ile gitmek elverişli değilse ya arabamızla ilgili tedbirleri alır ya da başka bir seçeneği değerlendiririz. Bu olayda kötümser insan, “Dışarıda kar yağıyor ama gitmem de gerekiyor. Gittiğim yerde ya mahsur kalır da dönemezsem ya araba yolda kalırsa?” diye düşünmeye ve söylenmeye başlar. Her şeyin yolunda gitmesi gerekirken yaydığı bu negatif enerji yüzünden bu sefer olmayacak şeyler olmaya başlar. Kötümser insanlar her zaman en kötü sonucu bekleme eğiliminde olurlar. İyimser olan insan ise o zorluk karşısında fırsatı görür her şeyin yolunda gideceğini düşünür.
Kötümser bakış açısı olan birine sordum, “Niçin olaya kötümser olarak bakıyorsun?” Yanıtı, “İyi olursa seviniriz,” oldu. Örneğin, bir iş alıyor fakat o işi aldığına o anda fazla sevinmiyor. “İşin parası gelsin ondan sonra sevineceğim. Ya işi yaptıktan sonra parası gelmezse?” diyor. Aslında o işe endişe, kaygı ve korku ile negatif enerji yayıyor farkında olmadan. Kötümserliğin temelinde endişe, kaygı ve korku vardır.
Mesela iş görüşmesi iyi geçmiş olmasına ve görüşme yapılan pozisyon için istenen her özelliğe sahip olmasına rağmen o işe kabul edilmeyeceğine veya gireceği sınava çok iyi hazırlanmasına rağmen kötü geçeceğine inanır.
Kötümser düşünen insanlar, hedeflerine ne kadar yakın olurlarsa olsunlar sonunda başarısız olacaklarına inandıkları için o hedeflerinden vazgeçerler. Kötümserlik zehir saçan bulaşıcı bir hastalık gibidir. Kişi o zehirle yaşayıp hayattan zevk almadığı gibi etrafa da o zehiri saçar.
Kötümserlikteki tehlike, iyi olan her şeyi gözden kaçırmanıza neden olacak kadar güçlü hâle gelebilmesidir. Bu olduğunda, hızla depresyona girebilir ve endişelenebilirsiniz. Dahası, çok fazla karamsarlık, felç edici bir korkuya neden olabilir ve ilerleme yeteneğinizi reddedebilir.
Kötümser düşünen, olaylara kötümser bakan insanlara bir şey anlatamazsınız çünkü olacak bir işte bile negatif enerji vereceği için sizin de umudunuzu kırar ve endişeye, kaygıya ve korkuya kapılmanıza neden olur.
Almak istediğiniz ürünü aylarca takip edersiniz indirime girecek mi, diye. Bütçenize uygun olduğunda tam o ürünü almaya karar verdiğinizde eğer karamsar bir insansanız hep bir endişe ve kaygı ile yaklaşırsınız. “Acaba o ürün satılmadan alabilir miyim, ya başkası alırsa?” gibi kendi kendinize kötümser bir bakış açısı oluşturursunuz. Yaydığınız bu negatif enerjiyle gittiğinizde o ürünü sizden önce başkasının aldığını öğrenirsiniz. Bu sefer de “Bak, ben biliyordum işte alamayacağımı. Bende şans mı var?” diye kendi kendinize söylenirsiniz. Şimdi bu olayda iyimser birisi olsa ne yapardı bir bakalım. Birincisi; endişe, kaygı ve korku yaymadan, o ürünün kendisinin olacağına inanarak gider alışverişe. İkincisi de mağazaya gidip ürünün kalmadığını gördüğünde o anı kendine zehir etmez. “Nasip değilmiş, kısmetimde varsa başka yerde yine bulurum,” der ve sorun yaratmaz.
Diyelim ki bir iş kurmaya çalışıyorsunuz, kötümser bakan insan hemen “Bu devirde iş mi kurulur? Bütün paranı batıracaksın, herkes tek tek batarken sen iş kurmaya kalkıyorsun,” diye sizin bütün enerjinizi emer. Hâlbuki şunu söyleyebilir: “İş kuruyorsun, iyi düşündün mü, iyi araştırdın mı, yapacağın bu iş ile ilgili biraz da olsa tecrübe var mı?” Bu tür olumlu bir yaklaşım ile düşüncelerini söyleyebilir.
Bir örnek daha vereyim: Seyahate çıkacaksınız ve gideceğiniz ülkeler daha az güvenilir. Kötümser bakan kişi, “O ülkede ne işin var, başka yer mi kalmadı gidecek?” diyebilir. Oysa iyimser bir insan, “Değişik bir ülke, coğrafyası bakımından. Ama duyduğum ve seyrettiğim kadarıyla yeterince güvenli değilmiş, ne olur sen gene de dikkat et,” diyecektir.
İyimser; yaşamın daha parlak yanına bakar, kötümser ise hayatın daha karanlık tarafına bakar.
Yazımı Winston Churchill’in iyimser ile kötümser arasındaki farkı anlatan sözü ile noktalıyorum:
“Kötümser, her fırsatta zorluk görür. İyimser, her zorlukta fırsat görür.”