Yaşadığımız her şey, iyisiyle kötüsüyle birer deneyim oluşturuyor hayatımızda. Geçmişe dönüp bakıyorum, film şeridi gibi geçerken dokuz yaşındaki çocuğu görüyorum yine sandığın başında. Açmış kapağını gülümseyerek bakıyor içinde gördüklerine. Gelin hep birlikte bakalım neye gülümsediğine. Sandıktan gelen seslere kulak verelim, seremoni başlasın ve yeni bir anı demeti daha beni sizlerle buluştursun.
Nisanı ayının sonlarına doğru gelmiştik. Dördüncü sınıf ile aramda birkaç ay ve yaz tatili kalmıştı. Her insanın kendince nedenlerle sevdiği bir mevsim vardır. Çocuklar ise en çok yaza girmeyen hazırlanan ilkbahar günlerini severler çünkü o günler tatilin de habercisidir. İlkbahar, yeni bir uyanışın, yeni umutların habercisi gibidir.
Nisan ayının en güzel günü olan 23 Nisan’a çok az zaman vardı. Okulumuzda 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı hazırlıkları hummalı bir şekilde ve keyifle başlamıştı. Şiirler okunacak, piyesler oynanacaktı ve bir de belirlenen bir güzergâhta resmigeçit yapılacaktı. Resmigeçide katılacaktık sınıfça, onun heyecanı vardı tabii ki. Evet, önceki iki sene de törenlere katılmıştım fakat insan her defasında çok farklı duygulara sahip oluyor. Bu seferki benim için daha özel olacaktı çünkü benden bir yaş küçük olan ilkokul ikinci sınıftaki erkek kardeşim 23 Nisan törenine bandoda trampet çalarak katılacaktı. Bandoya seçilince teneffüste koşarak yanıma gelip “Gül, bayramda ben de trampet çalacağım,” dedi. Bana ailede, arkadaşlar arasında Nurgül yerine Gül diye hitap ederlerdi genellikle, hâlâ da öyledir. Kardeşim heyecanla gelip bandoya seçildiğini söyleyince sevinçten havalara uçtum. Törende onun kıyafetleri benimkinden başka olacaktı.
Bando kıyafetlerini okul yönetimi veriyordu ama kardeşim hatıra olarak kalmasını istiyordu. O yüzden satın almamız gerekecekti. Bunun için de o hafta sonu annemle ben birlikte alışverişe gittik. Mağaza mağaza dolaşmak benim hiç sevmediğim bir şeydi ama o gün neşe içinde eşlik ettim anneme çünkü istediğimiz şeyleri alıyorduk. Hayatımda yaptığım en mutluluk dolu alışverişlerden biriydi o.
Bando kıyafetlerini eksiksiz alıp eve geldik heyecanla. Artık kardeşim ile ben evde bayram havası estiriyorduk. Kardeşim prova yaparken ben de onunla birlikte tempo tutuyordum. Ablam mimarlık okuduğu için o, başını projelerinden kaldıramıyordu. Ağabeyim ise ortaokul birinci sınıfta olduğundan 23 Nisan törenine daha farklı katılacaktı. Ama kardeşim ve ben o günü iple çekiyorduk. Hele kardeşim, o bando kıyafetlerini giymek için sabırsızlanıyor, bayram gününün bir an önce gelmesini istiyordu. 23 Nisan aynı zamanda kardeşimin doğum günüydü. Kısacası iki sevinci beraber yaşayacak ve iki kutlama yapacaktık. Nihayet 23 Nisan günü geldi. O sabah erkenden kalkıp hazırlanmaya başladık. Kardeşim, kıyafetlerini giydi, ya çalarken hata yaparsam, diye heyecandan sabaha kadar uyumamıştı. Oysa törenden önce okulda kaç kez prova yapmışlardı, evde de sürekli çalıyordu. Fakat gene de sakin görünüşüne rağmen heyecanına engel olamıyordu. Ben de ona, “Çok iyi yapacaksın,” diyordum. Hazırlığımızı tamamlayıp okulun yolunu tutuk. Annem, ablam ve ağabeyim ile birlikte gittik. Babam işe gitmesi gerektiği için bizimle gelmedi.
Bütün öğrenciler toplanınca bando önde biz diğer öğrenciler arkada, okuldan çıktık. Önümde başka öğrenciler olduğu için kardeşimi göremiyordum ama ne yapıyor acaba, diye de onu düşünüyordum. Marşlar söyleyerek, düzenli adımlarla yürüyorduk. Yolun iki yanında sıralanmış bizi izleyen insanlar alkışlıyor, coşkuyla marşlarımıza eşlik ediyordu. Çok büyük bir zevkti bu. Sonunda tören bitti, fotoğraflar çekildi. Kardeşim hiç hatasız çalmıştı trampetini.
Hep birlikte, çok mutlu hâlde eve döndük. Kardeşimin de doğum günü olduğu için dönerken bir de pasta aldık, akşam babam gelince kutlama yapacaktık. Akşam oldu, babam geldi, gün boyunca yaşadıklarımızı mutlulukla anlattık. Babam bizi gülen gözlerle dinledi. Mutlu bir şekilde doğum günü kutlamamızı yaptık. Babam ulusal ve milli bayramlara çok önem verir. Bazen çok yoğun çalıştığı için gelmeyebiliyordu ama bizim bayram kutlamalarında yer almamızdan gurur duyardı. Ben de kardeşim ile çok gurur duymuştum. Onun trampetini en iyi şekilde çalarak başaracağına inanmıştım.
Aileler çocuklarına ulusal bayram ve dini bayramları öğretmelidir. Çocuğun törenlerde görev almasını teşvik etmelidirler. Görev almasının mümkün olmadığı durumlarda ise en azından çocuğun törende hazır bulunmasını sağlayabilirler. Çocuk, küçük yaşta öğrenmeye başlar toplumsal değerleri.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
Ben de ilkokulda izci idim. Ve trampet çalardım. Çok büyük zevkti trampete tüm gücünle vurarak resmi geçide katılmak. Bana o günleri hatırlattın. Teşekkürler. Eline sağlık.
Ne güzelmiş Hülyacığım. Böyle anılar unutulmaz
Sağol yüreğine sağlık❤