“Mutlu insanlar; her şeyin en iyisine sahip olanlar değil, sahip olduklarını kaybetmeyecek kadar çok sevenlerdir.” Charles Bukowski
Biz insanlar hayatta en çok mutlu olmak isteriz. Mutluluk ile ilgili yüzyıllardır çeşitli tanımlamalar, araştırmalar yapılmıştır. İsteklerimiz olduğu zaman mutlu olduğumuzu sanıyoruz (ev, araba, iş, seyahat, evlenmek, sevgili, para vb). Kendi içimize dönüp, şöyle bir düşünelim; tüm bu isteklerimiz gerçekleşmesine rağmen mutlu muyuz? Küçük şeylerden mutlu olmayı biliyor muyuz? Küçük olaylardan mutlu olmaya niyetli miyiz? Yoksa kalbimiz ve gözlerimiz bizi mutlu edecek “büyük hazineler” peşinde mi? Etrafımda gözlemlediğim kadarıyla, eve, arabaya, işe, zenginliğe sahip olsalar da mutlu olmayan milyonlarca insan var. İşte tam da bu noktada “Hayatımız boyunca bizi mutlu edecek şey nedir?” diye sorsam verebileceğimiz tek bir cevap var mıdır? Beni hayatım boyunca ‘şu’ mutlu eder diyebilir miyiz?
Mutluluk arayışımızda genellikle dışarı bakarız. Bu yüzdendir ki bu sorulara net olarak bir cevap veremeyiz; bizi şu an mutlu edecek şeyin hayatımız boyunca hep mutlu edecek şey olacağından emin olamayız. Mutluluk denklemimizi “Her şeye sahip olmak = Mutlu olmak” diye kuruyoruz. Sonrasında daha büyük bir hayal kırıklığı yaşıyoruz ve daha da mutsuz hissediyoruz. Çünkü en ufacık bir olumsuzluk bakış açımızı etkiliyor.
Mutluluk arayışımızda genellikle dışarı bakarız. Bu yüzdendir ki bu sorulara net olarak bir cevap veremeyiz; bizi şu an mutlu edecek şeyin hayatımız boyunca hep mutlu edecek şey olacağından emin olamayız. Mutluluk denklemimizi “Her şeye sahip olmak = Mutlu olmak” diye kuruyoruz. Sonrasında daha büyük bir hayal kırıklığı yaşıyoruz ve daha da mutsuz hissediyoruz. Çünkü en ufacık bir olumsuzluk bakış açımızı etkiliyor.
Pek çok insanın yaşadığı türlü zor koşullara rağmen mutluluğunu, güven ve umutlarını koruyabildiğini biliyoruz. Her gün sayısız örnekle buna şahit olabiliyoruz. İşin sırrı; mutluluğu dışsal koşullarda değil içimizde aramakta. Çünkü dış dünya üzerindeki kontrolümüz her zaman mümkün değil. Olduğu zamanlarda ise bu kontrol geçici ve kısıtlıdır. Oysa iç dünyamızda hayatın bize sunduğu zorlu koşullar ve engellerin kontrolünü sağlamak daha kolaydır. Düşüncelerimize, zihnimize bakabilmek, yaşadığımız şeylere bakış açımızı değiştirebilmek bizim elimizde olan ve geliştirebileceğimiz bir yeteneğimizdir.
Hayatta büyük şeylerden herkes mutlu olur. Önemli olan küçük şeylerden mutlu olabilmektir.
Eviniz de otururken radyoyu açtığınızda en sevdiğiniz şarkıya denk geldiğinizde yüzünüzde tebessüm oluştuğunda, size mutluluk vermiyor mu? Aylardır görüşmediğiniz bir arkadaşınızdan güzel haberler aldığınızda sizin o anda içinizde bir mutluluk oluşmuyor mu?
Eviniz de otururken radyoyu açtığınızda en sevdiğiniz şarkıya denk geldiğinizde yüzünüzde tebessüm oluştuğunda, size mutluluk vermiyor mu? Aylardır görüşmediğiniz bir arkadaşınızdan güzel haberler aldığınızda sizin o anda içinizde bir mutluluk oluşmuyor mu?
Kimileri mutluluğu maddi alanda, kimileri manevi alanda, kimileri ise hem maddi hem manevi alanda edinilebilecek bir ruhsal hal olarak ele almışlardır.
Her zaman, bizden daha iyi durumda olanları değil, bizden daha zor durumda olanları düşünmektir mutluluk.
Bir insana seni seviyorum demek, bir güzel söz söylemek, bir tatlı bakış kondurmak, bir demet çiçek vermektir mutluluk…
İnsanların gönlüne taht kurabilecek ahlak ve terbiyeye sahip olabilmektir mutluluk…
Bir çift tatlı sözdür, sarılmaktır mutluluk…
Affetmektir, gerektiğinde özür dilemektir, sevmektir, sevilmektir mutluluk…
Aslında mutluluk insanın içinde saklıdır.
Bir hikâye aktarayım:
“İnsanoğlu mutluluğu hep hor kullanıyormuş…
Hep şikâyetçi hep bıkkınmış…
Bir gün melekler mutluluğu saklamaya karar vermişler…
Saklayalım, zor bulsunlar.
Zor buldukları için belki kıymetini bilirler diyerek başlamışlar tartışmaya.
Mutluluğu saklamak kolay değilmiş,
Çünkü kimisi ”Everest’in tepesine saklayalım” demiş.
Kimisi ”Atlas Okyanusu’nun dibine” demiş.
Tac Mahal’in kubbesi, Mekke sokakları, İtalyan sofrası…
Bir hastanenin yeni doğan odası, dondurma külahı, şarap şişesi..
Sigara paketi, lale bahçesi…
Pek çok yer düşünmüşler ama hiçbiri yeterince zor gelmemiş.
Derken meleklerden biri:
‘İÇLERİNE SAKLAYALIM ‘ demiş.
Kimsenin aklına gelmez içine bakmak!!!”
Meleklerin dediği gibi: Unutmayın ki mutluluk, içimizdeki bir durumdur ve dışardan gelen bir şey ancak geçici bir mutluluk getirebilir.
Mutluluğu hep kendi dışımızdaki unsurlarda veya kişilerde bulabileceğimiz yanılgısı içindeyiz. Onu, hep dışarda ve kendimizin uzağında arıyoruz. Mutluluğu, kendi dışımızda ve uzağımızda aradıkça da onu bulamıyoruz. Kalıcı mutluluk sizin kalıcı olarak mutlu olmayı seçmenizden gelir. Mutluluğu seçtiğinizde bütün mutlu şeyleri de kendinize çekersiniz. Mutlu şeyler pastanın üzerindeki süslerdir, pasta ise mutluluğun kendisidir.
Gerçek mutluluğun içinde yattığın fark eden insanlar, kendini seven ve kendisiyle barışık olan insanlardır; herkese kendi mutluluklarını ve pozitif enerjilerini verirler. Gözlerinin içi ışıl ışıldır. Aynı zamanda her zaman sahip olduklarının kıymetini bilirler ve minnet duyarlar.
ALINTI
ALINTI
Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com
Telif Hakkı©2021 Sevginin Işığı “Şifa”. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
Gül'cüğüm, yine her yazında olduğu gibi, mutluluk konusunu da çok gerçekçi ve güzel bir anlatımla sunmuşsun. Yol gösterici bir yazı olmuş. Kalemine sağlık.
Çok sağol.??