Güzel geçmesi için dua ettiğimiz yeni bir haftaya başlarken hepimiz için çok kıymetli olan ‘paylaşmak’ konusunda sizlerle buluşmak istedim.
Hayrettin Karaca der ki: “Olanın olmayana, bilenin bilmeyene borcu var bu dünyada.”
Ne doğru bir sözdür ki bu; paylaşmanın manasını, hikmetini bütün çarpıcılığıyla gözler önüne serer. Yediğin ekmeği, içtiğin suyu, aldığın nefesi, mutluluğu, sevgiyi paylaşmak, bazen de kederi, acıyı, hüznü paylaşmak…
İnsanoğlunun var olduğundan bu yana belki de yaşadığı bu en zor günlerde paylaşmak her zamankinden daha da mühim bir hal aldı. Toplum içinde, birbirimizle fiziksel iletişimlerimiz her ne kadar azalsa da bu durum paylaşmaya asla engel değil. Aslında böylesi bir dönemde hem kişinin paylaşmaya daha çok ihtiyacı var, hem de paylaşılacak daha çok şey var.
Özellikle maddi anlamda darda olan çok insan var. İşlerini kaybedenler, işleri kötüye gittiğinden eski gelirlerine sahip olamayanlar… Zaten kıt kanat geçinen birçok insan şimdilerde evine ekmek götürmekte daha da zorlanır hale geldi. Bunun için masamıza koyduğunuz her bir yiyeceği paylaşmayı kendimize düstur edinmeliyiz. Üç tane köfte yemeyelim, iki tane yiyelim bir tanesini ihtiyaç sahibine ulaştıralım. İki çift çizmemiz olmayıversin, bir çift olsun, diğer çifti ayağında çizmesi olmayana ulaştıralım. Boş tabakları dolduralım, üşüyenleri ısıtalım… O büyük kazanda ki çorbada bizimde tuzumuz olsun. Gücümüz yettiğince; ister kepçeyle, ister kaşıkla, isterse bir tutamlık destekle, yeter ki bizler birileri için yardım eden, aşını, parasını paylaşanlardan olalım.
Birçok fırında “askıda ekmek” uygulaması görüyorum. Alt tarafı bir ekmek demeyin, sizde katılın bu yardım zincirine. Bugün, kuru bir ekmek bile nice sofralar için bulunmaz bir nimettir, bunu unutmayın lütfen. Ödeme yapamadığı için elektriği, suyu kesilmiş, sobasını yakacak odunu bulamadığı için üşüyen hasta olan nice insanlarımız var. Neden onlara uzanacak el sizinki olmasın?
Bu kış günlerinde akşam vakti çöküp de soğuk iyiden iyiye kendini hissettirdiğinde başınızı sokacak bir eviniz, başına toplanıp karnınızı doyurabildiğiniz bir sofrasınız varsa bu eşsiz bir nimettir. Bunun için şükredin ve ihtiyacı olanlara yardım etmenizin de boynunuzun borcu olduğunu hatırlayıp, bu borcu ödeyin. Sizin el uzatmanızı bekleyen nice insanlar var… Yapacağımız birçok maddi yardım hem yardım edeni hem de yardım edileni manevi anlamda da huzura ulaştıracaktır.
Domino etkisi yaratalım, bir dokunuş binlerce dokunuşu beraberinde getirsin. Dünyanın kurtuluş için verdiği büyük savaşta üzerimize düşenlerin farkına varalım. Hayat paylaştıkça güzelleşecek, açlıklar bitecek, hastalıklar son bulacak, mutlak kardeşlik ve sevgi egemenliğini ilan edecek…
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
Nurgülcüm ; aynen katılıyorum yazdıklarına.Rahmetli anneciğim de hep derdi “zenginin malında fakirin hakkı vardır” diye.Yani elinde imkanı olan ve de vicdanlı düsünebilen herkes yapabildiği ölçüde olmayana yardım edecek .O zaman hersey yoluna girer , insanlar birbirine kenetlenir ve de ne kötülük kalır ne de savaşlar.
Kesinlikle İlknurcuğum, Rahmetli annen çok doğru söylemiş. Eskiler daha bilgedir.
Sevgiler ?
Canım Rabbim Alan el değilde veren ellerden olmayı nasip etsin.kimseyide kimseye muhtaç etmesin,yolun hep iyi insanlara çıksın sevgi ile kal
Sağol Canım,
Allah hep veren el olmayı nasip etsin. Hepimizin canım Allah yollarımızı sevgi ve ışık ile açık etsin.
Sevgiler ?