O ‘Dil’ ki; ne canlar yakmış ne ahlar almış ne umutlar soldurmuş, ya da ne canlar kurtarmış ne dualar almış ne umutlar yeşertmiş… O Dil ki; ne devirleri kapatıp ne devirleri açmış…
Konuya tam da en orta yerinden girdim. Başka türlü başlayamazdım söylemlerime, “DİL” öylesine mühim bir şeydir ki, onun gücünü anlatacak bir yazıya ancak bu şekilde başlayabilirdim.
Bıçağın iki yönü vardır, bir yönü keser hesapsızca ona hırçın taraf derim, diğer yönüne ise mülayim taraf derim, varlığı destekleyicidir, mülayim yön olmasa hırçın taraf da olmaz aslında, işte bu iki yön bir bütünü oluşturur. Tıpkı Dil ve Gönül’ün bütünlüğü gibi. Dil ile Gönül ortaktır. Gönül hisseder, Dil’ in hissedileni söze dökmesini ister. Gönül iyisiyle kötüsüyle gerçektir, sabırlıdır, sözü yavaşça dile emanet eder. Ve o andan sonra her şey Dil’e kalmıştır artık. İster Gönül’e tercüman olur ister Gönül’ü köle eder kendine. Dil kimi zaman dinlemez Gönül’ü, amansız rüzgarlar gibi hunharca başkaldırır ve sözleri hesapsızca savurur dört bir yana, kimi zamansa uysaldır, boyun eğer Gönül’e.
Bunun için denilir ya: “Bir Dil” den dökülen söz vardır bir de Gönül’den dökülen söz vardır.”
Atalarımızın bir sözü var ki, söylemeden geçemeyeceğim, çünkü çok sever ve hak veririm bu söze. ‘Dilin kemiği yoktur’. Hakikatten ne kadar da doğru bir söylemdir bu. Dil, her şekler girer, dizginlenemez, durdurulmaz. Başı boştur, ne gelirse önüne ona şekil verir sürer ortaya. Marifet de onu dizginlemekte değil midir zaten…
Nihayetinde sözün geldiği yer Gönül ya da Dil olsa da, o söz dorusuyla bizimdir. Öylesine büyük sorumluluktur ki sözler, ulaştıkları yerde ortaya çıkacak her türlü durumun sebebi biz oluruz. Bunun içindir ki düşünmeden sarf edeceğimiz vebali bizimdir.
Gönül dedik, Dil dedik, Söz dedik… Asıl olan iyi olmak değil midir? Şayet iyi ruhlu değilse bir kişi hangi gönüle ya da dile sahiptir ki güzel sözler onun kılavuzu olsun. Her daim dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyoruz. Öncelik iyi olmak. Zararsız, hesapsız, yalansız olmak… Gülen yüze, gülen göze sahip olmak… Haklıyı haksızı ayırt edebilir olmak, edep ve haya sahibi olmak… Hak yememek, eşitliği yaşamak, yaşatmak… Ne olursa olsun sadece doğruları söylemek… İşte bunlara sahipsek iyi insanızdır zaten ve iyi insanın sözü de iyidir, hoştur.
Güzel düşünelim güzel sözlerimiz olsun, yaralara merhem, dertlere derman, kederlere umut olalım. Sözlerimiz yarınlara ışık tutsun, yol gösterici olsun. İnsanlar bizi güzel sözlerimizle ansın, işte böylesine güzel ancak bu güzel yürekli insandan geldi desinler…
Sözlerimin vebali benimdir, sözlerime kefilim ve inanıyorum ki size çok güzel şeyler hissettirecek ve sizi güzel düşüncelere yöneltecektir. Satır aralarına sığdırdıklarımı keşfetmek yine siz güzel gönüllere kaldı…
Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com
Telif Hakkı©2021 Sevginin Işığı “Şifa”. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
Çok doğru. Eline gönlüne sağlık
Çok teşekkür ederim.Siz de okuyup yorum yazdığınız için sağlıklı mutluluk günler dilerim.