RUHSAL BİLGİ

 
İnsan güvende olmak ister, sevgiyi, huzur ve sevinci, güzellikleri arar ve bunları elde edebilmek için güce ihtiyaç duyar. Gücü ise kendi dışındaki bir takım geçiciliklerde bulacağını umar. İnsanın güç olarak sarıldığı her dünyasal geçicilik, onu başka yönlerden güçsüz bırakır. Sahip olduklarını kaybetme korkusu; neden birini ele geçirirken diğeri elinden kaçıveriyor; neden hiç dostu yok; bu hastalık da nereden çıktı; yaşam çok acımasız ve dünya çok tehlikeli; vs, vs, 
 
Halbuki Yaratan, bizleri mutsuz görmek değil, mutlu görmek diledi. O’nun yolu ebedi mutluluk yoludur. Ve ruhsal bilgi O’nun Yolu’nun bilgisidir ve bizlere mutluluğun müjdesini vermektedir.
 
Ruhsal bilgiler gerçekte insanlar için sevginin, yardımın, korunmanın, güzel yolun, huzur ve sevincin, keşfedilecek güzelliklerin, yapılacak güzel işlerin ve içimizdeki büyük gücün müjdecidir.
 
Kader iki türlüdür. Biri egonun bizi sürüklediği kader ki acılar, korkular, endişeler, kuşkular, hastalıklar içinde ümitsiz ve yalnız bir yaşamdır ki üzerimizde kasıtlı olarak uygulanan yanlış bir eğitimin yaşanan safhasıdır. Diğeri ise müjdesi verilen O’na giden yolda ışık içinde yaşayacaklarımızdır. O yol önce dünyada başlayan yürüyeceğimiz yoldur. Yalnızlığın, güçsüzlüğün olmadığı, maddi kayıpların bulunmadığı; kaderimizin, eylemlerimizin toplamında bize çizilecek hayırdan ibaret olduğunu anladığımız,sevginin mutluluğun hale dönüştüğü durumdur yol.
 
Gerçeğe hizmet eden ve O’nun rızasına uygun bir yaşam amaçlayan ruhsal bilgilerde egoya geçit vermez. Bu noktada bizlere seçici olmak düşmektedir. Ruhsal bilginin de elbette ki her bilgide olduğu gibi ait olduğu şuur kademeleri vardır.
 
Yüksek bir bilince taşıyacak ruhsal bilgilerde öncelikle şu özellikler olur;
 
-Birleştiricidir. Herkesi kucaklar.
 
-Korku değil sevgi aşılar.
 
-Harekete geçiricidir; eylem ister.
 
-İnsani nitelikler açısında ileriye taşıyıcıdır. İyilik, doğruluk, hizmet, bilgi ve sevgiyi öncelik tutar.
 
-İyiye ve doğruya teşvik etmek için hataları gösterir.
 
-Gerçekçidir. Boş vaatlerle, fantastik hikayelerle ve kelimelerle zihinleri bulandırmaz.
 
-Sade ve anlaşılırdır. Ancak mana olarak derinliği hiçbir zaman tamamen anlaşılamaz.

Ruhumuzun tam da ihtiyacı olan şeyler bunlardır. Bu yüzden ruhsal bilgiler müjde vericidir.
(Alıntı)

Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com

GÜNÜN SÖZÜ

 
 
İyi şeyler düşünelim,
 
İyi sözler söyleyelim,
 
İyi davranışlarda bulunalım,
 
Bu üç adım bizlere aklımızın almayacağı şeyler kazandıracaktır…
 
Mucizelere şahit olacağımız anlar çok yakın…

 

Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com

SPİRİTÜEL İNSANIN ÖZELLİKLERİ

1. Spiritüel insan, Dünya boyutunda yaşadığını ve tekamülünü gerçekleştirmek “zorunda” olduğunu unutmaz. “Öncelikle” kendi aklını, ruhunu ve vicdanını rehber edinir. 

2. Herkes gibi spiritüel insanın da içinde boşluklar ve karanlıklar vardır ve Evrensel Denge gereği olmak da zorundadır. Spiritüel insan bu boşluk ve karanlıklara atlamaktan korkmaz ve kontrol etme yeteneğine sahiptir.

3. Önceki hayatlarına ait sıfatları (Atlantis rahibi, filanca gezegenin komutanı veya prensi, mısır da şifacı, Kleopatra, Mevlana vs.) dünyevi hayatında ön plana çıkarmaz bunları sadece geçmişe ait birer bilgi olarak görür ve sevgiyle kabul eder. Ego yapmaz. Kendine ÜSTAD gibi isimler takmaz. (Herkese anlatmak, mürit edinmek, kendine hayran olmasını sağlamak, veya bir tarikat vs. kurmak gibi) O hayatlarından kendisine aktarılan yetenekleri (varsa) Dünya boyutunda insanlara faydalı olmak için kullanır. 

4. Spiritüel insan her zaman kendisine ve başkalarına karşı dürüsttür. Kendini insanlığa adamıştır ve yanlış/negatif  bilgi verenler ve insanları yanlış yönlendirenlerle her zaman ışık ve sevgi savaşçısıdır. 

5. Spiritüel bir insan dünya boyutunda mutsuz yaşadığını ve bir an önce ölerek ruhsal boyuta geçmek istediğini asla düşünmez ve söylemez. Spiritüel bir insan dünya hayatında var olma nedenini ve görevini bilerek sevgiyle kabul eder ve hayatını Evrenin insanlığın en yüksek hayrına sürdürmek için çabalar.

6. Spiritüel insan ‘da din olgusu yoktur. Onun için Herşey Evrenseldir her şey tek bir kaynakdan gelmiştir adı SEVGİ’dir ve Mükemmeldir.

7. Spiritüel insanı, başkalarından farklı kılan nokta aldığı kanal bilgileri, kullandığı enerji teknikleri, yaptığı meditasyonlar veya gördüğü vizyonlar DEĞİLDİR. Spiritüel insan edindiği tüm ilahi bilgileri akıl ve gönül birliğiyle değerlendirip Bütünün en Yüksek Hayrına Daima IŞIK Olması niyetiyle sevgiyle aktarandır.  

8. Spiritüel insan Yaradanın sonsuz kaynağına bağlanarak enerjisini , gücünü ve bilgisini sadece ondan alır. Yaradanın yarattıklarına bağlanmaz .

 9. Spiritüel insan her şeye gülümseyen tepkisiz eylemsiz insan demek değildir. Her insan gibi dünyevi boyuta uygun olarak kendisine yakışan en uygun tepkiyi verir ve yaşar. Aksi davranışlarda bulunanların zamanla ruhsal rahatsızlıklar geçirmesi muhtemeldir. Bu kişilerin çevresindeki insanlar da zamanla bu tepkilerin içten ve samimi olmadığını anlayarak kendilerinden uzaklaşması kaçınılmazdır.

10. Her kanal bilgisi alan spiritüel değildir. Pek çok varlık (özellikle negatif) bağlantıya geçmeye uygun bir varlık bulduğunda kullanır , kandırır . Her bedensiz varlık da pozitif değildir. Evrende spiritüel negatif varlıkların da olduğunu unutmamak gerekir.Pek çok insan bir varlığın kendisiyle iletişime geçmiş olmasının sevinciyle (!) sorgulamadan koşulsuz olarak kanallık yapmayı ve bilgi aktarmayı kabul eder ve sonuçlar toplumsal felakete döner. Dönmeye de devam ediyor. 

11. Spiritüel insanın tüm kanalları açıktır ve tüm hisleri ve durumları siz söylemesenize bilir görür, hisseder.. 

12. Spiritüel insan kendisine verilen yetenekleri eğer kendisine  bu misyon yüklendiyse dünyevi geçimini sağlamak için çalışmaları  enerji akışını hızlandırmak ve akışı sağlamak için bir ücret karşılığı yapabilir. (karşılıklı pozitif enerji transferi için az veya çok somut bir alışveriş karşılıklı bir akış MUTLAKA gereklidir)  Bununla birlikte açgözlü, paragöz ve kendisinde var olmayan yetenekleri varmış gibi göstererek insanları kandırmaz .(Bunu yapan insanların da enerjileri zamanla kirlenerek şifacılığı hastalık dağıtma şekline döner ve ışığa hizmetten uzaklaşmaya başlar. Bu kişileri değerlendirip, düşünebilme yeteneğine sahip herkes anlayabilir.) 

13. Spiritüel insanın bilgileri ilahi evrensel bilgilere dayanır. Denge sağlar.  

14. Spiritüel insan yıkıcı değil yapıcıdır. Çalışkan , Temiz ve Bilgilidir. Erdem ve Ahlak onun temel meziyetleridir. Özveri duyuları çok güçlü ve her zaman uygulayabilendir. DÜRÜST ve HAK BİLEN’dir.

15. Spiritüel insan, Sayısız ve sonsuz kötülük ve eğrilik köylerinden kovulmayı göze alabilen , amaçları zaten oraları doğru ve dürüstleştirmek mücadelesi olandır. Anlamsız bir hoşgörüye gerek olmadığını bildiği için doğruluğun savaşçısıdır. Fakat savaşı yakıp yıkmadan ve can yakmadandır. Çünkü böylesine savaşmak sürekli galip gelmenin tek yolu olduğunu bilir. Yenilemeyecek tek güç IŞIK BİLGELİĞİ’dir. 

16. Spiritüel insan ruhsal yeteneklerini ve bilgisini her daim insanlık yararına POZİTİF kullanandır.

17. Spiritüel insan, KISKANÇLIK, HASETLİK, REKABET, EGO, MADDİYATÇILIK, vb. duygulardan arınmış kişidir.

18. Spiritüel insan kendi dünyevi hayatında ki mutsuzlukları, sorunları sevgiyle çözmüş ve kabul etmiş, hayatından şikayet etmeyen yüce yaradanın sonsuz kaynağına gönülden bağlı ve teslim olmuş kişidir.

19. Spiritüel insan her zaman samimidir. Yürekten sever ve bu yansımayı ruhsal olarak da hissettirir. O insanlarla karşılaştığınız zaman tereddüt etmezsiniz ve seversiniz..(Tereddüt ediyor ve içinizde bir ses size sinyal veriyorsa dikkat edin sorgulayın.)

20. Her Astral Seyahat yapan, Her Medyumsal özelliği ya da Durugörüsü Olan kişi  Spiritüel olmadığı gibi Bu özelliklere sahip olmayan insanlarda spiritüel olabilir. Bu bir ölçü değildir. Spiritüellikte bir ölçü yoktur. Herkesin kendine göre farklı özellikleri vardır ve önemli olan bunu fark edip kullanabilmektir.


21. Spiritüel insanın başta ailesi olmak üzere sevmediği anlaşamadığı kimse yoktur ve bunun için de kendini zorlamaz sevgi daima içindedir.
ALINTI

Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com

OLUMLAMA NASIL YAPILIR

 
Söz büyüdür. Bu nedenle kullandığımız her sözcüğün niyetinizle, varmak istediğiniz noktayla ilgili olmasına özen göstermek gerekir. Ağzımızdan çıkan en küçük bir söz bile tüm vücudumuza, tüm evrene yaydığımız bir emirdir. Dolayısıyla odaklandığımız düşünceler ve sıkça ağzımızdan çıkan sözler bir süre sonra bizim gerçekliğimiz olmaya başlar.
Bunun en iyi yöntemi de BİLİNÇLİ OLUMLAMADIR.
Olumlamalar, rast gele hazırlanamaz. Kelimesi kelimesine özenle seçilmelidir. “Olacak,yapacak, istiyorum, Her şeye rağmen” gibi kelimeler KULLANILMALIDIR.
Sağlıklıyım, mutluyum, huzurluyum tamamen olumlu kelimelerden seçilmiş kalıplar KULLANIN.
OLUMLAMA NASIL YAPILMAZ
SE-SA eki;
Eğer çok param olursa mutlu olurum.
Bu kalıp sizin için hiçbir zaman mutlu olma becerisine sahip olamadığınızın ifadesidir. Çünkü mutluluğun sonucu bir şarta bağlıdır.
MELİ-MALI
Güçlü olmalıyım.
Zorunluluk öğesidir. Şimdiki zamanda güçsüz olduğunuz gerçeğini bilinçaltınıza verirsiniz.
ECEK-ACAK
Her şey çok güzel olacak.
Bu kalıp sizin isteğinizi hep geleceğe erteleyecektir.
TERSİNE SÖYLEM
Korkmuyorum
 
“Güvendeyim” yerine “korkmuyorum” derseniz, korkuya odaklanırsınız ve bu çözüm değildir.
 
BELİRSİZLİK
İyi bir hayat istiyorum.
 
OLUMLAMA NASIL YAPILIR
-Olumlama yapmak için ilk önce geçmiş düşüncelerimiz ele alınmalıdır. Bilmeliyiz ki; geçmişteki anılarımızın oluşturduğu çekirdek inançlarımızı kırmadan ileriye gitmemiz çok yavaş ve zor olacaktır. Geçmişimizde yaşadığımız her kötü anılar maddi zorluklar hep blokaj oluşturacaktır. Bu yüzden ilk olarak affetme olumlamaları yapılmalıdır. Ne yaşarsanız yaşayın geçmişteki herkesi kalben affetmeniz gerekmektedir.
 
-Olumlamaların her ay 1 konu üzerinde ve aynı olumlama metni üzerinde yapılmalıdır. Çünkü bilinçli yaptığınız olumlamalar 21. gün sonunda bilinçaltınız tarafında kabul görür ve hayatınızda gerçekleştirmek için çalışmalara başlar. Bir olumlamayı 3 gün yapıp bırakırsanız hiç bir fayda etmeyecektir. Ya da 2 farklı olumlama yaparsanız enerji kanalınızı dağıtırsınız.
 
-Olumlama sesli bir şekilde, yavaş tempoda, hissederek yapılmalıdır. Sabah ilk uyandığınızda ve gece yatmadan 2-3 er kere yapılan olumlamalar bilinçaltına daha fazla ulaşırlar. Kendinizle yaptığınız bu konuşmalar bir süre sonra içsel egonuzun size inandırdıklarını silecek ve yerine yenilerini koyacaktır. Bilinçaltına kodladığınız yeni söz ve düşünceler inançları yeniler ve çekim yasasını harekete geçirir.
 
-Olumlamaları Ses kaydı haline getirip gün içinde dinleyebilirsiniz. Yaptığınız ses kaydını uyurken, çalışırken, kitap okurken dinleyebilirsiniz Ses rahatsız olmayacağınız seviyede normal düzeyde olabilir. Zaten dikkatiniz başka yerde olacağı için SUBLİMİNAL etkisi yapacak ve bilinçli daha kolay kırılıp bilinçaltına ulaşacaktır. Sakın bilinçli olumlamaları bırakmayın. Sadece ses kaydı ve subliminal telkin dinlemek çekim yasasını dağınık çalıştıracaktır.
 
-Yine gün içinde belirli kalıpları tekrarlayabilirsiniz. Örneğin o ay içinde “Bolluk ve bereket” olumlaması yapmaktasınız. Yaptığınız çalışmalarla beraber boş zamanlarınızda ya da dışardayken sadece “bolluk, bereket, para” diyerek veya tekrar edilerek odaklanma sağlanabilir ve bu kesinlikle faydalıdır.
 
Kendi olumlama cümlelerinizi yazmak isterseniz dikkat etmeniz gereken birkaç nokta var;
 
1. Olumlama cümleniz olumlu olsun! Yani hasta olmak istemiyorum yerine sağlıklıyım gibi tamamen olumlu kelimelerden seçilmiş kalıplar kullanın.
 
2. İstiyorum ifadesinden kaçının. Mutlu bir hayat istiyorum demek yerine mutlu bir hayata sahibim deyin. Evren onaylayandır. İstiyorum dedikçe istemekle kalırsınız. Sahibim dediğinizde tüm hücreleriniz o andan itibaren mutlu bir hayata sahip olduğu komutunu alır ve size bunu yaşatmaya başlar.
 
3. Cümleler hedefinizi net içersin. Zayıflıyorum gibi sonunun nereye gittiği belli olmayan cümleler kullanmayın. Eğer muhakkak zayıflamakla ilgili bir cümle kurmak istiyorsanız, varmak istediğiniz hedef kiloyu da içine koyarak 55 kilodayım, hatta 55 kiloda olduğum için şükürler olsun deyin.
 
4. Belirsiz ifadelerden kaçının. Kurduğunuz cümle herkes tarafından anlaşabilecek basitlikte olsun.
 
5. Cümlelerinizi gelecek zaman yerine şimdiki zaman veya geniş zaman kipinde kurun. Çok mutlu olacağım demek yerine çok mutluyum deyin. Gelecek zaman kipi yaşamak istediğiniz durumu her zaman daha ileri bir zamana öteler. Böylece hiçbir zaman o durumun içinde olamazsınız.
 
6. Olumlamalarınız başka insanlar hakkında değil kendiniz hakkında olsun.
 

Olumlamalarınızı ne kadar bilinçli, sık, inanarak ve hissedilerek tekrarlanan olumlamalar, bilinçaltındaki değişim sürecini de ona göre hızlandırır.
ALINTI

Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com

RUHUN YASALARI

 
 
DENGE YASASI: ORTA YOLU BULMAK
Nasıl yerçekimi evreni bir arada tutan bir yapıştırıcı ise, denge de evrenin sırlarının kapısını açan anahtardır. Denge; beden, zihin ve duygularımız, varlığımızın her boyutu için geçerlidir. Yaptığımız her şeyde, az ya da çok yaptığımızı bize hatırlatır. Yaşam sarkacımız ya da alışkanlıklarımız en uçlara gittiğinde diğer uca gitmemiz de kaçınılmazdır.
SEÇİMLER YASASI: GÜCÜMÜZE YENİDEN SAHİP ÇIKMAK
Özgür iradenin sorumluluğu hem yıkıcı hem yapıcıdır. Seçimin gücüdür bu. Geleceğimizi büyük ölçüde belirleyen şimdi yaptığımız seçimlerdir. Koşullarımızı her zaman kontrol edemeyiz ama tepkilerimizi seçebiliriz. Seçim gücümüze sahip çıktğımızda dünyada dolu dolu yaşama cesaretini de buluruz.
SÜREÇ YASASI: HAYATI ADIM ADIM YAŞAMAK
Süreç, her seyahatin küçük adımlarıdır. Adım adım her amaca ulaşılır. Süreç, zamanı aşar, sabrı öğretir, dikkatli bir hazırlanmanın sağlam temelini oluşturur. Ve ortaya çıkmayı bekleyen potansiyelimize güvenmeyi sağlar.
ŞİMDİ YASASI: ANDA YAŞAMAK
Zaman “geçmiş’ten geleceğe” uzanan bir paradokstur. Zamanın gerçekliği yalnızca zihnimizdedir. Zaman kavramı düşüncenin, dilin ve toplumsal fikir birliğinin bir ürünüdür. İşte daha derin bir gerçek: Yalnızca bu an var.
ŞEFKAT YASASI: İNSANLIĞIMIZIN UYANIŞI
Evren bizi yargılamaz; sadece sonuçları ve dersleri gösterir. Neden-sonuç yasasıyla bize öğrenme ve denge kurma olanaklarını sunar. Şefkat her birimizin o andaki inanç ve kapasite sınırlarımız içinde yapabildiğimizin en iyisini anayışını kazanmaktır.
GÜVEN YASASI: RUHA GÜVENMEK
Güven, evrensel bilinçle doğrudan bağlantımızdır. Güven işittiğimizden, okuduğumuzdan, öğrendiğimizden daha fazlasını bildiğimizi bize hatırlatır.  Hepimizin içinde olan Evrensel Ruhun bilgeliğini, sevgisini hissetmek için görmemiz, dinlememiz ve güvenmemiz yeterlidir.
BEKLENTİ YASASI: REALİTEMİZİ GENİŞLETMEK
Enerji düşünceyi takip eder. Hayal edebildiğimizin ötesine değil, ona doğru gideriz. İnandığımız, beklediğimiz, umut ettiğimiz şeyler deneyimlerimizi yaratır ve renklendirir. Mümkün olabileceğini gördüğümüz en derin inançlarımızı genişleterek yaşam deneyimizi değiştirebiliriz.
ONUR YASASI: GERÇEK DOĞRULARIMIZI YAŞAMAK
Onur, ruhsal yasalarla uyum içinde yaşamak ve davranmaktır. Koşullar bize ne kadar karşı olursa olsun, onurlu yaşamak, içsel gerçeğimizi bilmek, kabul etmek ve ifade etmektir. Başkalarına söylediklerimizle değil, davranışlarımızla ilham vermektir.
EYLEM YASASI: YAŞAMI UYGULAMAK
Ne kadar hissedersek ya da bilirsek bilelim, potansiyelimiz ve yeteneklerimiz ne olursa olsun, yalnızca uygulamayla onları gerçekleştirebiliriz. Çoğumuz kendimizi adama, cesaret ve sevgi gibi kavramların ne olduğunu anlıyoruz. Ama ancak bunları uyguladığımızda ne olduklarını bilebiliriz. Yapmak, anlayışı getirir. Uygulamak bilgiyi bilgeliğe dönüştürür.
DEĞİŞİM YASASI: DOĞANIN MÜZİĞİYLE DANS ETMEK
Doğanın ritmi, dönemleri, devreleri vardır. Mevsim dönemleri, yıldızların ritmi, gel git hareketlerinin devreleri gibi. Mevsimler birbirini itmez. Bulutlar gökyüzünde yarış etmez. Her şey kendi zamanında olur. Tıpkı yükselen ve alçalan okyanus dalgaları gibi.
TESLİMİYET YASASI: YÜKSEK İRADEYİ KUCAKLAMAK
Teslimiyet, açık kollarla bu anı, bu bedeni, bu hayatı kabul etmektir.  Teslimiyet, kendi yolunun önünden çekilerek, yüksek irade ile uyum içinde yaşayabilmektir. Teslimiyet, yüreğin bilgeliğidir. Teslimiyet, pasif bir boyun eğme değildir. Teslimiyet, her zorluğa ruhsal gelişim ve genişleyen farkındalık olarak bakabilmektir.
BÜTÜNLÜK YASASI: BAĞLANTIMIZI HATIRLAMAK
Dünyada farklı yaşamları olan farklı varlıklar gibi görünüyoruz. Ama her farklı yağmur damlası nasıl okyanusun bir parçasıysa her birimiz de farkındalık okyanusunun, Tanrı’nın bedeninin bir parçasıyız. Hepimizin bir olduğu yüce gerçeğinin derinliklerinde sevgiyi ve huzuru bul. Korku, kıskançlık ve öfkenin ağırlığını geride bırakarak, anlayışın kanatlarında uç. Şefkat ülkesine doğru.
 
Dan MILLMAN (Ruhun Yasaları Kitabından)

Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com

BEREKET YASASI

 
 
Sevgi, keyif, mutluluk, zenginlik, başarı, canlılık, neşe, cömertlik ve yaşamın tüm güzel yönleriyle akmak berekettir.
 
Yaşamın yüksek nitelikleriyle aktığımızda bereket hayatımıza girer.
Yaşam enerjinizin bereketli bir biçimde akması doğuştan sahip olduğunuz en doğal hakkınızdır, çünkü hepimiz için geçerli olan ilahi dilek budur. Kaynağın açık yürekli cömertliğinden faydalanmanıza sadece tek şey engel olabilir bilinciniz. Bereketin akışı size doğru yönelmiş olmasına rağmen, düşünceleriniz, inançlarınız, anılarınız ve kendinize biçtiğiniz değer, onu kabul etmenize engel olur.
Bahçenizdeki güzel gül çalısının gövdesine dolanmış bir sarmaşık onun yaşam gücünü emiyorsa, o çalı bereketli değildir. Şimdilik muhteşem çiçeklerle ışıldıyor olabilir, fakat yaşam enerjisinin akışını durduran sarmaşığı yerinden sökmedikçe bu çiçeklerin yerini yenileri almayacaktır. İyi bir bahçıvan gül çalısının gelişimini engelleyen bitkiyi yerinden sökerek onun muhteşem  çiçekler açmaya devam etmesini sağlayacaktır. Bereket enerjinizin akışını engelleyen inançları bir kenara bırakmak size kalmıştır.
Tüm ilişkilerden keyif almanın anahtarı sevgidir. Kalbimizi kapattığımızda, hak ettiğimiz sevgi bereketinin akışını engelleriz. Reddedilmek ve incinmeye dair inançlarımız ve korkularımız, bir sarmaşık gibi kalbimizi ele geçirir. İlişkilere tutunmamıza ya da insanlarla aramıza mesafe koymamıza sebep olurlar. Zihnimiz hakimiyeti ele geçirdiğinde sevmeyi bırakır, karşımızdaki kişinin kusurlarını görmeye başlarız. Ardından birbirimizin egolarıyla bağlantı kurarız. Egonuz düşük benliğinizin korkusundan kaynaklanır ve sevgi akışını engelleyen tıkanmalara sebep olabilir.
Sevmek karşınızdaki kişinin tanrısallığını görmek ve onun ruhuyla bağlantı kurmaktır. Sevmek tutkularımızın da özgürce akmasına izin verir. Birbirine aşık bir çift, yeni doğan bebeğini seven bir anne, birbirine ilham veren iş arkadaşları, aynı ilgi alanlarını paylaşan arkadaşlar… Hepsi de sevgiyle ışıldar. Sevgiden daha çekici bir enerji olmadığı için, etraflarındaki herkes gülümser. Kaynak sevgidir., bu yüzden hiçbir kısıtlama yoktur. Sevgi Tanrı’nın kalbinden hepimize akar, bu yüzden sevgi bereketinin size ulaşabilmesi için kalbinizi açmanız yeterlidir.
İstediğiniz berekete ulaşmak için ne kadar yaygara kopartırsanız kopartın, onu kabul etmeye hazır olduğunuzu kanıtlayan dek Evren onu size getirmeyecektir.
Bereket Yasası gayet basittir. Hayatınızda daha fazla mutluluk istiyorsanız, sizi mutsuz eden düşüncelerin, inançların ya da anıların geçmişten kaynaklandığını hatırlayın. Bulunduğunuz an içinde hiçbir gerçeklikleri olmadığını anımsayın. Kendinizi gülümsemeye alıştırın.
Bereket bilincine sahip olduğunuzda, maddi zenginlikler size doğru akar.
Diana COOPER (Spiritüel Yasalar Kitabından)
Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com
 

DÜŞÜNCELER…

 
 
Düşünceleriniz, sözleriniz, duygularınız ve davranışlarınızla belirlenen frekansınızdan siz sorumlusunuz. Sevgi, şefkat ve iyilik gibi yüce duygularla düşünüp, konuşup davranırsanız, frekansınız da gittikçe yükselir. Hayattaki esas işiniz frekansınızı sürekli yükseltmektir. Her şeyin başlangıcı budur. Çünkü hayatınızdaki her şey, bulunduğunuz frekansın sonucu olarak doğar. Hem de her şey!
Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com

WILLIAM MARTIN’İN ÇOCUK YETİŞTİRME KONUSUNDA YAZDIKLARI

• Çocuklarınız, sizin yaşamınızı tamamlamak için doğmadılar. Onlar, kendi yaşamlarını tamamlamak için doğdular.

• Bilge anne ve babalar, çocuklarının derinliklerinde bir yerde, baskı uygulanması değil, Sulanması ve teşvik edilmesi gereken özgür bir ruh olduğunu bilirler.

• Ağır ve farkındalıklı bir yürüyüşe çıkın, fark edin sadece. Ders kendiliğinden gelecektir.

• Onlara başarmayı öğretirseniz, aslâ tatmin olmazlar. Onlara memnuniyeti öğretirseniz, her şeyi başarırlar. Sizin mutluluğunuz bulaşıcıdır. O sanatı sizden öğrenirler.

• Çocuklar olasılıklarla doğar. Sizin işiniz, yaşamın harikulâde gizemlerine kucak açmayı öğretmektir.

• Kendinize sormak ilginç olabilir, “Farkında olmadan kendime koyduğum sınırlar neler?” diye.

• Onu, sonu gelmeyen konuşma ve azarlarla değiştirmeye çalışmayın. Çocuğunuzun yüreğini görün, iyiliği orada bulacaksınız. Yüreğini gördüğünüzde, ne yapmanız gerektiğini bileceksiniz. Kafa yorun ve çocuğunuzun yüreğini görün; Ne söylüyor.

• Sizin yaşamınız, onların üzerine kurulu değildir. Bu yüzden onlar da kendi mutluluklarını bulmakta özgürdürler.

• Sürekli zorlarsanız onları, bir noktada kırılırlar. Sürekli mutlu etmeye çalışırsanız onları, esirleri olursunuz. Ne çok baskı yapın, ne çok uğraşın. İşinizi yapın ve çekilin. Çocuklar öğrenecektir sükûneti.

• Çocuklarınızla birlikteyken, onlardan biri olun. Bedeninizin her bir parçası rahat ve çocuğunuz kadar kıvrak olsun. Tüm beklenti ve kaygılarınız yok olsun ki, siz görebilesiniz onları net bir şekilde.

• Sahiplenmeden besleyin onları; Kontrol etmeden rehberlik, endişelenmeden yardım edin. Çocuklarınızla zaman geçirmek meditasyon gibi gelebilir.

• Programınızı boşaltın ve zaman ayırın çocuklarınıza. İyi bir evin sağlam duvarları vardır. (ama) Duvarların içindeki alandır onu ‘ev’ yapan. Yüreğinizde yer açın ve güvenle yaşasın içinde çocuklarınız.

ALINTI
Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com

ENERJİ ŞİFACILIĞI

 
Her birimiz evrensel yaşam gücü enerjisi ile doluyuz. Bu bizim varlığımızın, bilincimizin, ruhumuzun özünü oluşturmaktadır. Yaşam gücü enerjisi fiziksel, duygusal ve ruhsal bedenlerden geçerken dengesini yitirebilir, durağan bir hale gelebilir ya da bloke olabilir. Bu durumda hastalık adı verilen hali deneyimleriz. Hastalık elbette sağlığın kaybedilmesi anlamına gelmektedir. Bu, kişide yaşam gücü enerjisinin serbestçe ve yeterli ölçüde akmaması durumudur.
 
Hastalık fiziksel, duygusal ya da ruhsal beden tarafından dengesiz yaşam gücü enerjisine verilen tepkidir. Dengesini kaybetmiş enerji fiziksel problemler olarak ortaya çıkabildiği gibi bizi gelişmekten alıkoyan yaşam modelleri ya da döngüleri olarak da görülebilmektedir. Hastalık fiziksel bedende baş ağrıları, sırt ağrısı, artrit ya da kanser olarak ortaya çıkabilir. Hastalık duygusal bedende öfke, hırs, fobiler, depresyon ve nefret olarak; ruhsal bedende ise dar görüşlülük, hayata ve doğaya saygı duymama ya da materyalizm olarak kendini gösterebilir.
 
Şimdi, gelin hastalık kavramına başka bir perspektiften bakalım. Yaşam gücünüzü hızla akan bir akarsu gibi imgeleyin. Elbette ki en düşük dirence sahip olan yol boyunca akacaktır. Akarsuyun merkezine büyük bir taş koyarsanız su, yolunu kapatan taşın etrafından dolaşmak için yolundan sapmak zorunda kalacaktır. Bu durumda da Akarsuyun akışı doğal yolundan sapmış bir hal alır ve dengesini kaybeder. 
 
Eğer kendinizi ilk kez onaylanmamış hissederseniz, büyük bir taş akarsuyun ortasına yerleştirilmiş olur, enerjinin akışına etkisi çok büyük olmayabilir. Ancak, ikinci kez onaylanmadığınızı hissettiğinizde, akarsuya başka bir taş daha eklendiği için blokaj daha da büyüyebilir. Yaşam gücü enerjiniz daha büyük olan bu blokajın etrafından geçebilmek için yolundan sapmak zorunda kalır. Beden bunu hastalık olarak tezahür ettirinceye kadar bu blokajlar olaydan olaya, devreden devreye, taş üstüne taş konularak, yaşamlar boyunca büyüyebilir. 
 
Bazıları için bu dengesizlikler çocukluklarının erken dönemlerinden ya da bir geçmiş yaşamdan beri var olabilir. Bu dengesizlikleri değiştirmek çevrelerindeki dünyanın, algıladıkları benliklerinin en temel yönlerini değiştirmek anlamına gelebilir. Bazıları bir şeylerin ters gittiğini fark edene kadar durumu kabullenmezler, diğer taraftan, bu dengesizlikleri fiziksel, duygusal ve ruhsal bedenlerinde görebilen ancak istenen yaşam değişikliklerini ortaya çıkarabilmek için bu durgun enerjiyi nasıl serbest bırakacağını bilmeyen ya da bu konuda zorluk yaşayan bazı kimseler de vardır.  
Her birimiz kendimizi hastalıklardan iyileştirmek için enerji şifacılığını kullanma becerisine sahibiz. “Sadece bırakın gitsin” ifadesi söylenmesi en kolay, ancak yapılması en zor olan şeydir.  Zihnin, bedenin ve ruhun bloke etmiş olduğu tüm enerjiyi serbest bırakmasına izin verin. Daha sonra kendisine ait denge ve uyum haline gelebilir. Ne var ki bunu yapmak bizim için kolay değildir.
 
Sağlığımızla uyumlu olmayan enerjiyi serbest bırakmak için pek çok yöntem vardır.
 
Eğlenmek durağan enerjinin tekrar akmasını sağlamak için en kolay yoldur. Etrafınızda olan şeylere bakın ve bunların içerisinden eğlenilecek bir şeyler bulun. İyi bir kahkaha ile hissedeceğiniz rahatlamanın keyfini çıkarın. Eğer işe yaramazsa, meditasyon, sanat gibi yaratıcı uğraşlar ya da bulaşık yıkamak, bahçedeki yaprakları tırmıklamak gibi basit işler kişinin enerjiyi serbest bırakmak için uygulayabileceği mükemmel yöntemlerdir. 
Blokajları ortadan kaldırmanın bir diğer yolu da Reiki’dir. Reiki elle yapılan bir şifa türüdür. Reiki Evrensel yaşam gücü enerjisi demektir. Bir Reiki seansında evrenden gelen şifa enerjisi şifacının ellerine akar ve şifa yapılan insana aktarılır. Şifacı durağan enerjiyi temizleyerek tüm beden üzerinde çalışır. Reiki, kullanılacak harika bir yöntemdir. Özellikle fiziksel problemlerde, hücresel düzeye kadar iyileştiricidir.
 
 Aura /Çakra temizliği kişinin yaşam gücü enerjisinin akmasını sağlamanın başka bir yoludur. Bu bir çeşit durugörü şifasıdır. Çakralar ya da bedendeki enerji merkezleri bazı durumlarda kişinin yaşam gücü enerjisinin dengesini kaybedebildiği ortak merkezlerdir. Çakralar aynı kamera aparatları gibidir, kapanır ve açılırlar. Fizyolojik terimlerle ifade etmek gerekirse, sinir gruplarının bir araya gelerek sinirsel bir merkez oluşturduğu bölgelerde yer almaktadırlar. Aynı zamanda adrenal bezi, tiroit ve hipofiz bezini de içeren endokrin bezi sistemiyle de bağlantılıdırlar.  
 
Sağlıklı bir bedende auranın her katmanı parlak renkli, canlı, enerji dolu ve akışkandır. Kişinin enerjisi dengesizleştiğinde, durağanlaştığında ya da bloke olduğunda kişinin aurası soluk, yıpranmış ya da çukurlu bir görünüm alabilir. Sağlıklı bir bedende çakralar parlak, canlı ve enerji dolu olmalıdır. Yuvarlak bir görünümde olmalı ve saat yönünde dönmelidir. Sarsıldığımızda çakralar çatlak, deforme ya da birbiri ile uyumsuz şekilde görülebilir. Eğer auranın bir katmanında, ya da çakralardan birinde bir dengesizlik varsa işlenen bilgiye doğrudan bir etkisi olabilir. 
 
Bir enerji şifası seansı boyunca şifacı doğrudan auraya ve çakralara bakar. Şifacı auradaki yırtıkları ve sökükleri dikerek aurayı tekrar akışkan hale getirebilir. Buna ek olarak, deforme olmuş çakralara yeniden şekil verilmeli ve çatlaklar doldurulmalıdır. çakraları ve aurayı temizlerken şifacı gördüğü enerji türünü de tarif edebilir. Bu enerji bir renk, bir his ya da bir resim olarak görünebilir. Bu bilgiyi elde ederek bu enerjiyi serbest bırakacak ve hayatlarında pozitif değişiklikler yapmalarına izin verecek bilinçli bir anlayışa ulaşabilirler. 
 
Tıbbi sezgisel tedavi, isminden de anlaşıldığı gibi durugörü şifasının bir başka şeklidir. Bu çeşit bir şifa seansı boyunca sağlıkla ilgili diğer spesifik konuların yanı sıra şifacı kas ve iskelet sistemi sağlığına, organlara, bezlere ve vücuttaki toksinlerin düzeyine bakar. Şifacı ayrıca duygusal konulara, yaşam modeline, geçmiş hayattan kalma fiziksel incinmelere de bakabilir. 
 
Bir şifa seansı boyunca şifacının yapabileceği pek çok şey vardır. Bunlara aura, çakralar, organlar ve bezlerden enerjiyi temizlemek dahildir (bununla da sınırlı değildir.) Yetenekli bir tıbbi sezgisel şifacı, bir ameliyat ya da kazadan sonra iyileşme sürecine, baş ağrısında ortaya çıkan gibi bir ağrının dindirilmesine, taciz, korku ve kontrol gibi tekrarlanan duygusal konuların tekrar programlanmasına yardım edebilir. Bu aynı zamanda geçmiş yaşamlarda deneyimlenen, şu anda da tekrarlanan (karma) fiziksel, zihinsel ya da duygusal travmaları da içerebilir.  
 
Tüm bu şifa yöntemleri ile enerji şifacısı yalnızca yaşam gücü enerjimizi tekrar depolamamıza yardım edebilir. Ne var ki, fiziksel, duygusal ve ruhsal düzeylerde etkilerini deneyimlemek için biz de durağan enerjiyi serbest bırakmaya istekli olmalıyız. Şifa sürecinin başlamasına izin veren şey enerjinin serbest bırakılmasıdır.

Dr.Rita LOUISE
Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com

 

DURU BİLİŞ VE İLAHİ REHBERLİK

 
 
Duru biliş semavi alemden bilgi alma işlemine karşılık gelen bir enerji merkezine ya da çakraya sahiptir. Duru biliş tepe çakrasına karşılık gelir.
 
Tepe çakrası başın tepesinin iç kısmında bir vantilatör gibi saat yönünde döner. O tüm bedende en hızlı dönen çakradır ve güzel yüksek-titreşimli bir menekşe rengi yayar. Bu enerji merkezi, meditasyon yaptığımızda ve onu ego düşüncelerinden arındırdığımızda verimli bir biçimde işler.
Ancak, biz korku endişe, yargı ve güvensizlik hakkında yargılar ve karanlık düşünceler barındırdığımızda tepe çakrası tıkanır. Böyle düşünceler enerji merkezinin dönüşünü yavaşlatan yağlı çamur gibidir. Böyle olduğunda konsantrasyonumuz bozulur ve düşüncelerimiz bulanıklaşır
Tepe Çakranızı Temizlemek ve Dengelemek İçin Meditasyon
Aşağıdaki meditasyonu banda kaydedip onu günde bir yada iki kez dinleyebilirsiniz
1Rahat bir pozisyonda oturup gözlerinizi kapadıktan sonra burnunuzdan derin bir biçimde nefes alın. Nefesinizi kısa bir süre tutun sonra ağzınızdan yavaş yavaş verin. Derin bir nefes daha alın, kısa bir süre tutun ve verin. Bu meditasyon boyunca derin ve rahat bir biçimde nefes alıp vermeyi sürdürün
2.Başınızın tepesine, iç kısmına odaklanın. Kanatları üst-üste gelen ve dönen menekşe rengi bir vantilatör görün yada hissedin. Bu sizin tepe çakranızdır. Derin bir nefes alın ve havanın altın-beyaz renkte bir ışık olan enerji özünü tepe çakrasına gönderin. Siz nefes alıp verirken, giderek daha fazla altın-beyaz ışık tepe çakranızı kuşatacaktır
3.Bu ışığın tepe çakranıza yapışmış tüm karanlık ve olumsuz enerjiyi eritip yok ettiğini görün yada hissedin. Eğer isterseniz, şimdi ki yaşamınıza ve kendinizle ilgili ideallerinize uymayan eski düşünce kalıplarını temizlemenize yardım etmeleri için melekleri çağırabilirsiniz. Melekler hangi düşüncelerin size hizmet etmediğini bilirler. Onların bu yardımı için sadece sizin izninize ihtiyaçları vardır. İçinizden meleklere “Sizden bana, Tanrı’ya ve dünyaya hizmet etmeyen tüm ego düşüncelerini temizlememe yardım etmenizi istiyorum.” deyin
4.Bu düşünce kalıplarını bırakmaya gönüllü olduğunuzda, meleklerin onları alıp götürdüklerini görün yada hissedin. Sizin temizlenmeye gönüllü olmaktan başka birşey yapmanız gerekmez. Böylece, meleklere ilahi rehberliği almanızı engelleyen tüm korkuları vermeye gönüllü olun. Yeni fikirler alma korkusunu bırakmaya gönüllü olun
5.Derin bir nefes alarak, kontrol edilme, yönlendirilme, cezalandırılma ve kısıtlanma korkusu da dahil olmak üzere Tanrı’yla iletişim kurma konusunda duyduğunuz her türlü korkuyu bırakmaya gönüllü olun. Tanrı’nın dualarınızı yanıtlamadığını ya da sizin veya bir sevdiğinizin acı çekmesine izin verdiği düşüncesinden ya da O’nun diğer insanları sizden daha çok sevdiği inancından kaynaklanan bağışlamazlık da dahil olmak üzere, Tanrı’ya karşı barındırdığınız her türlü eski bağışlamazlığı bırakmaya gönüllü olun. Meleklerin, örgütlü dinlerin üyelerine karşı duyduğunuz her türlü acı ya da öfke kalıntısını alıp götürmelerine izin verin. Derin bir nefes daha alarak, meleklerin Tanrı’nın sonsuz sevgi ve zekasıyla iletişim kurma konusundaki doğal yeteneğiz den zevk almanızı engelleyen tüm yanlış inançları ya da düşünceleri temizlemelerine izin verin
6.Meleklere teşekkür edin ve onlardan bu bölgeyi temizlemeyi sürdürmelerini isteyin. Dikkatinizi tekrar bulunduğunuz odaya çevirirken, gerinmek ya da kendinizi kucaklamak isteyebilirsiniz. Kendinizi harika bir biçimde canlanmış ve tazelenmiş hissettiğinizi fark edeceksiniz. Bu durumda zihniniz mükemmel bir biçimde odaklanmış ve parlak yeni fikirler almaya açık olacaktır.
Tepe çakranız temizlendikten sonra, otomatik olarak duru biliş fikir ve ilhamları daha yoğun bir biçimde size akacaktır. Bu örnekleri bir ilahi rehberlik günlüğüne ya da bir teybe kaydetmek iyi bir fikirdir. Sık sık, duru biliş bize tamamen yeni bir girişimin ya da yaşam tarzının başlangıcı olabilecek fikir tohumları verir. Bu fikirleri gelirken yakalayın ve kaydedin. Bunlar genelde derin fikirler olduğundan eğer onları kaydetmezseniz çok geçmeden unutabilirsiniz
Sürekli olarak heyecan verici fikirler almaya başlarsanız şaşırmayın. Bu fikirlerin hangisini izleyeceğiniz konusunda dua ederek rehberlik isteyin ve semavi alemden sizi bu ilhamları eyleme geçirme konusunda gerekli cesaret ve bilgelikle kuşatmasını isteyin. Unutmayın, ilahi rehberlik sadece bize bir fikir verip sonra da ya yüzelim ya da boğulalım diye kendi başımıza bırakmaz. Semavi alem bize rehberliğimizi gerçekleştirmek için ihtiyaç duyduğumuz tüm desteği, zamanı, parayı ve aklı sağlar. Yapmamız gereken tek şey yardım istemektir
Doreen VIRTUE (Melekleri Nasıl Duyarsınız )
 
Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com