BİLGİ BİR DERYADIR KENDİNİ TANIRSIN

Sevgili okuyucularım, 25 Ekim 2022 tarihinde “Kendini Tanıdıkça Barışırsın” başlıklı yazımı sizlerle paylaşmıştım.

Bugün o yazının devamı olarak insanın kendisini tanımak için neler yapabileceğinden söz edeceğim. Evet, insanın kendisini tanımasına yardım edebilecek birçok yol mevcuttur.

Sevdiğim sözlerden biri de John Milton’a aittir: “Kazandığımız aydınlık bize bilgimiz vasıtasıyla verildi.”

İnsan aydınlığa bilgi sayesinde çıkar ve aydınlık insanın kendi kendini tanımasıyla başlar. Bilgi öyle bir derya ki insan öğrendikçe daha çok öğrenmek ister. Yıllar önce internet çıktığında arkadaşlarıma şunu söylemiştim: “Eğer teknolojiyi iyi kullanırsa insan kendini geliştirir, araştırır, ne olduğunu öğrenir. Eğer iyi kullanmazsa insan kendini hiç geliştirmeden hiçbir değişim yapmadan, evrimleşmeden kalır. O zaman da hiçbir uyanış, farkındalık ve aydınlanma yoluna giremez. Çünkü bu yola girmek için önce kendini tanımak gerekir.”

İnsanın kendisini tanıması aslından doğuştan itibaren başlıyor. Bu yüzden insanın kendi doğum haritasını öğrenmesi önemlidir. Birisi size nasıl biri olduğunuzu sorduğunda ilk aklınıza gelen iyi yönleriniz olur. O anda olumsuz yönleriniz ya aklınıza gelmez ya da bildiğiniz hâlde söylemek istemesiniz. Aslında onlar kabul edip yüzleşmekten kaçındığınız yanlarınızdır. Bunu yaparak yine kendinize zarar veriyorsunuz çünkü karşı tarafa olumlu yönlerinizi söyleyip kendinizdeki gelişmelerin önünü kapatmış oluyorsunuz. Oysa insan olumsuz yönlerini kabul edip “Bunları dönüştürmek için ne yapmalıyım?” diye sorduğunda zaten o bilgiyi edinmeye başlamıştır. Artık araştırma yoluna girmiştir ve araştırdıkça, öğrendikçe karşısına başka kaynaklar çıkacak edindiği her yeni bilgi kendi üzerindeki değişimin yapı taşı olacaktır. Tabii ki sadece araştırıp öğrenmek yeterli değildir, hep söylediğim gibi gelişmek için insanın öğrendiklerini kendisine uygulaması ve içselleştirmesi de gerekir.

İnsanların birçoğu kulaktan dolma şeyleri severler, araştırmadan öğrenmeden hemen “Evet, bu böyledir.” ya da “Öyle duymuştum.” derler. Örneğin bazen karşımıza bir söz çıkar, bu söz gerçekten kime aittir diye araştırma yapmayız. Aynı şekilde örneğin seyahate gitmeden önce gideceğimiz ve göreceğimiz yerleri araştırıp öğrenme gereği duymayız, “Nasıl olsa tur götürüyor, rehber anlatır.” diyoruz. İşte bu, bilgi edinmekten, araştırmaktan kaçmaktır ve ne yazık ki işin kolayına gitmektir. Yeri gelmişken geçenlerden yaşadığım bir örnekten söz edeyim. Sosyal medyada yurtdışında yaşayan ve bir başka ülkenin yönetimi ve yaptıklarını eleştiren insanlar var. O yaşadıkları ülkenin ve yöneticilerini ne yaptığını araştırmadan, o ülkenin tarihini bilmeden hemen başka ülkeleri yargılıyorlar. Belki bunu farkında olmadan yapıyorlar. İşte burada bilginin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Bir konuda kulaktan dolma bilgi yerine araştırıp öğrenmek tercih edildiğinde birisini eleştirirken bile bilimsel kanıtlarla eleştiri yapılır. İnsanın başkalarını eleştirmesi de böyledir, kendilerini tanımadan başkalarını eleştirirler.

Yukarıda doğum haritasından söz ettim. Evet, kişisel düşüncem bir insanın kendisini tanıması için doğum haritası çıkarmanın çok önemli bir seçenek olduğudur. Astroloji de bir bilimdir ve bu bilimden yararlanarak doğum haritaları çıkarılır. Peki, doğum haritası neden önemlidir? Bireyin doğum anında gezegenlerin sıralanış biçimi ve astrolojik olarak yaptıkları açılar hayatının hangi alanlarında nasıl bir etki altında olduğunu gösterir. Böylelikle birey yetenekli ve yeterli olduğu yanlarını da olumsuz yanlarını da tespit edebilir. Bu çok değerli bir bilgidir. Çünkü insan bunları bildiği hâlde “Nasıl değişir ve gelişirim?” sorusunu kendisine sormaktan kaçamaz. Bu bilgi sayesinde olumlu yanlarını nasıl geliştirebileceğine ve olumsuz yanlarını nasıl törpüleyeceğine ve dönüştüreceğine karar verebilir.

Bu arada astrolojinin de Batı astrolojisi, Vedik astrolojisi, Maya astrolojisi, Magi astrolojisi ve Karma astrolojisi gibi kendi içinde birçok dalı var. Bu kadar çok alt dala rağmen hepsinin ortak özelliği insanın bir doğum haritasının olduğunu göstermeleridir. Ama ne yazık ki çoğumuz hep kulaktan dolma bilgilerle o da yüzeysel olarak sadece burcumuzun özelliklerini biliriz. Oysa doğum haritası, kendimiz hakkında bunun çok ötesinde bir bilgi kapısı aralar bize. Doğduğumuz saatte hangi gezegenin hangi astrolojik evimizde olduğu, hangi gezegenin hangisiyle ters veya doğru açı yaptığı, haritadaki yıldızlar bilmediğimiz öyle çok ayrıntı verir ki öğrendiğimizde davranışlarımızın, duygularımızın nedenini anlamlandırırız.  Örneğin karma astrolojisine göre çıkarılmış bir doğum haritası insanlar soyağaçlarından gelen karmayı ve kendi karmalarını görmelerini sağlar.

Astrolojinin bu derinliğine rağmen insanların en büyük yanılgısı sosyal medyada okudukları ile sınırlı kalmalarıdır. Örneğin bir astrolojik bilgi paylaşılırken “Bu sene şu burçlar şanslı, bu burçları ödül bekliyor, şu gezegen bu burçlara bolluk bereket, bu gezegen ise aşk getiriyor ya da para getiriyor, yeni ay veya dolunayda bunlar olacak.” diye yazılır. Okuyanlar da kendi haritalarını bilmeden, o açıları ve kendi karmalarını dikkate almadan, haritalarında söylenen olumsuzlukları değiştirmeden ve kendi üzerlerinde herhangi bir tekâmül yapmadan işte örneğin burç yorumunda bolluk yazmışsa “Bu sene bana bolluk ve bereket gelecek.” diye boş yere beklentiye giriyorlar. Hâlbuki dünyada o burçtan milyarca insan var. Hepsi o bolluğu yaşayacak mı?

Benzer şekilde astrologların gezegenlerin ileri ya da geri hareketi ile ilgili verdikleri genel bilgiler yanlış yorumlanır. İnsanlar eğer kendileri hakkında yeterli bilgi sahibi değillerse yani kendilerini tanımıyorlarsa kendi üzerlerinde bir değişime gitmek yerine o okudukları gezegenin gitmesini beklerler.

Bir gün bir arkadaşım “Aman bana bugünlerde kimse dokunmasın.” dedi. Nedenini sordum. “Merkür gezegeni geriye gidiyormuş yine. Eğer ters davranışta bulunan olursa öfkelenirim.” deyince dayanamayıp güldüm. “Niye gülüyorsun?” dedi. “Merkür yılda kaç kere geri gidiyor? Merkür bittikten sonra bu sefer diğer gezegenler retrosu başlıyor. Onlar geri giderken sen etkilenmeyecek misin?” diye sordum. “Bilmem. Okuduğum kadarıyla Merkür beni etkiliyor.” dedi. Ona kendi doğum haritasını çıkarıp çıkarmadığını ve Merkür’ün o haritaya göre hangi evinde hangi açıyı aldığını bilip bilmediğini sordum. Doğum haritasını bilmediğini söyledi. Ben de kendisine yüzeysel bilgilerle okuduklarından etkilendiği söyledim. Haritasında gerçekten öfke varsa retro sırasında bunun en ufak olayda bile büyük şekilde ortaya çıkabileceğini anlattım ve “Öfken olduğu hâlde bunu değiştirmek yerine sadece Merkür retrosunun bitmesini bekliyorsun.” dedim. Arkadaşıma şu örnekle farkındalık verdim: “Sen iş yerine gidiyorsun, Merkür retrosu seni etkiliyor ve hiç gerek yokken haksız olarak birinin kalbini kırdın ya da öfkelendin. O kişi, aman bugün Merkür retrosu var, diye sana hoşgörü ile mi baksın? Düşün, senin gibi milyonlarca kişi böyle yaparsa nasıl olur?” “Evet, haklısın.” dedi.

İşte bu örnekteki gibi birçok insan kendini tanımak yerine en kolay yöntemi seçip suçu gezegenlere atıyor. Bunun yerine kendindeki olumsuzlukları bulup üzerinde çalışarak evrimleşme ve değişime başladığında o gezegen gerçekten etkilese bile kalp kıracak kadar öfkelenme ya da etrafına ateş saçma olmaz.

Her bilgi bizim için değerlidir. Önemli olan bu bilgileri doğru kullanmak ve uygulamaktır. Ne kadar çok araştırma yapıp bilgi edinirsek kulaktan dolma olanlardan o kadar az etkileniriz. Çünkü yüzeysel olan her şey yüzeysel olarak kalır ve bir faydası olmaz. İşte bize gerçek bilgiyi verecek kaynaklardan biri de astrolojidir. Tam araştırılması ve öğrenilmesi kişinin kendini olumlu ve olumsuz yönleriyle tanımasına yardımcı olur. Bazılarınız bu yazıyı okurken diyeceksiniz belki “Bunları öğrenmek için de belli bir ücret ödeyeceğiz. Bizim şu anda o koşullarımız yok.” Haklısınız ama yeter ki siz o bilgiyi öğrenmeye niyet edin ve araştırmaya başlayın, o kapılar bir şekilde açılır.

Sevgili okuyucularım, kendini tanımak konusunda yazmaya zamanı gelince yine devam edeceğim. Yeni bir yazıda buluşmak üzere sevgi ile kalın…

Her şey gönlünce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com
Telif Hakkı©2021 Sevginin Işığı “Şifa”. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir