Bu ayki bilge hikâyemizle birlikteyiz. Hayatımız boyunca öfke ile kimlerin kalbini kırdığımızın muhasebesini yaptık mı hiç? Kısacası kendimizle bu konuda dürüstçe yüzleştik mi? Kimisi önemsemediği, değer vermediği için kalp kırar kimisi de karşısındakini anlamadan, öfkesini kontrol edemeyerek haksız yere kalp kırar. Sonra yaptığından pişman olup özür dileyenler çıkar içlerinden. Oysa kalp kırıldığı zaman onarmak çok zordur çünkü en çabuk yaralanan yer kalptir. Derler ya eskiler, “Ağzından çıkmadan önce bir kere o kelime nereye gider, diye bir düşün.” Öfkeli insanlar, benim niyetim iyi, o anda çok sinirlediğim için öyle söyledim, bahanesinin arkasına sığınırlar her zaman ama aynı şey kendilerine yapıldığında, neden öfkeleniyorsun, demesini bilirler. Altını çizerek söylüyorum, sürekli kalp kırarak özür dilemek maalesef bir yere kadar oluyor.
Hani derler ya öfke rüzgâr gibidir, bir süre sonra diner ama birçok dal kırılmıştır bile. Kalp sevmek demektir, kırmak değil. Kaldı ki kalp kırmak sadece sözle de olmuyor, bir davranış, ağır sözler içeren bir yazı da incitir. Siz siz olun, hiç kimsenin kalbini kırmayın, size yapılan haksızlık ya da yanlış davranışta bile düşüncelerinizi ve fikirlerinizi güzellikle söyleyin. Karşınızdaki insana hakaret ederek ve onu küçümseyecek biçimde değil.
Bilgelik hikâyemiz sizlerle…
Adam karısına pek hoş davranmaz, kalbini kırar.
Sonra karısından sofrayı kurmasını ister.
Kadıncağız hiç sesini çıkarmadan kurar sofrayı ve buyur eder kocasını.
Adam sabırsızca sofraya oturur, iştah kabartacak bir zevkle yemeye başlar. Yemek tuzsuz olmuştur. Birkaç lokma yedikten sonra karısından tuz ister.
Karısı, “Sen yemeğe devam et, ben getiririm,” der ve içeri gider.
Adam ikide bir “Tuz nerde kaldı hanım?” diye sorar.
Kadın her seferinde “Tamam, getiriyorum” diye cevap verir.
Fakat tuz bir türlü sofraya gelmez.
Adam, tuzu isteye isteye karnını doyurur.
Sonra aklı başına gelir. Az önce hatununun kalbini kırdığı için özür diler.
Hanım, mutfağa gider ve elinde tuzla geri döner.
Adam merak eder ve sorar, “Bu ne şimdi? Karnım doyduktan sonra tuzu ben ne yapayım?”
Karısı da ona, “Senin, kalbimi kırdıktan sonra dilediğin özür, doyduktan sonra sofraya gelen tuz gibidir, ihtiyaç kalmaz” der.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.