Çocuk elindeki anahtarı ile tekrar sandığın başına geçti. Bazen o sandığı açmak istemeyiz çünkü yaşadığımız o üzücü anılarla tekrar buluşmak istemediğimiz içindir. Sandık açılır ve yeniden geçmişten anları günümüze taşır. Bakalım nelere şahitlik edeceksiniz benim dünyamda.
Geçtiğimiz anıda paylaştığım sevdiğim arkadaşımı kaybetmek benim için çok büyük bir kayıptı. Duygusal olduğum için bu olaydan çok etkilendim. Tabii ki sürekli konuşamıyordum. Sadece içimden kendi kendime konuşup nasıl olduğunu ve neden olduğunu soruyordum. Hep gözümün önüne kendisi geliyordu. Bir de atletizm müsabakalarına hazırlanırken kendisi benim antrenmanlarımı seyrederek “Bu sene ki yarışmalarda başarılı olacağına inanıyorum,” demişti. “Sen gene kazanacaksın” sözleri ise çok hoşuma gitmişti. Bu sözler, bana moral ve motivasyon sağlamıştı.
Okula devam ederken bu arada atletizm yarışmalarına çok az bir zaman kalmıştı. Yarışmaya hızlı bir şekilde hazırlanıyordum. Bir önceki sene kazandığım ödülü bu yine kazanmak için sürekli antrenman yapıyordum.
Okul dışında ayrıca apartmanın bahçesinde ve okulun yanında olan büyük futbol maçları yaptığımız yere gidip orada antrenmana katılıyordum. Kardeşim de benimle gelip antrenmanı seyrediyordu; fakat o pek sporla ilgilenmiyordu. O sadece okuldaki arkadaşlarla futbol maçı yapardı. Evde sadece ben ve abimin spora düşkünlüğü vardı. Ablam daha çok derslerinde başarılı olmak istiyordu. Abimde benim gibi sporu çok seviyordu; fakat kendisinin rahatsızlığı vardı ve fazla yorulması yasaktı. Belli bir süre spor yapabiliyordu. Aileme baktığımda babam da spora karşı o kadar hevesli değildi. Futbol maçlarına bile seyretmezdi. Annem de öyleydi. Amcamlarım sadece takım tutup o takımın futbol maçlarına seyrediyorlardı. Dediğim gibi aile içerisinde ben hem spor yapmak hem de seyretmeye bayılıyordum. Tabii ki bir kız çocuğu olarak başta babam olmak üzere ailem televizyondaki maçları seyretmemi pek hoş karşılamadı. Çünkü derslere önem vermediğimi düşünüyorlardı. Zamanımı sadece spora harcadığımı düşünüyorlardı. Bu bir gerçek ama derslerimi de seviyordum; fakat sporu daha çok seviyordum. Zaten başarılı olmamın ilk şartı o işi sevmekten geçiyordu. Spor konusunda sadece abim ile çok iyi anlaşıyordum.
Günler birbirini kovalamıştı. Ve müsabaka günü gelmişti. Tabii ki gene çok heyecanlıydım. Müsabakanın olacağı günün bir önceki gecesi başarılı olmam için hep Allah’a dua ettim. Hiç unutmuyorum o günü, kahvaltı yapmaya çalışmış ama boğazımdan hiçbir şey geçmemişti. Annem sürekli başımda “yemelisin” diye bana baskı uyguluyordu.
Kahvaltıdan iki saat sonra yarış yerine geldik. Tabii ki geçen sene başarılı oldum ama bu sefer ki yarışmacılar farklı kişilerdi. Okulumu ve üçüncü sınıfı temsil edecek kişi bendim. Kazanma arzusu çok büyüktü. Yarışma başladı ve geçen sene ki gibi tekrar birinci oldum. Çok mutluydum, hemen anneme doğru koştum. Ve beni yakalayan arkadaşlarım bana sarıldılar. Tabii ki o anda sevdiğim arkadaşımın yanımda olmaması beni çok üzmüştü. O bana “Sen kazanacaksın” diye söylemişti. Akşam yarışmada birinci olduğumu babama söyledim. Babam, “Aferin” dedi ama sakin ve sıradan bir ses tonuyla bunu söyledi. Duygusal ve alıngan bir yapıya sahip olduğum için, babamın bu davranışı beni çok üzmüştü. Çünkü bu başarı sıradan bir başarı değildi. Okullar içerisinde başarılı olan birkaç kişi seçiliyordu. Ve başarılı olan bu yarışmacılar arasında birinci olmak küçümsenecek bir başarı değildi. Ama babam sporla barışık biri olmadığı için olaya öyle bakmıştı. Şimdi onu anlıyorum, eğer sporu sevmiş biri olsaydı, nasıl çaba sarf ettiğimi görmüş olacaktı. Ve benim başarımı sadece “aferin” diye geçiştirmezdi. Diğer yarışmalar için de beni teşvik ederdi.
Okul velimiz olan amcama söyledim; o da beni sadece tebrik etti. Bu amcam için sadece dersler önemliydi ve okuldaki başarı iyi bir karne demekti. Şimdi babam ve amcamı daha iyi anlıyorum. Çünkü sporu sevmeyen kişiler, sporseverlerin ne hissettiğini bilemezdi.
Bazen abim ile maçları seyrettiğimizde babam, “Haydi” der ve erken uyumamızı isterdi. Biz abim ile yatma taklidi yapıyor ve babam yattıktan sonra tekrar kalkıp televizyonun sesini kısarak ve lamba yakmadan maçları seyrederdik. Benim için o maçları izlemek büyük bir zevkti. Ve maçları izlemeden yatmazdım.
Ailelerin en büyük yanlışı, spora ilgi duyan çocuklarını spora karşı teşvik etmemeleridir. Çocukların hangi alanda başarılı olacağını hissetmek ve bu kapsamda bilinçli davranmak çok önemlidir.
Çoğu aile çocuklarını okuyup bir meslek sahibi olup para kazanmaları ve geleceğini garantiye almalarını ister. O yaşta çocuklar; spor, müzik, sanatla mı ilgileniyor açıkçası kimsenin umurunda olmuyor. Çocuğun yeteneği ve becerisinin önüne set çekiliyor; böylece çocuklar sevdikleri alanlarla ilgilenemiyor ve büyüdüklerinde hep bir eksiklik hissediyorlar. Bunun için aileler, çocuklarını iyi tanımalı ve onların ne istediklerine çok iyi kulak vermelidirler. Yoksa çocuk istemediği halde farklı alanlar seçmek zorunda kalıyorlar. Ve mutsuz bir şekilde o mesleği yapıyorlar. Yetişkinlikte bilinçaltına yerleşmiş olan bu mutsuzluk nedeniyle aileleri suçlamaya başlıyorlar. Bu sefer “Ben bunu yapacaktım ama siz bana engel oldunuz,” diyorlar. Ve ebeveynlerle çatışma yaşıyorlar. Hele bir de maddi imkânı olup çocuklar engelleniyorsa o zaman bu çocuklar yetişkinlikte ebeveynlerle iletişim sorunu yaşıyorlar.
Bazı çocuklar da anne ve babalarını dinlemeyerek kendisinin mutlu olacağı bir alana yöneliyorlar.
Ne olursa olsun çocukken çocuklara bir hobi seçmeleri konusunda onlara yardımcı olunmalıdır. Sadece okul veya derslerde başarılı olmak değil, çocukları sosyal ve kendini özgüveni sağlamaları için yaratıcılığını ortaya koymaları için bir hobilerinin olması gerekiyor. Ve bu konuda aileler çocuklarını desteklemelidir. Sınıf arkadaşımın, “Sen kazanırsın” demesi bana motivasyon kaynağı olmuştu. Yıkıcı değil; yapıcı, olumlu sözler ve birliktelik duygusu büyük başarıları getiriyor. Çocuklarımızı onların başarılı olacakları alanlar için yetiştirelim.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
Çok haklısın Sevgili Nurgül…
Zorlu bir zirveye ulaşmak gibi ,hayat yolunda da ara sıra durup dinlenmek , doğayı izlemek , kuşları ve çiçekleri seyretmek , akan suyun , rüzgârın sesini dinlemek önemli bir mutluluk kaynağıdır bizle için…
Ara sıra durup dinlenmek , kendimize ve en yakınlarımız evlatlarımızı bu duygulardan mahrumiyet etmeyelim…
Duygularımıza ve iç güdülerimize kulak verelim.
Tıpkı , ay ışığında dalgaların sesini dinlemek gibi..
Sevgiyle kucaklıyorum.
Sevgili Solmazcığım,
Çok teşekkür ederim. Kesinlikle söylediklerinize yürekten katılıyorum.
Sevgiler ❤
Bu konuda sana katılıyorum Nurgülcüğüm başarı herzaman desteklenmeli ve yönlendirme ona göre yapılmalıdır.
Günümüzde birçok genç bitirdiği okullardan sonra çalışmayıp evde oturmaktadır.
Sevgiyle kal🌹💜
Kesinlikle üretim her zaman olmalıdır.
Sevgiler ❤