Periyodik olarak sizlerle küçük çocuğun anılarını paylaşıyorum. Bugün de büyümüş olan o küçük çocuğun yani şimdiki benin bir anısını paylaşacağım. Yakın geçmişte gerçekleşen bu olay bende yeri doldurulamaz muhteşem bir anı haline dönüştü. Zaman zaman hafızamı yoklar o anıyı tekrar tekrar tüm detaylarıyla yeniden ve yeniden düşünürüm. Bu anı her hatırıma geldiğinde yeni farkındalıkları da beraberinde getiriyor. Anımı sizlerde de farkındalıklar, ışıklar oluşturması dileğiyle her detayıyla kaleme aldım. Okuduktan sonra neler düşündüğünüzü, neler hissettiğinizi benimle paylaşmanızı arzu ediyorum.
‘Bilge adam hatalarından ders çıkarandır. Ama daha bilge adam ise başkalarının da hatalarından ders çıkarabilendir.’
“Geçtiğimiz Aralık ayıydı, yılbaşına bir hafta kadar bir süre kalmıştı. Malum yılbaşı denilince hediye alışverişi hepimizin aklına hemencecik düşer. Bende hediye almak için alışverişe çıkmıştım. Türlü mağazaların olduğu caddede kime ne hediye alacağıma dair zihnimde koşturan fikirlerle dolaşıyordum. Dolaştığım cadde dediğim gibi birçok mağazayı misafir ettiğinden yolumdan şaşmama gerek yoktu, çünkü aradığım her şeyi bu ana caddede bulabilirdim. Ne var ki kalbimin beni her zaman en güzele götüren sesini ve Allah’ın lütfettiği rehberlik hislerimi dinleyerek rotamı aslında hiçbir işim ve hiçbir ilgim olmayan bir ara sokağa çevirdim. Sokak ilginçtir ki, ana caddeden çok daha ışıklı ve aydınlıktı. Bilirsiniz yılbaşı zamanlarında genellikle ana caddeler süslenir ve sanki her an gündüzü yaşıyormuşçasına aydınlatılır. Ama bu sokak ana caddeden daha çok aydınlıktı, ışıldıyordu. Öyle uzunca bir sokak da değildi, neredeyse birkaç adımda sokağın sonuna ulaşabilecek gibi bir his veriyordu size sokağın uzunluğu. Üç dört dakika kadar ağır adımlarla yürüdüm. Sağ taraftaki kaldırımda mendil satan yaşlıca bir amca gözüme ilişti. Boyu uzun, sakalları beyazdı, gözlerinin içinde parıldayan ışıklar vardı, o ışıklarla birlikte gözleri adeta gülümsüyordu. Hani denir ya ‘nur yüzlü’, sanırım bu söz, tam da bu amcaya yaraşırdı. Amcaya doğru yürüdüm, ama bu yürüyüşün sebebi ondan mendil almak değildi, ondan alacağım mesajdı. Kalbim ondan almam gereken mesaja doğru yürümemi söylemişti bana.
Sıcak bir merhabalaşmanın ardından koyu bir sohbet başlamıştı bile. Önce işlerden bahsettik, işlerinin nasıl gittiğini sordum. Öyle bir ses tonu vardı ki, onu dinledikçe daha da dinlemek, sesinin her bir tınısı hissetmek istiyordum. İnsanın yüreğinin derinliklerine dokunan, sakin ve huzurlu bir ses tonu vardı. Eşini kaybedeli altı yıl olmuş. Kayıplar herkesin içinde yaralar açıp, izler bırakır, amcadaki bu izi eşini kaybettiğini söylerken yüzünde beliren kederden, sesindeki tınıdan hissetmek mümkündü. Anlatmaya devam etti. Kendisini, işini, kazancını anlattı. İnsanların sahip olduklarına şükretmediğini söylediğinde, benimle aynı şeyleri düşündüğü için mutlu oldum ve sessizce, sadece gözlerimle ona teşekkür ettim. Söylediği üzere seksen dört yaşındaki bu amca sadece mendil satarak evine ekmek götürüyordu, tek geçim kaynağı buydu. ‘Ben mendil satarak geçinebiliyorsam, aç kalmıyorsam demek ki kimse aç kalmaz. Çalışana her zaman ekmek vardır. Şayet insanlar sevgiyle işlerini yaparlarsa, iş ayırt etmeksizin emek harcarlarsa mutlaka ekmek alacak paraları olur, tencerelerinde hiç değilse çorba kaynar’ diyordu. O huzurlu sesiyle anlatmaya devam etti: ‘İnsanlar aç gözlüler, şükretmek yerine hep daha fazlasını istiyorlar. Oysa sahip olunan şeyler az da olsa mutluysan, huzurluysan yeterlidir. Kanaatkâr olmak gerekir, eğer şükretmeyip, değer bilmezsen mutsuz olursun.’ Bu sohbet neredeyse sadece onun söylediklerinden oluşuyordu, ben adeta dinleyiciydim. Benden hiç bahsetmedik, sadece amca anlattı. Zaman ilerledi ve gitme vaktim geldi. Ona dedim ki: ‘Amca ben artık gidiyorum, bana söylemen gereken bir mesajın var mı?’ Bu soruyu sorarken, amcanın bana vereceği mesajın şimdi asıl sohbeti başlatacağını nasıl bilebilirdim? Sözlerine ışıldayan, gülümseyen gözlerini de şahit kılarak bana şöyle dedi: ‘Ne olursa olsun her zaman meleklerinin yüzünü güldür. Senin yüzüne baktığımda içindeki güçlü maneviyatın ışığını görüyorum. İçindekiler yüzüne yansımış. Henüz çok gençsin, hayatta yoluna taş koyacak, canını acıtacak insanlar olacak fakat sen her şeye rağmen içindeki sevgiyi ve ışığı vermeye devam et. Böylece meleklerinin yüzünü güldür. Ben tüm bunları sana neden söyledim?’
Amca mesajı bana vermişti ama anlatacakları bitmemişti. Önce bana: ‘Sana tüm bunları niye anlattım?’ diye sordu ardından da yaşadığı hikâyeyi anlatmaya başladı. ‘Benim bir oğlum var, çok iyi para kazandığı güzel bir işi vardı. Bir gün iş sebebiyle arabasıyla başka bir şehre gidiyordu. Yolda bir araba oğluma yol vermemiş ve arabasını sollamış. Oğlumda bu adam beni haksız yere soluyor diye öfkelenmiş ve kendi yolunda gitmeyip o arabanın yoluna girmiş, başlamışlar birbirlerini sıkıştırmaya. Maalesef oğlum şeytana uyup arabasını işte böyle hatalı kullanmış. Yol boyu yapılan sen ben kavgasının sonunda kaza yapmışlar. Karşı arabadaki adam öldü, benim oğlum kazadan kurtuldu ama felçli kaldı. Şimdi hiçbir yeri tutmuyor, öylece yatıyor. Hal böyle olunca işini de kaybetti. Şimdi ne oldu? Yanlış kişiye uydu, adam onu solladı diye hırs yaptı hayatını mahvetti. Karşısındaki haksızdı belki, ama olsun sonunda kötü şeyler olabilecek durum belliydi zaten, yoluna gitseydi ya! Onun için kızım, sonuna kadar haklı olduğun durumlarda bile ışık ve sevgi vermeyen insanlara hiç cevap verme, oradan arkana bile dönüp bakmadan uzaklaş, yoluna git. Sana bir babadan öğretici söz, dediğim gibi içindeki o melekleri ne olursa olsun hep güldür. Yaşadığın sürece hayatta bir sürü imtihanla karşılaşacaksın, bu imtihanları kibirle değil, sevgi ve ışıkla geç. O zaman kazanan hep sen olursun, böylece Allah’ın ışığı ve sevgisinden ayrılmamış olursun.’
Anlatacaklarım henüz bitmedi, şimdilik küçük bir ara, yazımın devamı bir sonraki paylaşımımda olacak. O vakte kadar anlattıklarıma dair düşüncelerinizi paylaşmanızı bekliyor olacağım.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
Çok doğru. BaZEN susmak ve seyretmek gerekir
Evet arkadaşım
sevgiler ❤
Eminim yaptığın iyiliklerle meleklerin yüzü gülüyordur.
Sevgiyle kal arkadaşım
Sağol arkadaşım,
Sevgiler ❤
İnanılmaz bir paylaşım Nurgül hanımcığım.Bugün bütün gün aklımdaki sorumn cevabını verdiniz bana çok teşekkür ederim.
Sağolun Birnur Hanımcığım,
Ne güzel bu yazın sizin için bir cevap olmasına çok sevindim.
Sevgiler❤
Ne güzel bir paylaşım kralicem rabbim hep iyi insanlarla yolunu kesiştirsin babamın rahatsızlığı zamanında bana verdiğin güç enerji hep içimi umutla doldurdu Alla h senden razı olsun yolun hep ışıklarla dolsun ben eminim ki sen hep meleklerin yüzünü güldürüyorsun ve hepimizin hayatına dokunuyorsun iyiki varsin
Sağol arkadaşım,
Allah hepimizden razı olsun. Allah sizlerinde yolunu açık etsin.Her zaman da yanınızdayım.
Sevgiler ❤