HER ÇİÇEK KENDİ KOKUSUNU VERİR. HER RUH DA KENDİ GÜZELLİĞİNİ VERİR

Sevgili okuyucularım, her insanın ortak isteği etrafında iyi insanların olması, hayat yolculuğunda karşısına iyi insanların çıkmasıdır. “İyi insan”dan kasıt nedir? Tabii ki ruhun güzelliğidir. Ruhu güzel olmayan etrafına zarar verir. İşte bu yüzden insanlar hep güzel ruhlu insan ister.

Einstein’ın çok güzel bir sözü var: “Yeryüzündeki şartların düzelmesi, bilimsel buluşlardan çok, ahlaklı olan bir yaşama düzeninin gerçekleşmesine bağlıdır.”

Ahlakı başkasında ararken yapmamız gereken çok önemli bir şey var. Biz ne kadar ahlaklıyız? İşe önce kendimizden başlayarak bunu sorgulamalıyız. 

Bazı insanlar kendi ön yargıları ile insanları hangi ruh aydınlanmış veya hangi ruh karanlık diye ırkına göre, desteklediği siyasetçiye göre, aldığı eğitime göre sınıflandırıp, yaşadığı yere göre ayırıp ahlaklı olup olmadıklarına karar veriyor.

Oysa ahlak bir zümrenin, bir ırkın veya belli bir eğitim düzeyinin tekelinde değildir. Ahlak, ruh aydınlandıkça ortaya çıkar ve tek temel koşulu dürüstlüktür.

İnsan hangi koşullar içinde bulunursa bulunsun dürüst olması çok önemlidir. Sözünü ettiğim sadece maddiyat anlamında dürüstlük değil. Dürüstlük bir bütündür; hayatın her anında ve her alanında doğru olmak, doğrudan yana tavır sergilemektir.

Anı kurtarmak ya da menfaat için doğruluktan en ufak bir sapma göstermek, yapılan bir davranışın arkasında durmamak, hatayı kabullenmemek dürüstlük değildir.

Bir insan herhangi bir durumda kendi hatasını kabullenmiyor hatta suçu bir başkasının üstüne yıkıyorsa tek sebebi onun dürüst olmayışıdır. Hayatımızın her alanında olsun. (aile, iş, arkadaşlık, komşuluk, akraba vb..)

Dürüstlük olmayınca güven hiç olmaz. Şimdi, böyle bir insanın ruhu nasıl olur? Bu insan istediği kadar diplomalara sahip olsun, isterse en iyi makama ve mevkiye sahip olsun, kendini aydın görüşlü tanımlasın, bilimde başarı sağlasın ama ahlak olmadıktan sonra hiçbir şeyin anlamı olmaz. 

Beraber olduğunuz insan; bu eşiniz, arkadaşınız, komşunuz, iş arkadaşınız olsun; sosyal çevrenizde kim varsa; çok iyi eğitimler almış, yaşadığı yer gerçekten çok iyi bir yer, iyi yerlere gidip geliyor, iyi giyiniyor, iyi restoranlarda yemek yiyor fakat size dürüst davranmıyor. Tüm bu “iyi”ler içinde ruhunda güzellik görmediğiniz bu insan hakkında neye karar verirsiniz?

Siyaset konusunda da benzer ön yargılar vardır. Baktığınızda takım tutar gibi parti destekleyenleri görürsünüz. Bu insanlar öyle fanatikleşmiştir ki “Bu partiyi destekleyenler cahil, eğitim almamış, ruhu karanlık” veya “Şu partiyi veya kişiyi destekleyenler aydın görüşlü, bilgili” diye ön yargılı değerlendirme yaparlar.

Bazen de insanları eğitim durumlarına, inançlarına ve dış görünüşlerine göre değerlendirip bir kötülük yaşanınca hemen “O insan cahil, eğitim almamış her şey beklenir” veya “Bu insan kapalı bu kötülüğü yapmıştır” ya da “Şu insan çok açık giyiniyor kim bilir ne kötülükler yapar” gibi sözlerle peşin hüküm verirler.

Bir de böyle insanlar sabit fikirli oldukları için siz hiçbir şekilde fikir alışverişi ve düşüncenizi söyleyemezsiniz. Farkındalık vermeniz mümkün olmaz. Sadece enerjinizi çekerler ve ruhunuzu yorarlar.

Bana yalan söyleyen, maddi ve manevi hakkıma giren, kendi menfaati için beni sevmiş gibi davranan, bencil,  verdiği sözü tutmayan insanların hepsi benim için birdir. Hangi mevki ve makamda, hangi meslekten, inançtan, ırktan, ülkeden, siyasi görüşten olursa olsun, ne kadar iyi eğitim alırsa alsın hatta isterse yurt dışında okusun hiç fark etmez. Ruh güzel olmadıktan sonra bunların hepsi boş!

Ruh güzel olunca zaten insan hiçbir canlıyı ayırt etmez, hiçbir bir canlıya ve hiçbir eşyaya zarar vermez. Dünyayı bir bütün olarak görür ve ona hizmet eder. Örneğin bazı insanlar sadece kendi ülkesi için dua eder ve iyi olmasını, iyi yaşamasını ister. Hâlbuki dünya bir bütündür. Vücudun bir organı eksik olduğunda nasıl diğer organları etkiliyorsa tam olarak çalışmıyorsa işte dünyada da bir ülkenin kötü olması her ülkeyi zincirleme olarak etkiler. Evrensel sevgiyi gören insan dünya için iyilik ister. Ahlakın yolu da dürüstlük gibi sevgiden geçer. 

İçinde sevgi olan insan davranışlarını sevgiyle sergiler, zarar vermek aklının ucundan bile geçmez. 

Ruhu sevgiye aç bir insan ne kadar akıllı ve bilgili olursa olsun her şeyi göze alabilir. Önce insan ruhunu doyurmalıdır çünkü ruh güzelleştikçe güzel şeyler yapmaya başlar ve bu yaptığı güzel şeyler kalıcı olur. 

Sevgili okuyucularım, insan ruhunu ve enerjisini asla saklayamaz. Bu yüzden bir insanın ruhunu ve enerjisi okudukça söylenen kelimelerin maskelerinin indiğini görürsünüz. 

Hepsi geçicidir. Gün gelir her şey geçer fakat tek kalıcı olan ruhtur; ruhun güzelliği veya çirkinliği (aydınlığı ve karanlığı.)

Ahlak olmadıktan sonra (ruh güzel değilse) diğerleri var olsa bile hiçbir kıymeti olmaz.

Her insanın ruhunun derinliğine bakarım. Gerisi benim için boştur! Derin ruh evrensel sevgi ve evrensel insanlığın ışığı ile bütünleşmesidir. İnsan iç dünyasını tanımaya başladığı zaman dış dünya ile ilgilenmiyor kendi iç dünyasını güzelleştirip o iç dünyasının güzelliği dış dünyaya yansıyacağını biliyor. 

Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN

 

Telif Hakkı©2021 Sevginin Işığı “Şifa”. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir