Sevgili okuyucularım, 9 ve 12 Mayıs 2023 tarihlerinde iki bölüm hâlinde “Ön Yargı Sevgiden Uzaklaştırır” başlıklı bir yazı yazmıştım. Bugünkü yazımda da ön yargılara değineceğim. Fakat bu sefer bilinçaltına yerleşen kalıplar veya yaşanan olumsuzluklar yüzünden ortaya çıkan ön yargıların başkalarına karşı davranışlarımızı nasıl şekillendirdiğinden söz edeceğim.
İnsan ancak kendi içsel yolculuğunu yaptığı zaman ön yargılara sebep olan duyguları ve düşünceleri bulur. Bu sırada beklentilerinin hepsinden özgürleşir. Çünkü her beklenti insana bir yüktür ve özgür hissetmesini engeller.
Hepimiz ilişiklerimizde mutlaka olumsuzluklar yaşamış ve üzülmüşüzdür. Bizi üzen kişilere kızgınlık, öfke duymuşuzdur. Bazılarında bu, kin ve nefrete kadar gitmiştir. Bazıları o kişileri affetmemiş ve olayları içinde saklamıştır. Ama böyle davranarak kendini de şifalandırmamayı seçmiştir. Bazıları ise o kişileri hayatından çıkarmış, kesin bir karar alarak “Asla görüşmem.” deyip hemen çizgiyi çekmiştir. Tabii kendine göre haklı yanları vardır çünkü zarar görmüştür.
Aile içi ilişkilerde, özel ve sosyal arkadaşlıklarda veya iş ortamında; yaşanan her ne olursa olsun asıl önemli olan nokta şudur: Bazı şeyler için katı olmamak, daha esnek bakış açısı ile bakmak gerekiyor. Bazı ilişkiler yaşandığı anda çok iyi gelir ama bir süre sonra iyi gelmez. Kimi zaman da tam tersi olur yaşandığı anda çok kötü olan ve sonuçlanan ilişkiler birkaç yıl sonra yeniden başladığında iyi gelebilir. Burada önemli olan geçen sürede sizin kendinize yapacağız iç yolculuktur. O yolculuğun sizde yarattığı dönüşümdür.
Diyelim siz bir insanla beş veya on yıl hatta birkaç ay önce bir olumsuzluk yaşayıp aranıza mesafe koydunuz. O insan size tekrar geldiğinde etrafınızdakiler hemen “Tekrar aynı şeyleri yaşayacaksın.” derler veya siz “Yine aynı şeyleri yaşacağım.” dersiniz. İşte bu bir ön yargıdır, altında yatan duygu korkudur. Neden? Çünkü tekrar üzülmek ve zarara uğramak kaygısı yaratmıştır.
Bazen de tam tersi olur. Size iyi gelen ve sudan sebeplerle yollarınız ayırdığınız biri, bir süre sonra yeniden hayatınıza girdiğinde eskisi gibi size iyi gelecek diye bir kural yok. İyi geleceğini düşünmek sadece ön yargıdan ibarettir. Kısacası, kendinizi tanıyıp kendinizdeki bütün olumsuzlukları değiştirip dönüşümünüzü yaptığınızda zaten olması gerekenler olur.
Geçmişte sizinle aynı frekansta, aynı enerjide, aynı duygu ve düşüncede olmayan, beklentilerinizi karşılamayan insanlar tekrar hayatınıza girdiğinde çevrenizdekilerden ön yargı ile “Eski eskide kaldı, yeniye bak”, “Gelse bile eskisi gibi olmaz”, “O kişinin enerjisinden çık ki yenisi gelsin” gibi sözler duyarsınız. Hatta bazen siz kendinize bunları söylersiniz. Bunu bana sorsanız tekrar aynı şeyleri yaşayacağınızı söylemem. Çünkü görüşülmeyen süre içinde o insanın kendi hatalarının veya olumsuzluklarının farkına varıp değişim yapıp yapmadığına dair bir fikrimiz yoktur. Kendi ruhunda tekâmül yapmadığını nereden biliyoruz? İşte bunu bilmek için insan önce kendi değişimini yapmalıdır.
Değişim kendinden başlar. Kendi ile yüzleşip egolarından arınan, kalp sesini daha doğrusu içsel sesini dinleyen, diğer bir deyişle zihnini susturan, mantığıyla değil kalple yol alan insan için değişim başlamıştır. Zaten bir insanda endişe ve korku varsa içsel sesini dinleyemez, kalp sesini duyamaz. Bununla ilgili bir yazıyı daha sonra kaleme alacağım.
Kendi yaşantımdan bir örnek vereyim. Sekiz ay önce bir insan bana olumsuzluk yaşattı. Farkındalık oluşması için yaptığı hatayı söylediğimde kabul etmedi. Kendini haklı gördü. Kendi menfaatlerini düşünüp öyle davranmıştı. Sekiz ay sonra hiç beklemediğim anda telefonla aradı. Açmamazlık yapmadım. Önce hatırımı sordu sonra yaptığı davranışın yanlış olduğunu söyledi. Ziyarete geleceğini söyledi, kabul ettim. Geldi ve açıkladı hatalı olduğunu, sonra da farkına vardığını söyledi. Şimdi, bu insan bu konuda değişimini yapmış, anlamış. Eğer telefonu açmayıp, ziyaretini kabul etmeyip, ‘Pek samimi gelmiyor, tekrar aynı davranışta bulunacak ve üzüleceğim’ diye ön yargıda bulunup, kestirip atsaydım mantığımı devreye sokmuş ve kalp sesimi (içsel ses) duymamış ve korkularımla karar almış olacaktım. Kendimi şifalandırmamış olacaktım.
Başka örneklerle devam edelim. Diyelim ki çok iyi anlaştığınız arkadaşınız başka ülkeye taşınıyor, pek görüşme imkânınız olmuyor. Yıllar sonra geri dönüyor. Görüştüğünüzde o çok iyi anlaştığınız arkadaşınızla bu sefer anlaşamıyorsunuz; şaşırıyorsunuz, kendi kendinize ‘Eskiden anlaşıyorduk şimdi neden?’ diye soruyorsunuz. Aslında ya o kişi çok değişmiştir ya da siz değişmişsinizdir. İnsan sürekli değişim içinde olur ve tekâmülünü tamamlarsa ‘Eskisi iyi gelmez. Artık o konu kapandı’ ya da ‘Yenisi geldi o tam bana göre’ diye ön yargılarda bulunmaz. Hiç kimseyi dinlemeden kalbin sesi ile hareket eder ve zaten olması gerekenler olur.
Hiçbir zaman insanları geçmişteki yaptıkları hatalarla yargılamayın. Eskiden size olumsuzluk yaşatan insanlar tekrar geldiğinde onlara karşı önceden oluşturduğunuz ön yargıları oluşturmayın. Zaman içinde o insanın kendisi için yaptığı yolculuğu bilemezsiniz. Kendi ruhunun tekâmülünü asla bilemezsiniz. Aynı şeyi yaşayacaksınız diye bir kural yoktur.
Bu iş yeri için de geçerlidir. Patron çalışana yanlış davranışta bulunur ya da çalışan patrona yanlış davranışta bulunur. Bu insan istifa eder veya işten çıkarılır. Zaman içinde patron hatasını anlayıp konuşmak için tekrar çağırdığında çalışan, kendine göre haklı sebeplerle tekrar üzülmekten korkarak gitmek istemeyebilir. O zaman ön yargıyla hareket etmiş olur. Bunun tam tersi patronuyla konuşup görevine tekrar başlamak isteyen insanı patron hiç görüşmeden kabul etmediğinde bu da bir ön yargıdır.
Ön yargılar güveni azaltır. İnsan sürekli bir sorgulama ve suçlama içinde olur. Ama burada asıl olan yaşadığınız olumsuzlukların kendi içinizdeki nedenini bilip bunları dönüştürmektir. Çünkü siz kendinizi sevgiye ne kadar açarsanız olumsuzlukları da o kadar kolaylıkla dönüştürebilirsiniz. Kendinizde olumlu yönde ne kadar çok değişim ve dönüşüm yaparsanız hayatınızda olması gerekenler o kadar kolaylıkla olur.
Kendinizde değişim yapmadan insanların değişmesini istemek kolayına kaçmaktır. İçinizde öfke enerjisine sahip iseniz size zamanında olumsuzluk yaşatmış insanlar tekrar hayatınıza geldiğinde ön yargılı davranıp “Ben istemem.” dediğinizde yanlış karar vermiş olabilirsiniz. Belki o sizi istemeyecek çünkü o kişi kendi olumsuzluklarını değiştirmiş, ruhunu olgunlaştırmış, tekâmül yapmıştır. Siz değişmemişsinizdir. Bu her türlü ilişkide geçerlidir. Asıl olan kimin kendi üzerinde olumsuzlukları şifalandırdığı ve aydınlığa çıktığıdır.
Onun için “Şu gelse bana iyi gelir, bu gelirse bana kötü gelir.” demek yerine kendi sorumluluğunuzu alıp kendi üzerinizde çalışma yaptığınızda zaten olması gereken olur.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.