HAYAT HESAP İLE GEÇER Mİ?

Sevdiğim iki söz vardır. Halk arasında söylenen bu sözleri sıkça duymuşsunuzdur:

“Sen hesap yaparken kader gülermiş.”

“Evdeki hesap çarşıya uymaz.”

Gerek özel gerek sosyal hayatınızın ne kadarını hesap ederek yaşıyorsunuz? Yaptığınız hesaplar size ne kazandırdı ne kaybettirdi? Bunları bir teraziye koysanız hangisi ağır basar?

Hesap kelimesinden kast ettiğim kalbin sesini dikkate almadan yapılan davranışlar, alınan kararlardır. Gelecek için kaygılarla, korkularla ve başkaları adına veya menfaat uğruna anda kalmayı engelleyen, anı yaşamayı ıskalayan davranışlar, kararlar.

Oysa sevgi dolu bir kalp hesap yapmaz, hayatı sevgi ile akışında yaşar. Hesabı yaptıransa korkular ve egolar. Aslında egolar da korku sayılır. Çünkü korku olduğu zaman sevgi ile bakamaz insan. Zaten kalbinin sesini de dinlemiyor. Kalp, “Sevgiyi seç.” dese bile o anda duymuyor, kendimi garanti altına alırım diye iyi imkân sağlayacak insanlara, olaylara yöneliyor. Kalbini, sevgiyi dinlemiş olsa sevgi ona istediğini zaten getirecek. Sevgiyi bulmak için önce korkuları, o mantık ve susmayan zihni susturmak, daha doğrusu bu yüklerden (EGOLARDAN) kurtulmak gerek ki şifalanma sağlasın.

“Önce kendini tanı.” diyerek yazdığım yazıların hepsinde söz ettiğim gibi insanın kendini tanıyıp kendi sorumluğunu alması gerekiyor. “Ben neyin hesabını yaparak hayatımı yaşıyorum?” diye kendine sorması gerekiyor ki hesaplar çarşıya uymadığı zaman karşısındaki insanı veya hayatı suçlamasın. Adımlarını ya da kararlarını neye göre belirliyor, önce neyin hesabını yapıyor? Kendi menfaati için mi? Etraf için mi? Ailesi için mi? Bunu bulmak çok önemlidir. Bulduktan sonra yüzleşmek de. Ama yüzleşmek cesaret işidir.

Her insan hayatını çok iyi şartlarda yaşamak ister. Kimse ne üzülsün ne de acı çeksin, her şeyi güzellik içinde yaşasın tabii ama unutulmamalı ki bu güzelliğe ulaşmak için yol hesaptan değil sevgiden geçer.

Bu hesaplar yüzünden insanlar duygularını yitirmeye başlıyorlar ayrıca da samimiyetsiz sosyal ve özel ilişkiler kuruyorlar. Günümüzde sıkça kullanılan bir cümle var: “Network’ün (sosyal ağın) ne kadar geniş olursa o kadar iş birliğin ve çözüm paydaşın olur.” İşte bu cümle, bu samimiyetsiz ve hesaba dayalı ilişkileri çok iyi anlatıyor.

Bununla ilgili şahit olduğum yaşanmış o kadar örnek var ki? Örneğin bir tanıdık, yıllar önce birlikte davet edildiğimiz yemeğe giderken bir kutu çikolata götürmeyi teklif edince “Bu yemeğin kârı ne?” diye sormuştu. İşte bu hesaptan başka bir şey değil. Eğer burada sevgi olsaydı bunu söylemez o çikolatayı kendisi alırdı.

Siz de şahitlik etmişsinizdir. Aile, kızına veya oğluna diyor ki “Bak bu kişinin eğitimi iyi, mevkisi, makamı ve maddi şartları iyi. Sen bununla evlen. Üstelik ailenin tek çocuğu; ileride her şey sana kalacak. Ailesi de çok verici, çok rahat edersin. Hiç sıkıntı çekmezsin, hayatını güzel yaşarsın.” Bu hesapla yapılan evlilik dışarıdan iyi görünüyor, “Birbirlerini çok seviyorlar, çok iyi anlaşıyorlar, çok mutlular.” diyor herkes. Fakat bir süre sonra o ailenin ya da o kişinin hesabı tutmuyor. Bu sefer hemen gelin veya damat hakkında, “Kötü çıktı”, “Gördün mü baştan böyle değildi hiç”, “Ailenin etkisi altında kaldı,” “Öbür yüzünü gösterdi” diye söylenir durur. Kendi hesaplarına bakmıyor, “Ben bu kişi ile neden evleniyorum veya ilişkime devam ediyorum? Ne hesabı yaptım?” demiyor da en kolayı seçip suçluyor. 

Flörtlerde de benzeri durumlar yaşanır. Yine şahit olduğum bir flörtte taraflardan biri boşta kalmamak için bu ilişkiyi yaşıyor. Sonra daha iyi imkânlara sahip bir başkasını bulunca önceki flörtünü bırakıp imkânları iyi olanla birlikte oluyor. Bunun adına da “sevgi” diyorlar. Sevgi değil hesap sevgisi, samimiyetsizlik oluyor bu bence. Aslında kendisini tanısa korkularından arınıp gönül gözüyle baksa, sevgi ile hayatı yaşasa çok daha iyi şartlar o kadar kolay gelecek ki önüne.

Sevgi yerine karşılıklı menfaat hesaplarıyla başlayan duygusal ilişkilerde kimi zaman menfaatler bitince “İşim olmaz onunla” diyenlere kader öyle bir güler ki hesabı şaşar. Kimi zaman da kader öyle oyunlar eder ki beklenen menfaatler gerçekleşmez ve hesap yapan önce karşısındakini sonra şansını ve hayatı suçlar. İnsan suçlamaya bir başladı mı da sonu gelmez ve bu çember etrafında dönüp durur. Hâlbuki yapılması gereken tek şey mantık olarak zihninde neyin hesabının yapıldığıyla yüzleşmektir.

Bir iş ararken “Nasıl olsa ondan gelir” diye hesap ederek hemen çevresi geniş ya da iyi bir mevki sahibi insanlara cv‘ler gönderilir. Karşılaştığım örneklerden biri böyleydi. Bir iş yeri açmak veya bir kitap çıkarmak konusunda medet umduğu kişiye önce hediye verip sonra isteyeceğini isteyen kişi umduğunu bulamamıştı.

Bir başka örnek de maddi kazançlarla ilgili. Sürekli bilgisayarın başında piyasaları takip eden, dolardan, borsadan, altından, gayrimenkulden başka bir şey konuşmayan ve sürekli hesap yapan biri gelişmeleri yakından takip ettiğini düşünürken anı yaşamaktan uzaklaşıyor, hayatın tadını çıkaramıyor. Üstelik yaptığı yatırım o anda iyi gelse de bir süre sonra bir şekilde gidiyor. Bu sefer şansını suçluyor. Yatırımlarını, geleceği garanti altına almak korkusu, para kaybetme korkusu, sürekli kazanma isteği gibi hesaplarla yaptığını fark edip şifalandırsa ve sevgi ile yapabilse gelen para da bereketli olacak. Hatta belki bu kadar hırs yapmayacak.

Şahit olduğum bu örnekler çoğaltılabilir. İşini, müdürünü ve patronu sevmediği hâlde çok para veriyor diye çalışanlar, eşini değil sağladığı imkânları sevdiği için evliliğini sürdürenler hep bir hesap peşinde oldukları için günün birinde kader başka bir sınava tabi tutuyor. Ya o paranın bereketini göremiyorlar ya evlilikte huzur bulamıyorlar ya çok güvendikleri ortakları zarara uğratıyor. O sınav mutlaka ama mutlaka yaşanıyor.

Siz de çok rastlamışsınızdır; kendi hesabı için sizi sevdiğini söyleyenlerin övgü dolu sözleri, takdir etmeleri kendi hesapları bitince bir anda biter. Bir bakarsınız ortadan kaybolmuşlar, aramıyor sormuyorlar. Aslında o anda size bir şey olmuyor sadece herkes kendi hesabına göre yolunu çiziyor.

Eğer karşınıza çıkan kişileri veya işleri hesap yapmadan sevgi ile kalp gözü ile bakıp severek kabul ederseniz beklemediğiniz anda mucizeler olur.

Sevgide olursanız her şeye sevginizi verirsiniz. Hiçbir zaman kendi hesabınızı için yanaşmazsınız. Onu olduğu gibi sevdiğinizi görürsünüz.

Hayatta her yolu açan sevgidir. Sevginin yolu ise kalp gözü açık olmaktan geçer. Ağızdan söylemekle değil.

Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com
Telif Hakkı©2021 Sevginin Işığı “Şifa”. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir