Yine hayatlarınıza dokunacağını düşündüğüm keyifli bir bilgelik hikâyesiyle birlikteyiz. Birkaç paragraftan oluşan kısacık bir hikâye belki bu paylaşımım ama anlattıkları onlarca paragrafla ifade edilemeyecek derinlikte.
Her bilge hikâyede o kadar öğretici dersler var ki bunları okudukça her birimiz alacağımız dersi alıyoruz. Sadece okumak değil içindeki öğretiyi sindirmek, içselleştirmek çok önemli.
Sizlerle paylaşacağım bugünkü hikâye hakkında aslında çok şeyler yazılır. Fakat birkaç satır yazmakla yetinmeyi tercih ediyorum.
Hani deriz ya “Nasıl tatlı dilli, güler yüzlü insan, saatlerce sohbet etmek istedim,” diye, aslında o sözünü ettiğimiz kişiyi sevdiren, güler yüzlü ve tatlı dilli olmasıdır. İnsanı insan yapan tatlı dil ve güler yüz aynı zamanda sihirli bir değnektir, açılmayan kapıları açtırır, insanı sevgiye, mutluluğa ve huzura götürür.
Tatlı dilli ve güler yüzlü insan kendi bolluğunu ve bereketini getirir. Alışveriş için bir dükkâna gireriz, bize her şartta uygun olan bir ürünü, satıcının asık suratı ve ters cevap vermesi yüzünde almaktan vazgeçeriz. Bunu birçoğumuz yaşamıştır. Bazen de almayacağımız bir ürünü sırf satıcı ilgilendi diye alırız. Çünkü bizi etkileyen tatlı dili ve güler yüzü olmuştur.
Çoğu insan kendi sivri dili ve asık suratı yüzünden yalnızlığa mahkûm olur. Etrafa öyle negatif enerji yayarlar ki böyle insanlarla konuşmaktan herkes çekinir. Alacağı cevabı bildiğinden hiç kimse bir şey sormak istemez.
Hayatta bazen olumsuz şeyler de yaşayabiliriz ama bu olumsuzluklar tatlı dilli ve güler yüzlü olmamızı engellemesin.
EKŞİ YÜZLÜNÜN BALI
Tatlı dilli, güler yüzlü bir delikanlı bal satardı. Bu, öyle yakışıklı, öyle sevimli bir gençti ki gönüller onun şeker gülüşünden yanar tutuşurdu.
Genç satıcı, beli boğumlu bir şeker kamışını andırırdı. Sinekten çok, müşterisi vardı. Öyle ki hani zehir satsa, onun elinden diye herkes bal şerbeti gibi içerdi.
Bir gün kaba saba bir adam, bu delikanlının satışını gördü, kazancını kıskandı. Ertesi gün kendisi de başında bal, yüzünde sirke, şehri dolaşmaya başladı. Bağıra çağıra, bir o yana bir bu yana mahalle arasında geziniyor, malını satmaya çalışıyordu. Fakat ne hikmetse balına değil müşteri, tek sinek bile konmadı.
O gün eline hiç para geçmedi. Akşam olunca sıkıntı içinde evine döndü. Fena hâlde kızmıştı. Suratını cezadan korkan suçlular gibi asmış, kaşlarını bayramda zindanda kalan mahpuslar gibi çatmıştı.
Karısı ona şaka yollu şöyle söyledi: “Yüzü ekşi olanın balı acı olur!”
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
Çok doğru bir söz söylemiş karısı.
Tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarır sözünü boşuna söylememişler.
Kalemine sağlık👍
Kesinlikle Nurhayatcığım,
Sağol senin de yüreğine sağlık ❤