Anılar, anılar, anılar… Her bir yaşanmışlık gün yüzüne çıkmak için sırasını sabırsızlıkla beklerken vakti geleni anlatmaya başlıyorum. Sandıktan çıkan yeni bir anıyla sizlerleyim. Bir önceki paylaşımımda yaz tatilimi nasıl geçireceğime dair planlarımı anlatmıştım, bakalım neymiş bu planlar.
- “Camiye gitmek için her türlü hazırlığımız tamamdı, Arapça Alfabe Kitabımı, başörtümü hazırlamıştım ve sıra camiye gitme gününe gelmişti. İlk gün camiye annemle birlikte gitmiştim, cami hocası bizi tatlı sohbeti eşliğinde karşılamıştı. Tabii ki her yeni başlangıçta olduğu gibi yine çok heyecanlıydım ve içimde türlü sorular vardı. Annem beni hocaya teslim etmiş ve eve geri dönmüştü. İçeri girdim ve her şey gayet güzel görünüyordu, bizler için hazırlanmış bir derslik vardı, sandalyeler yan yana dizilmişti. Benden başka beş altı çocuk daha vardı. Diğer kızlar gibi bende başıma örtü örtmüştüm, önce bu örtüyü neden örttüğümüzü anlattı hocamız. Her dinin ibadet yerlerinin kuralları varmış. Bizim dinimizin kuralına göre ibadethanemize yani camiye girerken başımız örtülmeliymiş. O ilk günü ömrüm boyunca unutmam mümkün değil. Her şey çok güzel ve huzur doluydu. Hocamız bize Arapça öğretmeye başlamadan önce insanlıkla, iyi insan olmakla ilgili bilgiler vermişti. Söyledikleri çok anlamlıydı ve beni derinden etkilemişti. Yaklaşık dört saat sonra eve dönmüştüm ve tabii ki kendi başıma. Annem günümün nasıl geçtiğini ve yeniden camiye gitmek isteyip istemediğimi sorduğunda hiç tereddüt etmeden ‘ Evet !’ demiştim. Çünkü her şeyden öte hocamızın sevgi dolu sıcacık konuşması, insani değerlerden bahsetmesi ve bizleri bir çocuk gibi değil, gerçek bir birey olarak görmesi beni çok etkilemişti. Bu arada tatil süremizde denize gitme zamanımızın gelmesine bir buçuk ay kadar vardı ve ben bu sürenin tamamında camiye gitmeyi aklıma koymuştum. İkinci gün camiye kendi başıma gitmiştim ve evden çıkar çıkmaz başımı güzelce örtmüştüm, öylesine mutluydum ki… Bir taraftan alfabeyi öğrenirken diğer taraftan da ahlaklı ve erdemli olmaya dair bir sürü bilgi öğreniyordum. Hocamızın bize aşılamaya çalıştığı en mühim konu: ‘ Nasıl iyi bir insan olunur?’ konusuydu. Her bilgiyi unutmamak üzere ruhuma işliyordum. Maneviyata dair ilk uyanışım işte bu saygıdeğer hocam sayesinde oldu. (8 yaşında) İyi bir insan olmanın önemini, maneviyatı, her şeyi önce Allah’tan istemeyi, ona dua etmeyi öğrendim. Elbette ailemde iyi insan olmayı, güzel ahlaklı olmayı bana öğretiyordu ancak bunları bir başkasından hele ki işin eğiticisinden duymak başka türlü hislerdi benim için.
- Dua ederken; ‘Allah’ım beni çok iyi bir insan yap’ diye dua etmeye başlamıştım ve bu gerçek bir uyanıştı. Bir gün odamda oturup Allah’la konuşurken, ona dua ederken, ondan bir şeyler isterken kardeşim gördükleri, duydukları karşısında şaşırıp: ‘Sen kiminle konuşuyorsun?’ diye sormuştu bana. Bende ona öğrendiklerimi ve nasıl dua edilmesi gerektiğini anlatmıştım. Söylediklerimi garipsemişti çünkü o biliyordu ki biz her şeyi anne ve babamızdan isterdik. Ama ben önce Allah’ tan sonra anne ve babamızdan istemeyi çoktan öğrenmiştim. Allah’la konuştuğumda içime büyük bir huzur ve ferahlık hissi yerleşiyordu. Hocamız çok iyi bir insan olmak için çok temiz bir kalbe sahip olmak gerektiğini de öğretmişti bize. Bu öğretiyi asla unutamam.
- Diğer taraftan Arapça alfabeyi sökmüş, hem yazıyor hem de okuyabiliyordum. Eve gelir gelmez hocamın verdiği dersleri çalışıyor sonrasında da dışarıya çıkıp arkadaşlarımla muhteşem oyunlarımı oynuyordum. Harika iki ay geçirmiştim ve denize gitme günümüz de gelmişti. Bunun için camiye gitmeye ara verecektim, diğer arkadaşlarım da tatile gidecekleri için camide ki derslerimize ara vermek durumunda kalmışlardı. Camiye gittiğime ve istikrarlı bir şekilde devam ettiğime çok mutluydum. Hayatımın en sıra dışı ve maneviyat dolu bilgilerini öğrenmeye ilk orada başlamıştım. Her şeyi önce Allah’ tan istiyordum ve sonra kalbimde kimden neyi isteyebileceğimi hissediyordum. (Hayatımın her evresinde bu hep böyle olmuştur.) Allah karşıma her zaman istekte bulunabileceğim doğru insanı çıkartıyordu ve çıkartıyor da. Kalp temizliğinin ne denli mühim olduğunu, ahlakın ve erdemin önemini öğrenmiştim. Dolu dolu geçen bir öğrenme sürecini huzurla yaşamıştım. Öğrendiğim güzellikleri gün be gün ailemle paylaşmayı da asla ihmal etmemiştim.”
Hayatımın her merhalesinde kalp temizliğinin, önemini, ahlaklı ve erdemli bir insan olmanın kıymetini ve tüm bunların insanın karakterine, kişiliğine kısacası tüm varlığına yerleşmesi gerektiğini gördüm ve deneyimledim.
Ailenin rolünün önemi işte bu özelliklerin insan benliğine yerleşmesinde çok daha etkin bir şekilde kendini göstermektedir. Maneviyatın ve maddiyatın keskin çizgilerle nasıl birbirinden ayrıldığını ve maneviyatın her şeyin ötesinde var oluşta ki önemi ilk önce aile tarafından çocuğa öğretilmeli. Aileden edinilen ilk bilgiler sağlamsa yeni öğretiler üzerine daha kolay yerleşebiliyor. Ama birde yadsınamaz bir gerçek var ki; oda, ruh maneviyata meyilli değilse hani derler ya kişinin mayasında kalp temizliği, erdem, güzel ahlak anlayışı yoksa o güzel öğretiler kişiye bir türlü işlemez.
Cami ve cami hocası adına süregelen önyargılar hepimizin zaman tanıklık ettiği bir durumdur. Bu önyargıların tek sebebi bilmemek ve bilmek istememektir. Gerçek aydınlığın inanışta olduğu fark edilmeksizin ibadethaneleri yalan bir karanlık simgesiyle kapatmaya çalışanlar aslında en büyük yanılgıyı yaşamaktadırlar. Kalpler birazcık aralansa huzurun inançta ve maneviyatta olduğu anlaşılacak ve yersiz olan tüm önyargılar ortadan kalkacak. İnançta ve maneviyatta sevgi vardır, Allah’ ı seven yaratılmış olan her şeyi sever.
Hayat her zaman kolaylıklarla dolu değildir, nice zorluklar vardır ve öyle ya da böyle bu zorlukları yaşarız. İşte böyle zamanlarda yanınızda ki büyük gücü yani Allah’ı hissedebilmek ve ona dua edebilmek en büyük lütuftur. Yalnızlık içinde olduğunuzu zannettiğiniz zamanlarda bile Yüce Yaratan her zaman yanınızdadır. Ona güvenir ve sığınırsanız her zaman gideceğiniz yolu bulabilirsiniz. Yaratanın bizden asıl istediği; güzel ahlaklı, vicdanlı, merhametli, iyi birer insan olmamamızdan başka bir şey değildir. Aslında her şey bu kadar basit…
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
Nurgülcüm o kadar tanıdık bir anı ki. Ben de aynı hissleri yaşamıştım ilk defa camiye gidince . İlk gidişim benim de arapça ve kuranı okumak için olmuştu. O zamandan maneviyatın temelleri atıldı bende de. O günden sonra hem dua etmeyi hem dua surelerini ögrenmeye başladım hala da aklımda o sureler. Hiç unutmadım.Ve hep dua ederdim Allahım lütfen bana göster kendini söz kimseye söylemiycem. Cookkk sonraları fiziki olarak değil ama hissiyat olarak hep yanımda oldugunu hissettim hep cok sükür. Özellikle annemin hastalığında bi cok mucize yasadıktan sonra dedim ki Allahım evet kendini bana gösterdin .Sonsuz sükürler olsun.Maneviyat temiz kalpliliğin başlangıcı inanç olmadan hiçbir şey anlamını bulmaz❤️
Evet İlknurcuğum ne mutlu maneviyatı yaşaman. Zaten gerçek anlamda maneviyatı yaşadığın süreçte kalp temizliği çok önemli. Söylediğin gibi inanç olmadan maneviyat olmaz.❤
Yüreğinize ve kaleminize sağlık.
Sağolun Solmaz Hanımcığım ❤