“Ne kadar iyi insan olursan ol senin hikayende de kötüler olacaktır. Zaten iyilik böyle ortaya çıkar” Sosyal medyada rastladığım bir sözle bugünkü yazımın açılışını yapıyorum.
İyi ve kötü birbirinden bağımsız ele alınamayacak kavramlardır. Biri olmadan diğerinin olmayacağı, birbirlerinin varlığına gereksinimleri olduğu ve ancak birbirleriyle ilişkileri çerçevesinde var oldukları yaygın olarak kabul edilen bir gerçektir. İyi ve kötü arasında kalın, keskin bir sınır çizgisi çekemesek de kötülük kavramı her zaman insanın kendisine ve çevresine zarar vermeye yönelik bir eylem olarak ele alındığından insani değerlerle birlikte anılan iyiliğin karşısına çıkan, her zaman yok edilmeye çalışılan ve karşı mücadeleyi gerektirdiği düşünülen bir kavramdır.
İyilik-kötülük ikilemi, binlerce yıldır tartışılagelen en temel ikilemlerden biridir. Dinî metinlerden, günümüz romanlarına değin insan soyunun çelişkisi uzun uzadıya işlenmiş, aralarındaki ilişki irdelenmiştir. Bu metinlerde genellikle iyilik kutsanmış, ödüllendirilmiş; kötülük ise lânetlenmiştir.
İstisnasız her birimiz insanları iyi ve kötü olarak iki sınıfa ayırırız. Bilinçli ya da bilinçsiz birisinden bahsederken iyi insan deriz bir diğerinden bahsederken de kötü insan deriz. Ağzımızdan kolaycacık dökülüverir bu sözler. Peki kime göre iyi kime göre kötü? İyi insan ne demektir, kötü insan ne demektir? Bir insan neye göre iyi ya da kötü olabilir? Bunun üzerine bir düşünelim.
Ben derim ki başkalarını sınıflandırmayı bir kenara bırakalım, önce dönüp kendimize bakalım, kendimizle yüzleşelim. Sonra değerlendirenim çevremizdekileri.
Bir insan başkasına zarar veriyorsa o insan karanlıktadır, içindeki ışığı gün yüzüne çıkartamamış, sevgiyi seçememiştir. Böyle bir insan önce kendisine sonra da etrafına zarar verir. Çocuklukta başlayan ruhsal travmalar, manasızca oluşan egolar kişiyle birlikte büyüdükçe büyür ve negatif duygu yumağı oluşturur. Bu yumak bir örümcek ağı misali kişinin tüm ruhunu sarar. O ağı ören örümcekler kötü duygularla beslendikçe etrafına zehir saçmaya başlar. Önce içinde büyüdüğü bendeni zehirler sonra da etrafındaki zavallı insanları.
Hayatımız boyunca hiç de hoşumuza gitmeyen ve gitmeyecek birçok davranışlarla karşılaşırız. Hoşa gitmekten öte o davranışı hak etmediğinizi düşündüğünüz durumlar cereyan etmiştir. Böyle durumlara karşı tepkiniz nasıl olur? Siz de asla bencil olmayan, bencilliği hayatınızın hiçbir evresinde yüreğinizde tutmayan bir insansınız ama canınız yandı, karşınızdaki kişi kendi bencilliğiyle sizi üzdü… Siz ne yapıyorsunuz bu durum karşısında? Sizde onun gibi mi davranmayı deniyorsunuz yoksa iyi ve hoş tavrınızdan vazgeçmiyor musunuz? Siz yine iyi ve hoş davranıyorsunuz ama yine gördüğünüz karşılık bir öncekiyle aynı. Artık iyilikten vaz mı geçecekmişsiniz sizde değişen ne olacak? Bırakın kötülükleri sizin özünüz ne ise öyle olmaya devam edin. Yapacağınız yegane şey; sizi üzen insanlara sadece sevgi ve samimiyetle kendilerinin sizin karakterinize ve kişiliğinize uygun olmadığını açık yüreklilikle söylemenizdir. Herkes birbirine iyi gelecek ya da birbiriyle anlaşacak diye bir kaide yok şu yaşamda. Uzaklaşmayı tercih ettiğiniz o insanlar hayatınızdan çıktıktan sonra artık onlarla ilgili ruhunuzdan herhangi bir düşünce geçirmemeye başlayacaksınız ve bunun sınırsız rahatlığını yaşayacaksınız. Yaşanan her bir olay bizler için bir uyanıştır ve bu uyanışın farkına vardığımızda bakış açımızda tamamen değişir. Önemli olan karanlığı içindeki ışığı görmek ve o ışığın kalbi olmaya çalışmaktır.
Yeri gelmişken bir regresyon danışanımla yaşadıklarımı anlatayım size. Seans esnasında şöyle bir cümle kullandı: ‘Artık bencil olacağım, sadece kendimi düşüneceğim.’ Ona şöyle sordum: ‘Sen bencil misin?’ Aldığım cevap; ’hayır’. Sonra konuşmamız şu yönde ilerledi: Ona neden kendini değiştirmeyi seçtiği sordum, cevabı artık üzülmemek için bu yolu seçtiği şeklindeydi. Ona aynı ruhani duygularıyla hayatına devam etmesi gerektiğini, kötülüklerin bencilliklerin ruhunun özüne zarar vermemesi gerektiğini yapılacak en doğru şeyin yaşananlardan ders alınıp, hayata kalındığı yerden devam edilmesi gerektiği anlattım. Aksi bir davranışla ışığı terk edip kendini karanlığa hapsedeceğini üstüne basa basa ifade ettim. Sonra dedim ki, içinde var olan sevgiyi ruhunun tamamına işlediğin gibi etrafına da işlemeye çalışıyorsun ama karşındaki bencil olan kişi de sevgi olmadığından senin ruhundaki sevgiyi göremiyor. Sen sırf böyleleri için mi sevgiden vazgeçiyorsun? Sen senden vazgeçme karşındakinden vazgeç.’
Siz ne kadar iyi bir insan olursanız olun sizin değerinizi, kıymetinizi bilmeyen insanlarla çok defa karşı karşıya geleceksiniz. Mühim olan şu ki, siz iyiliğinizden, ışığınızdan vazgeçmeyin. Yaşanan ve yaşanabilecek benzer her şeyi iyilerin bir dersi olarak kabul edin. Nihayetinde şu da benim yürekten inandığımdır ki; kötü dediklerimiz aslında içinde sevgi ve ışığı olmayan ruhsal travmalar sonucu karanlığa tutsak olan insanlardır. Siz eğer temiz bir ruha sahipseniz sizin ruhunuzu asla hiç kimse kirletemez. Kimseye öfkelenip, kızıp, kin besleyip içinizdeki ışığı söndürmeyin aksine daha çok ışık olmaya ve parlaklığınızı dört bir yana saçmaya odaklanın. Sizin yolunuza karanlık tohumları atmaya çalışanlara da sevgiyle yaklaşın. Ancak onlar bu sevgiyi görmüyorlar, göremiyorlarsa onlardan uzaklaşın, sizi değiştirmelerine, kendilerine benzetmelerine asla müsaade etmeyin.
İnsanlık adına da asla karamsarlığa düşmeyin. İşte burada Gandhi’ nin sözüne kulak vermekte yüksek fayda var. “İnsanlık bir okyanus gibidir; okyanusun birkaç damlası kirlenirse okyanus kirlenmez.” İnsanlıktan umudunuzu kesmeyin. İnsanlıktan yana kesilmiş umut iyilikten yana kesilmiş umuda eş değerdir. İyilik ne kadar artarsa kötülük güçsüzleşecektir. Kötülük ne kadar artarsa iyilik direncini daha fazla kaybedecektir. İyiliğin galibiyetine destek olun. Elbet bir gün iyiliğin aydınlığı, kötülüğün karanlığını aydınlatacaktır.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
Sevgili Nurgül büyük k bir keyifle okudum paylaşımını . Emeklerine ve yüreğinize sağlık.Satır aralarında kendi ruhumdan bir çok duygular yakaladığım bu güzel çalışman için seni yürekten kutluyorum.
Daha nice güzel paylaşımlarında buluşabilmek amacıyla sonsuz sevgi ve selâmlarımı sunuyorum.
Sağolun Solmaz Hanımcığım, Sizin de yüreğinize sağlık.
Sevgiler ❤
Çok beğendim.Tüm yazılanlara katılıyorum.Tüm dünya insanlarının aynı noktada birleşmesini diliyorum.Ne güzel olur o zaman insanlık.Daha çok insan ruhuna ulaşman dileğiyle sevgilerimi gönderiyorum .
Sağol Alevciğim, her zaman tabii ki insanlık konusunda daha iyiye gitmek dünya da daha çok ışığın artması. Amin bütün canlılara dokunmak
Sevgiler❤
Nurgülcüm
Yin Yang ı çok güzel özetlemişsin. Yüreğine sağlık.
Gandhi nin sözü de çok umut verici.Teşekkürler
Sağol Gülsüncüğüm, seninde yüreğine sağlık tabii ki her zaman umut vardır.
Sevgiler❤
Ne güzel anlatmışsınız Nurgül hanımcığım ..Yüreğinize emeğinize sağlık..Danışanınız gibi düşündüğüm zamanlar olsa da kendimi hep” ona uyarsan ondan farkın kalmaz özüne ihanet olur” dedim hep..
Sağolun Birnur Hanımcığım sizinde yüreğinize sağlık. Işığınız her zaman bol olsun.
Sevgiler❤
👏👏👏👏❤️❤️❤️
Sevgiler ❤❤❤❤
Dünyayı iyilikler kurtaracaktır.İyi insanların çoğalması dileğiyle.Kalemine sağlık Nurgülcüğüm.🍀💜♥️🌸
Sağol Nurhayatcığım, Temiz ruhlar her zaman kazanır.
Sevgiler❤