Bizim değineceğimiz konu kişinin aydınlanması olsa da aydınlanma ifadesini birçok farklı konuda duymuşsunuzdur. Öyle ki aydınlanma; her mevzuda bir şekilde birbiriyle benzerlik sağlar.
Dünyanın kendi ekseni etrafındaki dönüşü ve güneş etrafındaki yörüngesindeki seyahati esnasında bir yarısı güneş ışıklarıyla aydınlanırken, diğer yarısı karanlıkta kalır. Dünyanın karanlık yarısı ile aydınlık yarısını birbirinden ayıran çember şeklindeki hat aydınlanma çemberidir. Aydınlanma çemberi gece ile gündüz arasındaki sınırı oluşturur. Dünya dönüşü esnasında bir tarafı aydınlıkta kalıp diğer tarafı karanlıkta kalsa da döngü devam ettikçe aydınlık karanlığa, karanlıkta aydınlığa yerini bırakmaya devam etmektedir. İnsan ruhunda da tıpkı dünya da olduğu gibi karanlık ve aydınlık tarafların olduğu aşikardır. Mevzu insan ruhunda ki bu iki taraf arasında ki aydınlanma çemberini büyütmek, karanlık tarafı da aydınlığa kavuşturmaktır. Unutulmamalıdır ki, insan ruhu yaşadığı devinimlerden dolayı kimi zaman umutlarının yerine umutsuzluk, mutluluğunun yerine mutsuzluk, anlayışın yerine öfke yerleştirebilir. Ancak bu geçişleri kalıcı kılmamak, olumsuzlukları olumlu şeylerin yerine sürekli olarak koymamaktır. Bu da kişinin yenilemesinden ve mutlak aydınlanmayı yaşamasından geçer.
Konunun ruhani arınmayla özdeş olduğunun anlaşılması için yine yaşanmışlara değinmenin vakti geldi.
Dostluğuna değer verdiğim çiçekçi tezgâhı olan bir arkadaşım çoğu zaman şikâyet ederdi kazancının az olduğundan istediklerini yapamadığından. Bu şikayetleri bir şekilde dinmek yerine sürekli artış eğilimindeydi. Onu bu sıkıntılı duygularından arındırmam, ruhuna belki de daha önce hiç bilmediği hissiyatları, güzellikleri tanıtmam gerekiyor diye düşünmeye başlamıştım. Bir sohbet esnasında ona şükrediyor musun diye sordum. Aldığım cevap beklediğim şekilde oldu “Hayır”. Bu cevabın ardından ona usul usul, onu sıkmadan şükretmenin insan ruhuna nasıl iyi geldiğini, nasıl huzurlu hissettirdiğini ve şükrettikçe bolluğun bereketin nasıl artacağını anlattım. Dinledi beni, hak verdi ve şükretmeyi kendine kılavuz seçmeyi kabul etti. Günler geçti, benim çiçekçi dostum, daha bereketli kazanç elde etti, tezgahını büyüttü, çiçek satmadan gününü sonlandırdığında bile şükürler olsun bu günüme, bugün olmazsa yarın olur demeyi öğrendi. Artık o da şükretmeyi evlatlarına, torunlarına, dostlarına öğretir oldu. İşte onun aydınlanması böyle başladı. Birçoklarımızın düşündüğü gibi aydınlanma eğitimli, varlıklı insanların dünyasında olmuyor, benim dostum gibi okuma yazma dahi bilmeyen hiç okul yüzü görmemiş insanlarda en güzel aydınlanmayı yaşayabiliyor. Yeter ki insanlarda o farkındalık oluşabilsin, değişimi ve dönüşümü yaşamayı istesin. Böyle güzel gönüllü insanlar eninde sonunda iyi olana ulaşır.
Bu hikayesi güzel biten bir dostumdu, bir de maalesef halen yüreklerine aydınlanmayı yaşatamayan tanıdıklarım var. Onlara da değinelim biraz. Bu kişi ya da kişiler her şeyin okulda alınan öğrenimden ve varlıktan ibaret olduğunu sanırlar ve öz benliklerinden habersiz yaşamaya devam etmektedirler. Sosyal statüye takılıp kalmışlar, kendilerinde ki azlıkları, şuursuzlukları görmezler. Ne var ki bunları esas kabul ettiklerinden sebep, o kişiden yana hayal kırıklığına uğradıklarında da sadece söyledikleri “ne yapayım karakterinde sorun varmış” nahoş ve yetersiz bir ifadeden öteye gidemiyor. Sıradan bir sohbette herhangi birinden bahsedildiğinde dahi bahsi geçen kişiye dair sordukları şeyler diploması ve varlık durumudur.
Kişinin diploması ya da parası o kişinin ruhunu aydınlık yapmaz, kişiyi mükemmel nitelikli biri haline dönüştürmez. Kişiyi iyi yapan, doğru yapan temiz ruhudur, işte asıl anlaşılması gereken şey bu denli basit ve apaçık tüm saflığıyla ortada duruyor. Çoğu zaman bu insanlara en doğru dille yaklaşmaya çalışıyorum, onlara asıl olanı anlatmaya çalışıyorum. Ancak onlar değişimi ve dönüşümü istemedikçe benim ya da benim gibilerin yapacağı pek bir şey olmadığını üzülerek görüyorum. Böyle durumlarda onlar için dua etmekten başka yol yok.
Onlar da ruhlarında ki paslı katmanların farkına varmalılar, bu, aydınlığa ulaşmaları için ilk farkındalık hareketi olacaktır. Ardından adım adım ilerleyiş devam edecek, paslı katmanlar bir bir temizlenecek tam uyanış gerçekleşecektir. Uyanışın verdiği rahatlıkla yeniden yapılanma başlayacak ve tam aydınlanmaya erişilecektir.
Ruhlarımızın geceleri gündüz olsun, gündüzleri de daim olsun…
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
Yine çok güzel bir konu ve guzel bir paylaşım
sağolun 🙂