İnsanlığın var oluşundan beri çaresi bulunamayan en büyük hastalık nedir diye sorsanız; şüphesiz sadece
bir kelime gelir aklıma: “KISKANMAK”.
Maalesef kıskanmak öyle karanlık bir duygu ve hatta öyle bir hastalıktır ki en büyük zararı yine onu hissedene verir. Yazık ki bunun zararını bilemeden, anlayıp keşfedemeden karanlık koca bir ömür yaşarlar; büyük bir hastalığın pençesinde olduklarını bir türlü fark edemedikleri için bu konuda tedavi de olmaz ve düzelemezler.
Bu hissi hepimiz bir şekilde bilir veya öğreniriz: Kimimiz küçücük geçişler anlık zaman dilimi içinde hisseder ve bir şekilde ruhuna yaymadan onunla baş edip ondan kurtulur; kimimiz ise belki hiç hissetmemiştir o duyguya sadece başkalarında görmüştür kimimizse o kıskanmak ateşinde yandıkça yanar ilişkilerini bozanın aslında kendisi olduğunun farkında bile olmaz. İşte asıl kötü olanda budur: O ateşte yandıkça yanmak ve yangını hiç fark edememek…
Çocuklukta yerine oturmayan taşlar gençlik ve yetişkinlik evresinde maalesef büyük depremlere yol açmaktadır. Çocuklukta yaşananlarda saklıdır geleceğimizin adımları… Daha küçücükken yaşanmış olan bir yalnızlık, terk edilmişlik hissi, yeterli değer görememe durumları, kendini ifade edememe ve hiç olmayan ya da yarım kalan sevgi dolu paylaşımlar, çok isteyip de elde edinilmeyen oyuncaklar…
Milyonlarca durum sayılabilir kıskançlık tohumlarının yüreklere nasıl atılıp büyütüldüğüne dair… Evet her istenilene sahip olamayabiliriz. Tüm bunların yanı sıra elbette sahip olunan ama değeri fark edilemeyen birçok şeyde vardır. Mühim olan daha çocukken; sahip olduğumuz güzellikleri nasıl göreceğimiz ve sahip olduklarımızın kıymeti nasıl anlayacağımız anlatılsa şimdiki bizlere… Bizim olmayan ancak başkalarının olan o şeylerin aslında bizim mutsuzluk sebebimiz olmadığı aynı zamanda hayatın her zaman herkese eşit davranmayacağını ve bunların çoğumuzun kişiliklerinin gelişip güçlenmesi için bir sınav olduğunun öğretilmesidir. Böylece her şey daha anlaşılır, daha kabul edilir olmaz mı?
Gelelim detaylara…
Kimileri sanki güzel ve gurur verici bir şeymişçesine eşini, sevgilisini kıskanmayı sevgiden sayar. Türlü durumları, karşısındakini kısıtlamayı, onu bir kafesin içine hapsetmeyi açıklamak için “Sevdiğim için kıskanıyorum” der, gururla ellerini kavuşturur geçer kenara. Oysa bu mudur sevgi? Kişinin, ruhunda ki karanlık ve kötü duygularını yaşama şeklidir bu.
Yıllarca aranızda ki o duygulara arkadaşlık hatta hisleri daha da büyüterek dostluk demişsiniz. Ama gelin görün ki gün gelmiş o yıllarca içeride saklanan karanlık duygular birdenbire ortaya çıkmış… Hem de hiç umulmadık zamanlarda… Belki bir akşam beraber çıkacağınız yemekte boynunuza taktığınız fuların size çok yakışması, belki birçok insanın kalbine dokunacak güzel sözleri söyleyebilmeniz, belki tertemiz gülümsemeniz, belki gittiğiniz keyifli seyahatleri anlatmanız… Ne acı hiç ummadıklarınızın, hiç umulmadık zamanlarda o hastalığa sahip olduğuyla yüzleşebiliyorsunuz.
Ah o iş ortamları. Elbette oralarda kıskançlık kol gezmektedir. Başarınızı kıskanırlar, çalışma arkadaşlarınızla kurduğunuz diyalogları kıskanırlar, size yapılan bir doğum günü sürprizini kıskanırlar… Onlarcasını sıralamak mümkün…
Yürek ister ki bu kötü duyguyu gördüğünüz anda onu ulu orta gözler önüne sermek, açıkça dile getirmek, ama olmuyor maalesef. İşte bir arada yaşamanın ya da yaşamaya çalışmanın handikabında bu zaten.
Yaşam zor zanaat, eğrisiyle doğrusuyla, iyisiyle kötüsüyle… Dileğim o ki, yüreklerimiz kıskançlıkla değil sevgiyle dolsun, kıskanç yürekler bizlerden uzak olsun. Onlar içinde dilerim ki kendilerini arındırma yollarını bulsunlar ve yine bizim ışıklı yolumuzda bizimle olsunlar.
İnsanlığı kabusu, katran kokulu, karanlık bir duygu olan “KISKANMAK” hepimizin yüreğinden uzak olsun. Sahip olduğumuz güzelliklerin kıymetini bilelim, başkalarının sahip olduğu güzellikler için de onlar adına sevinelim, mutlu olalım. Her zaman ki gibi her daim yolumuz “Sevgi” ‘ye çıkıyor. Yaşanan hissedilen her ne olursa olsun esas olan, gerçek olan “Sevgi” ‘dir. Onun olduğu hiçbir yerde kötü hisler yaşayamaz, yok olmaya mahkumudur…
“KISKANMAK” Çok karanlıksın ve bizim yüreklerimizde yoksun…“SEVGİ” bizim sevgimiz tüm aydınlığıyla seni yok edecek… Karanlığın Son Bulacak…
Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com
Telif Hakkı©2021 Sevginin Işığı “Şifa”. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.