Einstein, “Ancak gülümsediğiniz zaman insana benzersiniz” demiş. Ruhun en temel ve önemli ihtiyaçlarından birinde neşeli olmak , kendinize ve başkalarına yapabileceğiniz en büyük iyiliktir.
Güleryüz, önce konuşan dilden önemlidir. Daha sonra dilinizle gözleriniz gülsün.
Sabah kalktığınızda aynaya kendinize baktığınız zaman yüzünüz gülüyor mu? Yoksa gerçekten asık bir suratla mı aynaya bakıyorsunuz? Kendinizle yalnız kaldığınız da neşeli misiniz? Kendi kendinize gülüp eğlenebiliyor musunuz?
Dünyamız da o kadar üzücü olaylar yaşıyoruz ki, yoksulluklarla mücadele , hastalıklarla var ki artık insanlar hayatta gerçekten kötümser olarak bakıyor. Tabii ki bu kötümser bakması insanın ruhu neşeli olması imkansızdır. Ancak neşeli bir ruh iyimser düşünebilir. Dünyanın neşe ekici, yükselten, ferahlandıran, ümit ve cesaret telkin eden insanlara ihtiyacı var.
Neşeli bir yüz sıcak ve kalbin yansımasıdır. İçteki güneş, ilk önce yüzde değil ruhta doğar, oradan yüze yansır. Yüze parlaklık ve güzellik verir. Hiç dikkat ettiniz mi? Neşeli insanlar somurtkanların bulundukları bir ortama girdikleri zaman, o ortama güneş gibi ışık saçarlar.
Neşeli bir zihin bütün organlarının faaliyeti normal olur. Neşeli insanlar işlerinde başarılı olur, çünkü herkes ile neşe içinde ilişki kurarlar. Somurtkan insan işinde ne kadar başarılı olursa olsun insanlar ondan kaçarlar. Bir iş yaparken iyimser mi yoksa karamsar insanlarla mı iş yapmak istersiniz? Ya da yüzü asık gülmeyen bir insanla kahve içmeye gider misiniz? Sürekli dünyadan, insanlardan ve olaylardan şikayet eden bir insanla ne kadar birlikte olabilirsiniz? Sürekli şikayet eden insan bir süre sonra gülmeyi ve neşeli olmayı unuttur. Ruhu artık karamsar olmaya başlar. Her olayı karamsar gözle bakmaya başlar.
Mark Nepno’nun yazmış olduğu kitap olan Uyanış kitabında bir adam neşeli olduğu zaman hayatını nasıl etkilediğini anlatan bir hikayede bahsediyordur; “Neşenin gücünü kendi üzerinde denemeye karar vermiş. Bu kararla bir sabah işine gitmek için yola çıkmış. Uzun zamandan beri karamsar ve asık yüzlüymüş. Kendi kendine demiş ki: “Başkalarının neşelerinden bana kuvvet ve ferahlık geldiğinde çok kereler dikkat ettiğini söylüyordur. Kendisininde üzerinde böyle bir tesir yaratmak iktidarında olup olmadığını anlamalı olduğunu farkına varmış. Yolda yürüdüğü zaman sevinmek ve neşelenmek kararını zihninde tekrarlıyormuş, mesut ve talihli bir insan olduğuna kendi kendini inandırmaya gayret ediyormuş. Bu düşüncenin tesiriyle vücudunun dinçleştiğini, ayaklarının yere daha hafif basmakta olduğunu hissetmiş. Gülerek etrafına bakınırken gördüğü yüzlerde kaygı ve hoşnutsuzluk, düşünce ve tasa belirtileri sezmiş.
İşine gittiğinde kendisini neşeli olduğunda önceleri soğukluk ve sevgisizlik gördüğü insanlarla dostluk havası esmeye, kaşları çatık olan insanlarında kaşlarının çatıklığı dağıldığını görmüş.”
Kısacası neşeli insanlar güneş gölgeleri kovduğu gibi, şen insanlar ilişki kurdukları kimselerden gam ve kasveti, tasa ve kaygıyı, melankoliyi kovarlar. Neşeli insanlar somurtkanların toplu bulundukları bir meclise girdikleri zaman, bulutlar arasında parlayan güneş gibi ışık saçarlar. Neşe ve gülümsemede çekim gücü vardır. O hayatın iyi şeylerin çeken bir mıknastır.
Herhangi bir hadisenin daima ışıklı tarafına baktığınız takdirde dünyada size zararı dokunacak pek az kötülük olduğunu ve bu kötülüğü dahi iyiliğe çevirebileceğini anlayacaksınız.
Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com
Telif Hakkı©2021 Sevginin Işığı “Şifa”. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.