Hep bildiğimiz bir atasözü var: Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.
Vaktiyle iki arkadaş arıcılık yapıyor, ürettikleri balı da aynı pazara götürüp satıyorlarmış. Bunlardan birinin balı gayet tatlı, görünüşü de güzel olduğu halde fazla satılmıyormuş. Müşteriler hep arkadaşının balını satın alıyormuş. Ancak o, müşterilerin durumuna bir türlü anlam veremiyormuş. Daha fazla dayanamamış, bir gün arkadaşına sormuş:
– “Arkadaş, ikimiz de aynı yerde bal satıyoruz; ama müşteriler hep sana geliyor. Benim balım daha güzel olduğu halde bir türlü satamıyorum. Senin kalitesiz balın daha çok satılıyor, bunun sebebi nedir?
Arkadaşı şöyle cevap vermiş:
– “Evet, doğru söylüyorsun, senin balın daha güzel, daha kaliteli; ama yüzün turşu satıyor. Balının güzel olması yeterli değil, yüzünün de güleç olması gerekir. Gelen müşterileri benim gibi güler yüzle karşılamıyorsun; onlar benim güler yüzüme, tatlı dilime geliyorlar.”
– “Arkadaş, ikimiz de aynı yerde bal satıyoruz; ama müşteriler hep sana geliyor. Benim balım daha güzel olduğu halde bir türlü satamıyorum. Senin kalitesiz balın daha çok satılıyor, bunun sebebi nedir?
Arkadaşı şöyle cevap vermiş:
– “Evet, doğru söylüyorsun, senin balın daha güzel, daha kaliteli; ama yüzün turşu satıyor. Balının güzel olması yeterli değil, yüzünün de güleç olması gerekir. Gelen müşterileri benim gibi güler yüzle karşılamıyorsun; onlar benim güler yüzüme, tatlı dilime geliyorlar.”
Dil insanın terazisidir. Dil söyletir, ağlatır, yaralar, kırar, döker; ama en güzel cümle de ondan çıkar. “SENİ SEVİYORUM” der.
Her gün onlarca insan yüzüyle karşılaşıyoruz. Bu insanların ilk bakışta yüzleri dikkatimizi çekiyor. Daha sonra ise gözleri… Eğer güzel bakan bir gözse gördüğümüz, iyi bir insana benziyor diye anlamlandırıyoruz, tabii çirkin bakan bir gözse de tam tersi. Bunlardan bazılarıyla anlık ilişkiler, bazılarıyla da uzun süreli ilişkilerimiz oluyor. Bu böyle yaşam boyunca devam edip gidiyor. Sonuç olarak şunu fark ediyoruz; kısa süreliğine gördüğümüz insanlarla eğer bir ilişki içinde olmazsak ister çirkin, ister güzel insan olarak adlandıralım, sadece silik bir iz olarak kalıyorlar ya da tamamen yok olup gidiyorlar. Kalıcı olan sözler oluyor. Kısa bir an için bile olsa, ilişkide bulunduğumuz bir insanın acı sözü yıllar geçse de içimizden çıkmazken, tatlı bir söz bizi tebessüm ettirebiliyor; sanki o anı şimdi yaşamış gibi hissettirebiliyor.
Çevrenizde nice insanlar vardır; tatlı dilleriyle herkesi kendilerine hayran bırakırlar. Dil, bilinç ve iradeyle kullanılması gereken bir organdır; kendi başına bırakıldığı zaman her dönüşünde bir kalp kırar; birçok yıkıma sebep olur. Dilin bu sonsuz etki gücünden dolayıdır ki, “Dil yarası yaraların en derinidir,” denilmiştir. İçimizde gür bir sevgi, şefkat ve merhamet kaynağı bulunduğu sürece kendiliğinden tatlılaşan dilimiz, hayatın güçlüklerini yenmede, insanları ikna edebilmede en büyük yardımcımızdır.
Tatlı dil, muhatabı ruhen etkileyecek tarzda, yumuşak, ikna edici, okşayıcı konuşma şekli olarak tanımlanabilir. Tatlı dil, bütün gücünü ruhtan alır. Ruhu iyiliklerle, güzelliklerle dolu olan, fazilet sahibi bir kimsenin dili de kendiliğinden tatlı olur. Tatlı dil ve güler yüz, ruh asaletinin sevimli belirtileri ve görünümleridir. Tatlı dilli insanlar bu özellikleriyle çevrelerindekileri arkalarından sürükleyecek çekici bir etkiye sahiptirler.
Bir diğer ifadeyle insan dilinin tatlı olması için gönlünün iyi olması lazımdır. Kötü bir adamın dökeceği tatlı dil, tilkinin kargaya döktüğü tatlı dil gibidir. İnsanları belki kısa bir zaman için aldatır; ama çabucak da foyası meydana çıkar. Gerçek tatlı dil iyi insanda olur. Yüreği merhametle, sevgiyle dolu insanın dili de kendiliğinden tatlılaşır. Bu da merhametli, yüreği sevgi dolu insanlarda olur. Onlar konuşurken ölçüp biçerler. Kalplerinin güzelliği doğal olarak onların dillerine, simalarına ve ahlaklarına yansır.
Sert ve kırıcı olmayan, yumuşak, hoşa giden, gönül alıcı, okşayıcı, etkileyici, inandırıcı ve yerinde söylenmiş söz insanın hoşuna gider. Olumsuz düşünce ve davranışlarında anlamsız biçimde inatla direnenleri, öfke ile sertlikle değil; gönül okşayıcı tatlı sözlerle yola getirmeye çalışmak, yumuşatmak en doğru yoldur. Rûhî asaletin temel taşlarından olan sabır ve hoşgörü, tatlı, yumuşak bir ses tonuyla işbirliği ettiği zaman aşılmayacak hiçbir engel, yenilmeyecek hiçbir zorluk yoktur.
Sözün özü; Tatlı dil insanlar için başlı başına bir kuvvettir. Güler yüz, tatlı bir dille tamamlandığı zaman, insana bütün kapılar açılır. Gerçekten dilin, tatlı dil olmak şartıyla açamayacağı kapı, çözemeyeceği düğüm yoktur. Gönüller onunla fethedilir. Sevgi ile dolu insanın dili kendiliğinden tatlılaşır.
Şu hiçbir zaman unutmamalıdır ki, hiç kimse gülümseme olmadan, tatlı dile ihtiyaç duymadan yaşayarak mutlu olamaz.
ALINTI
Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com
Telif Hakkı©2021 Sevginin Işığı “Şifa”. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.