Kahvaltının ardından, tren istasyonuna geldik ve Afrosiyab hızlı treni ile 2 saatlik bir yolculuktan sonra Kagan istasyonuna vardık. Buhara tren istasyonu’nun tarihi, Orta Asya’da Trans-Hazar demiryolunun inşa edildiği XIX. Yüzyılın başlarına kadar uzanıyor. 1888 yılında demiryolu Buhara’nın yakınlarındaki bugünkü Kagan denilen yerden geçiyordu. 19202li yıllarda Buhara Demiryolları, eski Buhara Emirliği’nden devrim ve Sovyet iktidarının kurulması sırasında önemli bir rol oynadı. Rusya imparatorluğu yeni toprakları modern ticaret yollarıyla imparatorluğun merkezine daha hızlı bağlamaya çalıştığından, en mükemmel çözüm demiryollarının inşasıydı. 1922 yılında Kagan’daki tren istasyonunun adı Buhara I olarak değiştirildi ve Buhara şehrindeki terminal istasyonunda Buhara II olarak adlandırıldı. Buhara II istasyonu yalnızca yük taşımacılığı için kullanılmaktadır. Kagan’da İpek yolu güney güzergahı üzerinde bulunan, uçsuz bucaksız Kızılkum Çölü’nün zorlu koşullarını geçen kervanların umutla beklediği, çölün güney ucundaki Zerefşan ırmağının aşağı havzasındaki yemyeşil büyük vaha ve kutsal şehri Buhara’ya geldik. Orta Asya’nın en eski şehirlerinden biri olan Buhara, göz kamaştırıcı cami, medrese ve türbeleriyle, bölgenin geçmişine büyüleyici bir pencere açıyor. Orta Asya’daki pişmiş tuğladan yapılmış ilk mimari yapı İsmail Samani Türbesi; Harezm mimarisinin izlerini taşıyan XIV. yüzyıl sonundan kalma Çeşme-i Eyyüb Türbesi; benzersiz süslemeleriyle Bolo Havuz Camii; 1920 yılına kadar Buhara Hükümdarların ikamet ettikleri saray Ark Kalesi (İç Kale); Buhara’nın ruhani atmosferinin en fazla hissedildiği yer Poyi Kalo Meydanındır.




























































































Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.