MANEVİYAT ENERJİSİ RUHU ÖZGÜRLEŞTİRİR
Sevgili okuyucularım, 14 Haziran 2022 tarihli “İlahi Adalete İnancı Olanlar Yapmaları Gerekeni Bilirler” başlıklı yazımda zamanı geldiğinde maneviyat enerjisinden bahsedeceğimi söylemiştim. Aradan iki buçuk yıl geçti ve artık bu konudan söz etmenin zamanı geldi.
“Tıpkı bir mumun ateş olmadan ışık veremeyeceği gibi, bir insanın da maneviyat taşımadan aydınlanabilmesi mümkün değildir.” (Buddha)
Maneviyat enerjisini herkes bakış açısına göre farklı tanımlar ve yaşamında uygular. Bu yazımda kendi düşüncelerimi belirteceğim.
Bana göre maneviyat enerjisi tam olarak insanın iç huzuru ve mutluğunu yakalamış olmasının bir sonucudur.
Bu iç huzuru ve mutluğunun kaynağı ise ruhunun dinginliğe kavuşmasıdır. Tabii buna ulaşmak için insanın önce kendi ile ilgili sorunlarını çözmüş, kendisi ile barışmış olması gerekiyor.
Maneviyat enerjisine sahip olan insanlar birçok zorluğun üstesinden gelir çünkü devreye inanç girer. Gerçek anlamda inancı olan insanın içindeki sevgi güce dönüşür ve her türlü zorluğun aşılmasını sağlar. Manevi enerjinin iki temel taşı sevgi ve gerçek anlamda, tamamen inançlı olmaktır.
Kabul edelim ki hayat her zaman güzellikler sunmuyor, kendimizi değiştirmemize neden olan sınavlar da getiriyor. Eğer tamamen inanmışsak içimizde büyüttüğümüz sevgi, sınavları geçmemizin anahtarı olur. Gerçek anlamda inançlı olmaktan kastım tam teslimiyettir.
Tabii herkesin inancı kendine göredir. Elden hiçbir şeyin gelmediği, çaresiz kalınan zor durumlar karşısında kimi Allah’a dua eder kimi meditasyon yapar kimi namaz kılar. Önemli olan ne yaptığından çok nasıl yaptığıdır. Tamamen inanarak ve tamamen teslimiyetle yapılan her şey sevgiyi ve maneviyat enerjisini çoğaltır. Yoksa ihtiyaç duyduğunda inanıp sonra inanmamakla olmaz.
Bir başka nokta da şu: Birçok insan “Maneviyat enerjisi var bende,” diyor ve dua ettiğinden, namaz kıldığından ya da meditasyon yaptığından söz ediyor ama olumsuzluklar yaşadığı zaman o korkular, endişeler, kaygılar öfkeler yeniden devreye giriyor. Daha doğrusu yine zihni başlıyor çalışmaya ve o ruhunun dinginliği kayboluyor çünkü kontrolü kendisi tekrar eline alıp o olumsuzluktan çıkmaya çalışıyor. Bu durumda sevgiden, inanç ve teslimiyetten, sonunda da maneviyat enerjisinden uzaklaşmış oluyor.
Diğer taraftan bazı insanların hayatında maddiyat önceliklidir. Sevgiye, mutluluğa ve huzura maddiyat ile kavuşacağını, sorunların çözüleceğini sanır. Aslında insanın gerçek anlamda iç mutluluğunu bulması için o öz sevgiyi yakalaması gerekiyor.
Bir başka önemli nokta ise insanların şu büyük ön yargısıyla ilgili: “Bir kimse dua ediyor, namaz kılıyor, oruç tutuyor ise maneviyat enerjisi yüksektir, o kimseye zarar vermez.” Hâlbuki maneviyat enerjisi sadece bunları yapmak demek değil ya da bunları yapan kişi gerçek anlamda ahlaklı bir davranış gösterecek demek değil.
Maneviyat enerjisine sahip olmak gerçek anlamda (evrensel) sevgi enerjisine sahip olmaktır. Evrensel sevgi, Allah’ın yarattığı bütün canlılara konuşmadan, görüşmeden de o sevgiyi akıtmaktır.
Seyahatlerimde, özellikle de Güney Asya ülkeleri Laos ve Sri Lanka’da bu maneviyat enerjisini çok hissettim. İnsanlar öyle doğal ki tanışıp konuşmadan, yolda yürürken bile o sevgi enerjisini hissediyorsunuz. Yüzlerine baktığımda iç mutluluğu bulduklarını rahatlıkla gördüm. Maddeden uzak bir anlayıştalar, hayatlarında birinci sıraya maneviyatı koymuşlar. Kaldığım otellerde odalara ücretsiz yiyecek ve içecek bırakıyorlar.
Şimdi o insanların durumuna bakıp hiçbir sorunlarının olmadığını, hiç parasızlık yaşamadıklarını söyleyebilir miyiz? O insanlar sadece sevgiyi hayatlarına geçirmiş. Çoğu insan sevgi ya da maneviyat enerjisini dilinden düşürmeyip yaşantılarında başka türlü davranırken bu insanlar sizi olduğunuz gibi kabul ediyor.
Maneviyat enerjisine sahip olan insan etrafına güzellik verir. Herhangi bir cimrilik yapmaz. Gelecek ile ilgili korkusu olmaz. O sadece ruhunun aydınlanmasını sağlamak, güzel bir ruh olmak ister. O ruh ile önce kendine sonra etrafına faydalı olur.
Maneviyat enerjisine sahip olanlar insanları kategorilere ayırmaz; mevkisine, ününe, malına mülküne bakmaz; sadece insanlığına bakar. Herhangi bir menfaat için yanaşmaz. Dürüstçe söyler. Beddua etmez, kötü sözler söylemez. Kötü düşüncelere kapılmaz çünkü maneviyat enerjisi ile kendi içsel yolculuğu esnasında karşılaştığı bütün zorlukların üstesinden geleceğini bilir.
Bundan iki sene önce bir arkadaşım telefonla arayarak bir zorluk yaşayan çok yakın arkadaşının şifalanması konusunda benden yardım istedi. Ben de kabul ettim. O konuşmamızda arkadaşının maneviyat enerjisinin çok yüksek olduğunu da söyledi. Bir yorum yapmadım ama o anda içime gelen hisle arkadaşımın söylediğine inanmadım çünkü ona göre öyledir.
Sonra söz ettiği o arkadaşıyla yaptığımız telefon görüşmesinde bir baktım ki maneviyat enerjisinden eser yok. Konuşmamız boyunca sevgi enerjisini hissetmedim. Sürekli dünyevi şeyleri almaktan söz etti. Elinde iki tane ev varsa üçüncüsünü almak istiyor, çok kazanmak istiyor, mutluluğu dışarıdaki imkânlarla bulmak istiyor. Maddi istekleri neredeyse sonsuz…
Onu bana yönlendiren arkadaşımla bir sonraki görüşmemizde “Maneviyatı yüksek dediğin arkadaşın sürekli mal mülk yapmak istiyor. Bu nasıl maneviyat enerjisi? Elindekine hiç şükretmek yok, hep istemek peşinde,” dedim. Arkadaşım hayal kırıklığı içinde “Konuşurken öyle değildi,” dedi. İşte insanların en büyük yanılgıya düştüğü ya da ön yargılı davrandığı nokta da bu! Maneviyat enerjisine sahip olduğunu söyleyen ya da ağzına Allah kelimesini alan herkes tam olarak inançlı veya maneviyat enerjisi sahip demek değil.
Maneviyat enerjisinde sevgi olduğu için ona sahip olanlar elindekilere şükreder, aç gözlülük yapmaz, kimsenin hakkına girmez. Kendisine zarar veren kişilere herhangi bir olumsuzluk düşünmeden, kimsenin kötülüğünü istemeden hayatını tam olarak sevgi içinde, iç huzuru ve iç mutluluğunu bulmuş olarak yaşar.
Güney Asya ülkelerinde yaşayanlar için Lotus çiçeği çok önemli. Bataklıkta yetişen Lotus çiçeği saf kalabilmeyi temsil ediyor. İnsanların da her türlü kötülüğe rağmen bir Lotus çiçeği gibi özünde saf kalabilmesi için ruhun aydınlanması gerektiğine inanılıyor.
Peki, maneviyat enerjisinin varlığı nasıl anlaşılır? Maneviyat, belirli bir iç huzuruna eriştiğinde kişinin içinde uyanır. İnsan, bedeni, zihni ve ruhu ile bir olur. Hiçbir şey onu korkutmaz. Her zaman huzuru kendinde aradığı için mutlu olur. Açık bir kalp ve zihin ile tüm zorlukların üstesinden gelir. Madde olan hiçbir şeyi sevmez. Hayatını sadeleştirmiştir, sade ve doğal yaşar. Her türlü gösterişten uzaktır. Manevi enerjiye sahip olan insan için sadece ruhen özgür olmak önemlidir.
Maneviyat enerjisine sahip insan Allah’a tamamen teslim olur, teslimiyetinin derecesi koşullara göre değişmez. Korkulardan vazgeçip (yalnızlık, reddedilme, terk edilme, başarısızlık, parasızlık vb.) mutlu taraflarını yakalamaya odaklanan insanın maneviyat duygusu çok güçlü olur. Manevi enerjiye sahip insan sürekli para konuşmaz, dedikodu yapmaz, olumsuz duygular ve düşünceler barındırmaz.
Dünyayı daha iyi hâle getirmek için olumlu düşünceler, duygular besler. Sözlerinde nezaket vardır. Her zaman yardım eli uzatmanın yollarını arar.
İbadetlerini yerine getirdikten sonra olumsuzluk yapan insanın maneviyat enerjisinden söz edilemez çünkü ibadet ile sadece görevlerini yerine getirmiştir. Oysa maneviyat enerjisinde dürüst olup hiç kimsenin maddi ve manevi hakkını yememek, dünyanın malından mülkünden uzak olup ruhu zenginleştirmek vardır.
Ruhu zenginleştirmek için o ruhu aydınlatmak çok önemlidir. Birçok insan manevi enerjiye sahip olduğunu düşünür ama ruhunun özgürleşmediği görülür. Ben manevi enerjiyi ruhun özgürleşmesi ve aydınlanması olarak, Allah’a teslimiyet olarak görürüm. İbadet edenin manevi enerjisi vardır ama yüzeyseldir, derinlik yoktur. Maneviyat enerjisine sahip olan karma almaz.
Yaşadığım bir örneği anlatayım. Akraba, tanıdık, arkadaş; etrafımdakilere bakıyorum oruç tutup dua ediyorlar ve namaz kılıyorlar ama sonra dedikodu yapıyorlar, bizzat şahit oldum. Sizin de etrafınızda vardır. Bir arkadaşa “Önce kalbini temiz tut,” deyince “Kalbim temiz değil mi?” diye sormuştu. Ben de “Yüzüme söyleyemediğin şeyi arkamdan konuşup sonra yüzüme gülüyorsun. İşinin görülmesi için yaptığın gülücükler ve sevgiler sahte,” demiştim. Bu insan da oruç tutup namaz kılıyordu. Hep söylediğim gibi, insan önce ruhunu arındırmalı. Ben burada kimsenin ibadetini yargılamıyorum, eleştirmiyorum. Sadece manevi enerjiye ben böyle bakıyorum.
Egolar, korkular ve dünyanın malına tapmakla maneviyat enerjisi olmaz.
Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve Işıkla!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com