LÜBNAN SEYAHATİ – 2 (02/02/2023 – 06/02/2023)

Lübnan’a yaptığım seyahattin ikinci bölüm olarak hem bilgileri hem de resimlerimi paylaşıyorum.

İkinci günümüzde Jeita Grotto Mağarası, Harissa Dağı ve Byblos üçlüsünü gezdik.

Jeita Grotto Mağarası Lübnan’ın 18 km kuzeyindeki Nahr al-Kalb vadisinden bulunuyor. Mağarada bulunan kaya şekilleri, sarkıt ve dikitler eşsiz güzelliğe sahip. Jeita Grotto mağarası iki kısımdan oluşuyor ve her iki kısmı da farklı dönemlerde keşfedilmiş. Mağaranın alt kısmı 1836 yılında Reverend William Thomson tarafından, üst kısmı Lübnanlı mağara bilimciler tarafından 1958 yılında keşfedilmiş. Üst kısımda bulunan dikitler, dünyanın en büyük dikitleri olarak biliniyor.

Pazartesi günleri mağaralar kapalı. Mağaraların içinde fotoğraf çekmek kesinlikle yasak. Üst mağaranın girişinde kilitli dolaplar var, kameranızı ve telefonlarınızı buraya kilitlemenizi istiyorlar.
Buradaki devasa sarkıtlar ve dikitlerden büyülenmemek elde değil. Yukarı mağaradan çıktıktan sonra yürüyerek aşağı mağaraya iniyorsunuz. Aşağı mağaranın içinde bir gölet oluşmuş ve burada botla geziyorsunuz. Aşağı mağara kışın yükselen su seviyesi nedeniyle kapanabiliyor.
Ayrıca da Jeita Grott Mağarasına yürüyerek veya mini tren ile inerek doğa harikasına şahit oluyorsunuz.

Harissa Dağı (Meryem Ana Kilisesi)

Beyrut’u tepeden seyretmek istiyorsanız Harissa’da Meryem Ana Kilisesine gelmelisiniz. Harissa Tepesinde yer Alan Meryem Ana kilisesi, ülkenin zengin ailelerinden Süleyman Yakup tarafından 1904 yılında yapılmış. Brezilyada yasayan bir Lübnanlı is adamı tarafından ise 13.5 ton bronz kullanılarak yapılan, 8.5 metre yükseklikte ve beş metre çapında olan Meryem Ana heykeli, kiliseye hediye edilmiş.
Meryem Ana Kilisesi deniz seviyesinden yaklaşık 650 metre yüksekte yer alıyor. Araba ile çıkıp sonra teleferikle inebilirsiniz. Tam tersini de yapabilirsiniz.

Byblos

Şirin ve tarih kokan bir kent Byblos. Byblos, Unesco Dünya Mirası listesinde yer alıyor ve burayı önemli kılan birçok neden var. Kentin tarihinin 7000 yıl öncesine kadar dayandığı düşünülüyor. Byblos ilk lineer alfabenin doğduğu yer ve İncil’e (Bible) adını veren yer olarak biliniyor.
Byblos bir Fenike liman kentiymiş. Liman kenti olmasından dolayı da zamanında burada ticaret çok canlıymış. Özellikle burada papirus ticareti yapılıyormuş. Bibloslular, MÖ 2000 yıllarında Mısır Piramitleri’nin yapımında kullanılan sedir ağaçlarının da ticareti yapmışlar.

Byblos ören alanında Haçlı Tapınak Şövalyelerinden kalma Haçlı Kalesi, yine aynı dönemden kalma bir kilisesi ve Roma döneminden kalma tiyatro var. Ayrıca tipik bir Doğu Çarşısı ve devamında Osmanlı Döneminden kalma bir cami de mevcut. Bir çok medeniyete ev sahipliği yapan Byblos’un çok da güzel bir kapalı çarşısı ve limanı bulunuyor. Burası Lübnan’ın en turistik bölgesi arasında sayılıyor. Byblos adını da yine Yunanlılar vermiştir. Bugünkü modern Latin, Arap ve Yunan alfabesinin temel olan ilk lineer alfabeyi de bulanlar Finikeliler olmuştur ve alfabe ile ilgili en eski eser Byblos da bulunmuştur.

 

Telif Hakkı©2021 Sevginin Işığı “Şifa”. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir