OKUMAK

 

Sevgili okuyucularım, bu ayki bilge hikâyemiz ile beraberiz.

“Üstat, o kadar çok kitap okudum ki… ama çoğunu unuttum. Öyleyse, okumak ne işe yarar?”

Bu, meraklı bir öğrencinin samimi sorusuydu.

Üstat… cevap vermedi.

Sadece sessizce ona baktı.

 

Birkaç gün geçti.

Nehrin kenarında oturuyorlardı.

Aniden yaşlı adam dedi ki:

 

— Susadım. Bana biraz su getir… ama yerde duran o eski süzgeci kullan.

 

Öğrenci şaşkınlıkla ona baktı.

Bu mantıksız bir emirdi.

Delik deşik bir süzgeçle nasıl su getirilirdi ki?

 

Ama itaatsizlik etmeye cesaret edemedi.

 

Süzgeci aldı ve denedi.

Bir kez.

Sonra bir kez daha.

Ve tekrar…

 

Koştu, doldurdu, yolda suyun hepsini kaybetti.

Daha hızlı gitmeye çalıştı.

Parmaklarıyla delikleri kapatmaya çalıştı.

Açı değiştirdi…

 

Hiçbir şey işe yaramadı.

Bir damla su bile kalmadı.

 

Bitkin ve umutsuz, üstattın ayağına geri döndü:

 

— Üzgünüm. Başaramadım. İmkansızdı…

 

Üstat ona şefkatle baktı ve dedi ki:

 

— Başarısız olmadın. Süzgece bak.

 

Öğrenci gözlerini kaldırdı.

Ve gördü:

O kirli, eski, kararmış süzgeç şimdi parlıyordu.

Su, defalarca içinden geçerken onu temizlemişti.

Ve üstat ekledi:

 

— Okumak budur işte.

Okuduklarının hepsini hatırlamamış olman önemli değil.

Bilginin hafızandan süzgeçten akan su gibi akıp gitmesi önemli değil…

 

Çünkü okurken, zihnin arınıyor.

Ruhun yenileniyor.

Düşüncelerin aydınlanıyor.

Ve farkında olmasan bile, içten dönüşüyorsun.

 

İşte okumanın gerçek amacı budur.

Hafızanı doldurmak değil…

Ruhunu yıkamaktır.”

 

Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN

 

Telif Hakkı©2021 Sevginin Işığı “Şifa”. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir