Sevgili okuyucularım, bu ayki kitap paylaşımım ismi “Farkındalığın Gücü ”
Bu kitabın yazarı olan; Neville Goddard (19 Şubat 1905 – 1 Ekim 1972), Barbadoslu bir yazar , hatip ve mistikti . Barbados’ta büyüdü ve genç yaşta Amerika Birleşik Devletleri’ne taşındı. İnsan hayal gücünün her şeye kadir olduğu, dolayısıyla Tanrı olduğu iddiasını test etmek için çeşitli kişisel gelişim yöntemleri öğretti.
Bu kitap, sizin sonsuz gücünüz karşısında hiçbir dünyevi gücün en ufak bir öneme bile sahip olmadığını açığa çıkaracaktır. Bu kitabın amacı size kim olduğunuzu, amacınızı ve kaderinizi göstermektir.
Şimdi kitaptan bir bölümü sizlerle paylaşıyorum.
“…
Her şey, kabul edildiğinde ışıkla görünür hale gelir. Çünkü görünen her şey ışıktır.
“Işık” bilinçtir. Bilinç birdir ve sayısız form veya bilinç seviyesinde tezahür eder. Var olanın tamamı olmayan hiç kimse yoktur, çünkü bilinç sonsuz bir seviye dizisi halinde ifade edilse de bölünmüş değildir. Bilinçte gerçek bir ayrılık veya boşluk yoktur. BEN VAR’IM bölünemez. Kendimi zengin, fakir, dilenci veya hırsız olarak düşünebilirim, ancak varlığımın merkezi, kendimle ilgili hangi kavramı benimsediğimden bağımsız olarak aynı kalır. Tezahürün merkezinde, sayısız form veya kendi kavramında tezahür eden tek bir BEN VAR’IM vardır ve “Ben, Ben’im”.
Ancak bilincinizi değiştirerek, kendinize dair kavramınızı gerçekten değiştirerek, “daha görkemli konaklar” inşa edebilirsiniz – daha yüksek ve daha yüksek kavramların tezahürleri. (Tezahür ettirmek, bu kavramların sonuçlarını dünyanızda deneyimlemek anlamına gelir.) Bilincin tam olarak ne olduğunu açıkça anlamak hayati önem taşır.
Bunun nedeni, bilincin tek ve yegâne gerçeklik, yaşam olgularının ilk ve yegâne nedeni-özü olmasıdır. İnsan için hiçbir şey, onun bilinci dışında var olamaz. Bu nedenle, yaşam olgularının açıklanabileceği tek temel bilinç olduğundan, yönelmeniz gereken yer bilinçtir.
İnsanın en büyük yanılgısı, kendi bilinç durumundan başka nedenlerin olduğuna olan inancıdır. İnsanın başına gelen her şey, yaptığı her şey, kendisinden gelen her şey, bilinç durumunun bir sonucu olarak meydana gelir. İnsanın bilinci, düşündüğü, arzuladığı ve sevdiği her şeydir; doğru olduğuna inandığı ve razı olduğu her şeydir. İşte bu yüzden dış dünyanızı değiştirebilmeniz için önce bilinç değişikliğine ihtiyacınız vardır. Yağmur, atmosferin yüksek bölgelerindeki sıcaklıktaki bir değişiklik sonucunda yağar; aynı şekilde, bilinç durumunuzdaki bir değişiklik sonucunda da bir durum değişikliği meydana gelir.
Zihninizin yenilenmesiyle dönüşüme uğrayın.
Dönüşmek için düşüncelerinizin tüm temeli değişmelidir. Ancak yeni fikirleriniz olmadıkça düşünceleriniz değişemez, çünkü fikirlerinizden yola çıkarak düşünürsünüz. Tüm dönüşümler, yoğun ve yakıcı bir dönüşme arzusuyla başlar. “Zihnin yenilenmesinin” ilk adımı arzudur. Kendinizi değiştirmeye başlamadan önce farklı olmayı istemelisiniz (ve niyet etmelisiniz) . Ardından, gelecek hayalinizi şimdiki bir gerçek haline getirmelisiniz. Bunu, dileğinizin gerçekleştiğini varsayarak yaparsınız. Olduğunuzdan farklı olmayı arzulayarak, olmak istediğiniz kişinin bir idealini yaratabilir ve zaten o kişi olduğunuzu varsayabilirsiniz. Bu varsayım, baskın duygunuz haline gelene kadar ısrarla sürdürülürse, idealinize ulaşmanız kaçınılmazdır. Ulaşmayı umduğunuz ideal her zaman bir enkarnasyona hazırdır, ancak siz ona insan soyundan gelmediğiniz sürece, doğması mümkün değildir. Bu nedenle, tutumunuz, daha yüksek bir durumu ifade etmeyi arzulayarak, bu yeni ve daha büyük değerinizi enkarne etme görevini yalnızca sizin kabul ettiğiniz bir tutum olmalıdır.
Hayal gücü, evrendeki tek kurtarıcı güçtür. Ancak, doğanız öyledir ki, mevcut öz benlik kavramınızda (özgürlük, sağlık ve güvenlik özlemi çeken aç bir varlık) kalmak veya kendi kurtuluşunuzun aracı olmayı seçip, kendinizi olmak istediğiniz kişi olarak hayal ederek açlığınızı giderip kendinizi kurtarmak sizin için isteğe bağlıdır.
O halde güçlü ol, cesur ol, saf ol, sabırlı ol ve doğru ol;
Sevgili okuyucularım, bu ay ki “ho’oponopono” adı verilen bir arınma çalışmasını paylaşıyorum. Bu ay da farklı konular için aynı şekilde yapmanız gereken bu arınma çalışmasını dört madde hâlinde paylaşıyorum. Düzenli olarak yaptığınızda gerçekten kendinizde inanılmaz bir olumlu değişiklik göreceksiniz. Özellikle zihniniz, ne kadar berraklaşırsa o kadar huzurlu olur. En önemlisi berrak bir zihin her zaman doğru karar almanızı sağlar. Çünkü zihin olumsuzluklarla dolu olduğu zaman doğru karar bile alamıyorsunuz. Disiplin ve azimle yapılan çalışmalardan her zaman olumlu karşılık alınır. Çalışmaya geçmeden önce bununla ilgili kısa bir bilgi vermek istiyorum.
Ho’oponopono yöntemi; karşımızdaki insanın yaşadığı bir sorunu duyduğumuz, öğrendiğimiz anda bizim sorunumuz olarak algılayıp kendi içimizde bundan arınarak karşımızdakini de arındırma yolunu öğretiyor. Sadece insanları değil her şeyi arındırıp temizlemenin yoludur bu. Olumsuz durumlardan kurtulmanın bir yöntemidir.
Ho’oponopono, Havai halkının kullandığı bir kendini arındırma yöntemidir. Bu yöntemi Joe Vitale’in kitabı “Zero Limit” aracılığı ile batı dünyasına tanıtan ve meşhur eden kişi Dr. Ihaleakala Hew Len oldu. Doktorasını Iowa Üniversitesi’nde yapmış olan Dr. Ihaleakala Hew Len, uzun yıllar Havai Devlet Hastanesi’nin suç işleyen akıl hastaları ile ilgilenen adli biriminde uzman psikolog olarak çalışmış. Hastalarıyla elde ettiği mucizevi sonuçlar çok ilgi çekmiş. Kullandığı yöntemler öyle etkiliymiş ki zamanla yatan hastaların tümü taburcu edilmiş, sonunda dört yıl içinde birim kapatılmış. Dr. Len’in kullandığı bu yöntem, 1982 Kasım’ından beri güncelleştirilmiş Ho’oponopono uygulaması yapan Hawaiili şaman Morrnah Nalamaku Simeona sayesinde ortaya çıkmış. Tüm dünyada bu yönteme ün kazandıran, öğrencisi Dr. Ihaleakala Hew Len ve Joe Vitale oldu.
Şimdi çalışmaya geçelim:
1) Kök chakramda biriken bütün acıların, suçluluk duygularının, korkuların ve olumsuz enerjiler bütün zamanlarda, bütün boyutlarda, bütün evrenlerde temizlenip arınıp şifalanıp sıfır noktasına ulaşana kadar andan ana ho’oponopono
Seni seviyorum
Özür dilerim
Lütfen beni affet
Teşekkür ederim.
Niyeti bir kere 4 cümleyi istediğiniz kadar kendinizi rahatlamış hissedene kadar tekrar edebilirsiniz.
2) Kendime karşı sert, katı, acımasız ve öfkeli davranmama yol açan ve kendime sevgi ve şefkat vermemi engelleyen içimde bana aileme atalarıma ait her ne varsa her ne oluyorsa hepsi bütün zamanlarda, bütün boyutlarda, bütün evrenlerde temizlenip arınıp şifalanıp sıfır noktasına ulaşana kadar andan ana ho’oponopono “
Seni seviyorum
Özür dilerim
Lütfen beni affet
Teşekkür ederim.
Niyeti bir kere 4 cümleyi istediğiniz kadar kendinizi rahatlamış hissedene kadar tekrar edebilirsiniz.
3) Hedeflerime ulaşmak için harekete geçtiğimde kendimi sabote etmeme yol açan içimde bana aileme atalarıma ait her ne varsa her ne oluyorsa hepsi bütün zamanlarda, bütün boyutlarda, bütün evrenlerde temizlenip arınıp şifalanıp sıfır noktasına ulaşana kadar andan ana ho’oponopono”
Seni Seviyorum
Özür Dilerim
Lütfen Beni Affet
Teşekkür Ederim
Niyeti bir kere 4 cümleyi istediğiniz kadar kendinizi rahatlamış hissedene kadar tekrar edebilirsiniz.
4) Şansımın artmasını ve kendimi şanslı hissetmemi engelleyen içimde bana aileme atalarıma ait her ne varsa her ne oluyorsa hepsi bütün zamanlarda bütün boyutlarda bütün evrenlerde temizlenip arınıp şifalanıp sıfır noktasına ulaşana kadar andan ana ho’oponopono
Seni Seviyorum
Özür Dilerim
Lütfen Beni Affet
Teşekkür Ederim.
Niyeti bir kere 4 cümleyi istediğiniz kadar kendinizi rahatlamış hissedene kadar tekrar edebilirsiniz.
Kaynak: Dr.Ihaleakala Hew Len ve Berna Özcan
Her şey gönlünüzce olsun! Sevgi ve ışıkla kalın!.. Nurgül AYABAKAN
Sevgili okuyucularım, seyahatlerimizde çeşitli ulaşım araçlarından yararlanırız. Bunlardan biri de trendir. Bazı trenler yol boyunca yalnızca birkaç istasyonda bazı trenler ise neredeyse her istasyonda durur ve her durduğu istasyonda insanlar biner ve iner. O tren yolculuklarında bazen yanınıza oturan olur bazen de yanınızdaki koltuk boş kalır ve yolculuğun sonuna kadar yalnız devam edersiniz.
Ben insanın hayat yolculuğunu hep bir tren yolculuğuna benzetirim. Yanınıza oturacak insanın nasıl bir ruha sahip olduğunu bilmeden binersiniz trene. Sonra yolculuk başlar ve yan koltuktaki yolcu ile tanışırsınız. Yaptığınız sohbet ruhunuza neşe de verebilir karamsarlık da yükleyebilir.
İşte hayat yolculuğunuz da böyledir. Birçok insan hiç beklemeden hayatınıza girdi ve çıktı. Bu çıkanların bazıları kendiliğinden gitti bazılarını siz istemediniz. Ama her biri, bu kısa veya uzun yolculuk esnasında mutlaka bir iz bıraktı. Kimileri sizin ruhunuza ışığını kimisi gölge yanlarını kimisi ise karanlığını bıraktı.
Onlar nasıl bir iz bırakırlarsa bıraksınlar önemli olan sizin kendi yolculuğunuzdur. Çünkü en sonunda trende tek başınıza seyahat etme olasılığınız da vardır. Bu yalnız yolculuğu nasıl planladığınız ve hayatınıza ne kattığınız önemlidir. “Bu yolculuktan nasıl keyif alabilirim ve etrafıma ne verebilirim? Bu yolculuktan ne öğrendim ve sonraki yolculuklarda daha neler katabilirim, nasıl olurum?” diye bakmalıdır.
Hayatınıza tren istasyonlarda binen insanlar gibi hiç beklemediğiniz bir insan girer, zor zamanınızda size ilaç gibi gelir. Bazısı da siz gayet huzurlu yaşarken bir anda hayatınızı altüst edecek huzursuzluk bırakır. Bu huzursuzluk insanın kendisinden bile vazgeçmesine neden olur.
Hayat trenindeki yolculuğunuza eşlik eden insanların hangi istasyonda ineceğine sizin karar veremediğiniz zamanlar olur. Kimisi 2 durak sonra inecektir, o 2 durak arasında geçen 1 saatlik sürede size öyle ışık olup farkındalık verir ki âdeta aydınlanmanız için ayna görevi görür. Bir diğeri ise sizin o ışığınızı söndürmeye çalışır. Önemli olan bu yolculuktan sizin ne alacağınızdır. Tanıştığınız o ışıklı, gölgeli veya karanlık ruhlardan ne öğrendiğiniz ve kendi içsel yolculuğunuza onlardan neleri katarak ruhunuzda hangi arınmaları yapacağınızdır.
Aslında yolculuğun süresinden çok paylaşımınızın niteliği yol arkadaşlığınızın değerini ortaya koyar. Bazen 1 haftalık seyahat süresince tanıdığınız insan ruhunuza öyle iyi gelir, öyle derin paylaşımlarınız olur ki onunla yıllarca zaman geçirmiş gibi hissedersiniz. Bazı insanlarla da yıllarca vakit geçirirsiniz, seyahatler yapar, iş yerinde omuz omuza çalışır, telefonla sıkça görüşürsünüz fakat bir bakarsınız ki gerçekte hiçbir şey paylaşmamışsınız; sohbetleriniz hep yüzeysel kalmış. Ne üzüntünüzde ne sevincinizde yanınızda olmuştur. Bu insan eş, akraba, arkadaş, komşu olsun hiç fark etmez önemli olan ne kadar zaman tanıdığınız değil, hayat yolculuğunuzda neyi paylaştığınızdır. Mesela 2 saat boyunca trende yan koltuktaki yolcuyla hiçbir şey konuşmamakla 10 yıllık eşle hiçbir şey paylaşmamak aynıdır.
İnsanı çoğu zaman yanılgıya düşüren hayat yolculuğunun kendisine ait olduğunu ve tek başına yapması gerektiğini unutması, yanında hep birinin olduğunu sanmasıdır. Hâlbuki bu, herkesin kendi yolculuğudur. Diğerleri inmeleri gereken istasyonda inecek eşlikçilerdir ve onlar da kendi yolculuklarını yaptıkları için o istasyonlarda inerler. Yolun kalanını tek başınıza sürdürürsünüz. Onlardan geriye izler kalır ve siz o izlere göre anarsınız hepsini; kimisi anlamlı, kimisi önemsiz.
O yüzden hayatınızdaki zorlu dönemlerde beklediğiniz destek gelmezse “Neden?” diye sorgulama yapmayın. Hayat yolculuğunuzda gerektiğinden fazla değer verdiğiniz insanlar yanınızda olmadığında onları da kendinizi de suçlamayın. Sadece yolculuğunuza eşlik ederken size öğrettiklerini hatırlayın ve kendi yolculuklarını tamamlamak için sizinle aynı trende olduklarını unutmayın.
Yukarıda söylediğim gibi her insan bir şey öğretir, bir iz bırakır. Çoğu insan hayat yolculuğu boyunca kendi gerçeklerini görmekten kaçınır, hep hayatın zevklerinden faydalanmak ister. Fakat günün birinde vagondakilerden biri ayna olur kendisine ve o gerçeği ile karşı karşıya kalır. O zaman da yolculuk boyunca kendisine eşlik eden kim varsa onları suçlamaya ve şikâyet etmeye başlar. Çünkü o acı ile yüzleşmek istemiyor. Nasıl bir hayat yolculuğu yaptığı ile yüzleşmek istemiyor, istasyonda binen insanlara o yol boyunca gerçekten nasıl davrandığı ile yüzleşmek istemiyor.
Geçenlerde yaptığım seyahatte gruptan bir arkadaş ile sohbet ederken şunu söyledi: Etrafımda hep bencil insanlar var. Onlar hayatıma biraz olsun “ben” demeyi öğretmek için giriyor. Çünkü bu insan gölge yanını gösteriyor, ne öğretiyor bana, diye sormalıdır. Siz cömertsiniz sürekli sizden almaya çalışan ve cimri insanlar giriyor. Çünkü onlara “hayır” diyebilmek sınır çizmektir. Sizi gerçekten sevmiyor sadece ihtiyacı olduğu zaman ortaya çıkıyor ve o sahte sevgisini gösteren kişilere kendinize olan “öz saygınızdan” dolayı kendinizi kullandırmazsınız. Değer vermeyen insanlar hayatınıza girdiği zaman gerçekten kendinize olan “öz değere” bakmanızdır.
Yolculuk boyunca eğer ışıklı iseniz size eşlik eden kişilere sevginizi veriyorsanız zaten alması gereken alır. Almak istemeyen insanlara zorla veremezsiniz çünkü o insanın uyanış ve aydınlanma vakti henüz gelmemiştir. Siz sadece kendi hayat yolunuzda kendi ruhunuzun yolculuğunu yapmak ile görevlisiniz.
Nasıl bir ruha sahip olduğunuzla ilgili gerçeği ise ancak ruhunuzu arındırmaya başladığınızda görüyorsunuz.
Önemli olan yolculuğa kendiniz ile başlamak ve hayat yolculuğunuza katılacak olan insanlara ışık olabilmek ve güzel izler bırakmaktır.
Hayat yolculuğu farkındalık, uyanış ve aydınlanma ile güzeldir.
Her şey gönlünüzce olsun! Sevgi ve ışıkla kalın!.. Nurgül AYABAKAN
Sevgili okuyucularım, ruhsal uyanış & aydınlanmanın üçüncü bölümünü paylaşıyorum.
İnançlarınızı Sorgulamak
Uyanışınız başladığında, mevcut inançlarınızı veya yaşam tarzınızı sorgulamanıza neden olan doğal bir merak deneyimlemeye başlayabilirsiniz.
Bu, değerlerinizi yeniden değerlendirmek veya statükoya meydan okumak şeklinde olabilir. Bu sorgulama, kendinize dair anlayışınızın derinleşmesine yol açabilir ve ruhani yolculuğunuz için daha güçlü bir temel oluşturabilir.
İnançlarınızı sorguladıkça, hangilerinin artık size hizmet etmediğini belirlemeye başlayabilir ve yeni ruhani yolunuzla uyum sağlamak için değişiklikler yapmaya başlayabilirsiniz.
Yüksek bir Farkındalık
En belirgin ruhsal uyanış belirtilerinden biri farkındalığın artmasıdır. Bu, doğaya daha bağlı hissetmek, başkaları için daha derin empati deneyimlemek ve hatta prana, çakralar, elementler, kundalini ve vayus’un süptil enerjilerini algılama ve tanıma kapasitesinin artması gibi birçok şekilde ortaya çıkabilir.
Bu yeni yükselen farkındalık, insanların daha derin değerleri ve amaçlarıyla daha uyumlu hale geldiklerinden, genellikle yaşamdaki önceliklerini yeniden değerlendirmelerine neden olur. Artan farkındalık, daha sıradan anlarda bile hayatın güzelliğinin genel olarak daha fazla takdir edilmesine yol açabilir.
Ayrıca kendinizi toplumunuzun ve çevrenizin ihtiyaçlarına daha uyumlu bulabilir, sosyal amaçlar ve insani çabalarda aktif olma arzunuz artabilir.
Daha Büyük bir Amaca veya Güce Bağlı Hissetmek
Ruhsal uyanışın yaygın bir işareti, daha büyük bir amaca veya güce bağlı olma hissidir.
Bu, Tanrı veya daha yüksek bir güçle bağlantı, kendinizden daha büyük bir şeyin parçası olma hissi veya hatta diğer insanlara, doğaya veya evrene bağlı hissetme duygusu olabilir.
Bu duygu bir amaç ve tatmin duygusuna yol açabilir ve ayrıca kendi hayatınız veya çevrenizdeki dünya için daha büyük bir sorumluluk duygusu da eşlik edebilir. Bu işaret, nasıl yorumlandığına bağlı olarak olumlu veya olumsuz bir şekilde deneyimlenebilir. Örneğin, kendinizi kendinizden daha büyük bir şeye bağlı hissediyorsanız, bu bir huzur ve anlayış hissine yol açabilir.
Öte yandan, bu bağlantıdan bunalmış veya korkmuş hissediyorsanız, korku ve kafa karışıklığı hissine yol açabilir.
Yogada Ruhsal Uyanış Artan Sezgi ve İçsel Bilgi
Artan sezgi ve içsel bilgi, yaşamınız ve etrafınızdaki dünya hakkındaki bilgilere daha derinden erişebilme hissi olarak ortaya çıkabilir.
Kendinizi en içsel duygularınızla daha uyumlu bulabilir veya ruhsal içgörürlerin, sezgisel bilgeliğin veya ‘ruhsal indirmelerin’ daha fazla farkında olabilirsiniz. Kendinizi mantıklı bir açıklaması olmayan şeyleri bilirken bulabilirsiniz.
İçgüdülerinizle daha uyumlu hale gelebilir ve etrafınızda neler olup bittiğine dair daha büyük bir farkındalığa sahip olabilirsiniz.
Başkalarının Enerjilerine Karşı Artan Duyarlılık
Ruhsal yollarımızda ilerledikçe, başkalarının enerjilerine karşı daha yüksek bir duyarlılık geliştirmeye başlarız. Kendimizi hem pozitif hem de negatif enerjileri daha güçlü hissederken bulabiliriz ve bu ilk başta kafa karıştırıcı olabilir.
Bu, büyük kalabalıklarda bunalmış hissetmek, belirli insanların yanında tükenmiş hissetmek veya tanıştığımız kişilerle derin bir bağ hissetmek gibi birçok farklı şekilde ortaya çıkabilir. Başkalarının enerjileriyle bağlantı kurmaya devam ederken topraklanmış ve merkezlenmiş kalma becerisini geliştirmek pratik gerektirir.
Nefes Alma Düzeninde Değişiklik
Ruhsal ilerlemenin ince ama derin bir belirtisi, alışılmış nefes alma düzenimizin sürekli yavaş, derin diyafram nefesine doğru kaydığını fark etmektir.
Bu tür nefes alma parasempatik sinir sistemini harekete geçirerek rahatlamayı, iyileşmeyi, sakinliği ve iç kaynağımızla daha derin bir bağlantı hissini teşvik eder. Daha yavaş ve derin nefesler almak, enerji ve canlılığın arttığı hissini yaratır ve bilinçte bir değişim yaratır.
Günlük Eylemlerde Farkındalık
Günlük eylemlerde farkındalığın derinleşmesini deneyimlemek ruhsal uyanışın yaygın bir işaretidir.
Bu, kişinin fiziksel, zihinsel ve duygusal durumlarına ilişkin farkındalığının artması olabileceği gibi, dünyada daha önce fark etmediğiniz ayrıntıları fark etmek de olabilir.
Daha derin bir farkındalık halinde yaşamak bizi şimdiki ana demirler ve etrafımızdaki dünyaya verdiğimiz tepkilerin ve yanıtların daha fazla farkında olmamıza yardımcı olur.
Düşüncelerimizi ve duygularımızı yargılamadan gözlemlemeyi ve hem kendimizi hem de çevremizdekileri daha kabullenici olmayı öğrenebiliriz.
Akışta Olmak
Akışta olma hissi ruhsal uyanışın güçlü bir göstergesi olabilir. ‘Bölgede’ olmak olarak da adlandırılan Akış durumu, bir faaliyete katılan kişinin tamamen enerjik bir konsantrasyon hissine daldığı ve faaliyetten zevk aldığı yüksek bir zihinsel durumdur.
Akış halindeki insanlar genellikle zamanı unutur ve sıklıkla daha yüksek bir üretkenlik, yaratıcılık ve performans seviyesine ulaşabilirler.
Bu duyguya genellikle bir huzur ve iç dinginliğinin yanı sıra şimdiki ana dair yüksek bir farkındalık eşlik eder.
Derin Meditasyon Halleri Deneyimi
Daha uzun, daha derin ve daha derin meditasyon halleri ruhsal gelişimin bir işaretidir. Bu, gelişmiş konsantrasyon, artan öz farkındalık ve İlahi Olan ile daha anlamlı bağlantılar olarak ortaya çıkabilir. Derin meditasyonun semptomları arasında yüksek bir berraklık hissi, tamamen merkezlenmiş ve dengede olma hissi ve derin bir neşe ve iç huzur hissi de yer alabilir. Daha derin meditasyon halleri, gerçekliğin doğası ve kişinin yaşamdaki amacı hakkında iç görü kazanmasına yardımcı olabilir.
Düşüncelerden ve Maddi Varlıklardan Uzaklaşma
Ruhsal uyanışın en yaygın işaretlerinden biri düşüncelerden ve maddi varlıklardan uzaklaşmaktır.
Fikirlere, duygulara ve maddi varlıklara olan güçlü bağlılıklar acı ve ıstırabımızın çoğunun kaynağıdır.
Uyanışımız ilerledikçe, bu bağlılıkların yalnızca geçici olduğunu ve gerçek neşenin bir şeylere tutunma arzumuzu bırakmakta yattığını anlarız.
Bu anlayış bağlılıklarımızdan kopmamızı ve dışsal olan yerine içsel olana odaklanmamızı sağlar. Bunu yapmaya devam ettikçe, gerçek doğamızla ve tüm yaşamla daha büyük bir bağlantı deneyimleyebiliriz.
Artan Yaratıcılık veya İlham
Ruhsal benliğinizle daha uyumlu hale geldikçe, ani yaratıcılık veya ilham patlamaları yaşamaya başlayabilirsiniz.
Bunlar birdenbire aklınıza gelen fikirler veya içgörürler olarak ortaya çıkabilir veya size artan bir problem çözme yeteneği sağlayabilir.
Kendinizi aniden, görünüşte ilgisiz konular arasında bağlantılar kurabilir ve zor sorunlara yaklaşmak için yeni yöntemler geliştirirken bulabilirsiniz. Bu, ruhunuzun uyandığının ve gerçek potansiyelinizin ortaya çıkmaya başladığının bir işaretidir.
Böyle bir durumla karşılaşırsanız, yaratıcı yeteneğinizi keşfetmek için zaman ayırmanız önemlidir, çünkü bu daha derin ruhani iç görülere ve anlayışlara yol açabilir.
Anı Daha Fazla Yaşamak
Aydınlanma durumuna doğru ilerledikçe, geçmişte yaşamak veya gelecek hakkında endişelenmek yerine, daha fazla mevcut olduğunuzu ve şu anın farkında olduğunuzu fark edebilirsiniz.
“Şimdi burada olmak”, uygulamak için çok sayıda hatırlatmaya ihtiyaç duyduğunuz bir şey olmaktan ziyade doğal durumunuz haline gelecektir. Bu yüksek mevcudiyet, hayata ve etrafınızdaki her şeye daha bağlı hissetmenizi sağlar.
Bu artan farkındalık, yaşamın her alanında faydalı olabilecek konsantrasyon ve odaklanmanın da gelişmesine yol açabilir.
Artık hayatınıza musallat olan drama ve kaosa kapılmazsınız ve belirsizlik karşısında daha rahat olursunuz ve şimdiki anın “akışına daha iyi ayak uydurabilirsiniz”.
Tüm Canlılar için Şefkat ve Koşulsuz Sevgi
Ruhani yaşamınız derinleştikçe, başkaları için güçlü bir şefkat, empati, nezaket ve koşulsuz sevgi duygusu hissetmeye başlayabilirsiniz. Ayrıca kendinizi hayvanlara ve doğaya daha bağlı hissedebilir, sosyal adalet için konuşmaya ve ihtiyacı olanlara yardım etmeye daha meyilli olabilirsiniz. Bu his, kalbinizden yaşamaya başladığınızın, dünyayı daha geniş bir perspektifle gördüğünüzün ve tüm yaşamın birbirine bağlı olduğunu anlamaya başladığınızın bir işaretidir.
İç Huzur Arayışı Ruhsal Uyanış Belirtilerindendir
İç huzur ve dinginlik arayışı tüm ruhani yollar arasında ortak bir hedeftir. Bu arayış meditasyon, dua, tefekkür ve başkalarına hizmet gibi ruhani uygulamaları anlamayı ve günlük yaşamınızda uygulamayı içerir.
Derin bir huzur ve sükunet deneyimleme arzusu sizi dramayı, günlük stres faktörlerini, zehirli ilişkileri ve sağlıksız alışkanlıkları bırakmaya teşvik edecektir. Farkındalığınız genişledikçe, şimdiki ana dair iç görü ve sükûnet halinde kalma becerisi kazanacaksınız.
Düşünceleriniz ve eylemleriniz tarafından yaratılan iniş ve çıkış döngüsü giderek azalacak, daha istikrarlı ve tutarlı bir ruhsal gelişim ve iç huzura yol açacaktır.
Kaynak:
10 Signs of Spiritual Enlightenment & Awakening, Tamara Lechner
Spiritual Awakening: Definition, Signs and Symptoms, TIMOTHY BURGIN, 2023
21 Signs You’re Going Through A Spiritual Awakening + How To Embrace It, Sarah Regan
Her şey gönlünüzce olsun! Sevgi ve ışıkla kalın!.. Nurgül AYABAKAN
Sevgili okuyucularım bazılarınızda resimlerde gökkuşağı renklerinde yuvarlak veya dikey olsun ışıklar görürsünüz. Bazı insanlar güneşin yansıması veya ışık kırılması derler. Hiç dikkate almazlar.
Bu ışıklar neyi ifade ettiğini birçok spiritüeliler tarafından araştırılmış ve bu konuda ki bilgiyi sizlerle paylaşıyorum.
“İnsanlar sadece belli bir frekans aralığında duyabilmekte ve görebilmektedirler. Melek ve diğer ışık varlıklar ise farklı bir frekansta titreşirler. Çok sayıda insan, sadece somut olana inandığından, ruhsal varlıkların olmadığını düşünüp, yok sayarlar. Bunun sonucunda bu varlıkların sundukları yardım elinin farkına varmadan, umutsuz bir yaşam sürerler. İnsanlar ruhani dünyanın varlığı için kanıt aramaktadır. Spiritüel hiyerarşi, yüzyıllardır insanların görme ve duyma duyularının ötesinde farklı boyutlar olduğu konusuna dikkatleri çekebilmek için çalışmalar yapmaktadır. Melekler ve Yükselmiş Üstatlar insanların fotoğraflarında görünüp dikkatlerini çekebilmek için, Orb olarak görünme projesini başlatmışlardır. Böylece hem insanlara bir kanıt sunulacak, hem de Orb gören kişi ile temas kurulabilecektir.
Orbların daire şeklinde olmasının sebebi nedir?
Bir Orb görüntüsü yakaladığınızda, siz ışık varlığın enerji alanını görmektesiniz. Işık beden veya merkabah normalde 6 köşeli yıldız şeklindedir.
Varlık geliştikçe daire şeklini almaya başlar. Bu ise tamlığı ve bütünlüğü simgeler. Ayrıca küre diğer şekillerden daha yüksek bir enerjiye sahiptir ve enerji akışını kısıtlayacak köşeleri yoktur. İ içindeki varlığı korur ve seyahati sırasında zarar görmesini engeller.
Neden her fotoğrafta orblar görünmez ?
Orblar sadece belli bilinç seviyesindeki fotoğrafçıların çektiklerinde belirirler. Sevgi işin anahtarıdır. Orblar auraları genişlemiş beşinci boyut varlıklarıdır. Orbları görüntüleyebilmek için sevgi bilincine ulaşmalısınız.
Birçok boyut bulunduğu ve hepsi farklı frekansta titreştiğinden bir çok değişik renk ve şekilde orblar görülebilir. Her melek, başmelek, ruh kendine özel bir şekle ve renge sahiptir. Her Orb merkez bölgesinden ilahi enerjiye bağlıdır ve en saf ilahi ışığı yansıtır. Dış hat korunma hattıdır. Korunma halkasının dışında aura bulunur ve bu bölge sizin auranızla temas eder. Böylece aranızda bilgi alışverişi sağlanır.
Orb Renklerin ve Genel Anlamı
Pembe; açıklık (dürüstlük)
Açık kırmızı; yüksek enerji
Turuncu; şifa enerjisi
Sarı yeşil; ruhsal büyüme
Yeşil; şifa, doğurganlık
Turkuaz; eğlence tarafsızlık
Açık mavi; huzur
Pilot açık mavi; koruyucu
Lavanta; Tanrı ile barışıklık
Mor; depolanan bilgiler “…
Kaynak: Erkan SARIYILDIZ
Her şey gönlünüzce olsun! Sevgi ve ışıkla kalın!.. Nurgül AYABAKAN