11.06.21 tarihinde Samimiyeti Sorgulayalım yazımda buluşmuştuk. Bugün de insan ilişiklerinin odak noktası olan samimi duyguları içinde barındıran ruh sıcaklığının karşı tarafa nasıl geçtiği konusunda buluşuyoruz. Samimiyet, içten ve gerçek davranışlar, çıkarsız iletişim ve saf sevgi konularını konuşacağız. Bu duyguları ifade etme şekillerine de değineceğiz. Zaman zaman da edindiğim tecrübelerimi anlatarak konumuzu destekleyeceğim.
Günümüzün en önemli problemlerinden biri de insanlar arasındaki ilişkilerin yüzeyselliği, sevgisizliği ve samimiyetsizliğidir. Herkes dünyevi olayların içine girdikçe ve bu çarkta kendini savurdukça, duygularını yitiriyor ve daha da samimiyetsiz oluyor. Peki nedir Samimiyet?
Dürüstlük, doğruluk, içtenlik, “özü sözü bir olma’’ ve en önemlisi olduğundan başka birisi gibi görünmemek samimiyettir. Kısacası samimiyet, kendin olmaktır. Ya biz, yeterince samimi miyiz?
Biri size “kendinizi tanıtır mısınız’’ dediğinde, anlattıklarımızın birçoğu yüzeysel olacaktır. Çünkü anlattıklarımız kadar anlatamadıklarımız olacaktır. Anlatamadıklarımızı anlatmak her şeyimizi ortaya koymak anlamına gelmekte ve başkaları onları bize karşı kullanabilmektedir. Bırakın başkalarını, kendimize bile itiraf edemediğimiz gerçeklerimiz var. Bunlar bizi önce kendimize karşı samimiyetsiz etmekte. Bu korkumuzdan dolayı çevremize karşı bir maske giyeriz ve samimi görünmeye çalışırız. Samimi olmak için önce birileriyle ilişki içinde olmamız ve onlar tarafından beğenilmemiz gerekir. Beğenilmek ve tercih edilen olmak için bizi ön plana çıkaracak olan araçları kullanırız. Giyimimiz, zenginliğimiz, evimiz, arabamız gibi. Mesela çok ünlü biri hem zengin, güzel/yakışıklı ve tanınan biridir. Onunla herkes tanışmak ve arkadaş olmak ister. O kişi TV de, yazılı basında veya sosyal medyada kendini anlatır, yaptıklarını paylaşır. Peki tüm bunlar o ünlü kişi midir? O ünlü bu araçları kullanırken ne kadar samimidir?
Samimiyet özden gelir. Aslında çocuklara baktığınızda her şeyleri ile samimidirler. Ne yapmacık tavırları ne de sözleri olur. Çocukluktan beri çevremizdekiler bize ‘‘dürüst ol’’ dedi ama samimi olmayı hiç öğretmediler. Hatta özümüzdeki samimiyeti bile yozlaştırdılar. ‘‘Dürüstlük önemli bir şeydir’’ dendi ama kendimiz olmak öğretilmedi. Size içinizden geldiği gibi, içsel sesinizin dediği gibi olmak değil, dayatılan şey olmayı öğrettiler.
Çoğu insan için samimi olmak, gerçekçi olmak, herkese gerçeği söylemek ve maskesini düşürmek anlamına geliyor. Bunun samimiyetle hiçbir ilgisi yoktur. Birey gerçekçi olmak adına başkalarını suçlar ve gerçeklik adına onları değiştirmek ister. Başkalarının maskesini gerçeklik adına düşürmek için çabalamaya başlar. O zaman gerçekçi olduğunu düşünür. Fakat gerçek şu ki; samimi olmak için kimseyle uğraşmayın ve suçlamayın. Önce kendinizle samimi ve dürüst olun. Yani gerçek samimiyet kendi öz samimiyetinizden geçer. Önce kendinize samimi olmalısınız. Mesela kendine yalan söyleme, tüm içinde sakladığın ve seni zayıf göstereceğine inandığın her şeyi kendine söyle. Yaşam içinde yaptığınız her türlü eylemde kendinizi iyi hissetmek için gördüğünüz ve görmezden geldiğiniz hatalara kılıf uydurup kendimizi kandırırız. En önemli yalan ve hata şudur; ‘‘herkes böyle yapıyor, ben niye yapmamayım…’’ Bu gerçeği gör ve kendini gör. ‘‘Eğer ben samimi olursam benim tüm zayıflıklarım görünürse, insanlar bunu kullanmaya başlar’’ korkusunu yen. Herkesin sırları var. Herkesin zayıflıkları var.
Siz kendi içinizde dürüst olunca samimiyet doğal olarak ortaya çıkacak. O zaman doğal olarak saklamak istediğin hiçbir şey olmayacak. Bu arada gerekirse bazı şeyleri söylemeyeceksin ama bu senin samimiyetini engellemeyecek. Kendin ol, özün ol, samimi ol.
O çok aradığımız ve bulduğumuzda da kaçırmamız gereken değer öz samimiyet ve ruhun sıcaklığıdır. Her şey bir enerji sarmalıdır ve insanın ruhani sıcaklığı samimiyeti de büyük bir enerjiyi yansıtır.
Samimiyet, içtenlik, ruh da engin bir sıcaklığa sahip olmak ve bunları hayata karıştırmak belki de bir sanattır.
Samimiyet içeren ilişki, karşımızdaki kişiyi anlamaktan geçer. Birbirimizi ne kadar anlarsak, o kadar hoşgörülü ve yargısız oluruz, o zaman daha verimli ilişkiler kurarız. Samimiyetin önündeki engellerden biri olan egoya göre hareket etmezseniz, kendinizi daha pozitif şekilde karşınızdaki kişilere sunarsınız. Samimiyeti geliştirmek için karşınızdaki kişinin ihtiyaçlarına öncelik verebilirsiniz çünkü gerçek sevgi fedakârlık ve anlayışı beraberinde getirir. Kendi istekleriniz dışında çevrenizin isteklerine de duyarlı olmalısınız.
Güzel bir söz söylenir size fakat o sözde gerçek sıcaklığı yakalayamazsınız. O söz sanki o anda söylemek için söylenmiştir. Belki o kişinin bir işine yardımcı olduğunuz içindir, yani bir zorunluluk hali söz konusudur. Öylesine söylenmiş bir ‘teşekkür ederim’ ifadesi. Oysa bu söz asla öylesine söylenemez. Çok özeldir bu söz, içinde samimiyet, sıcaklık ve sevgi barındırır. Yazık ki karşınızdakine o sıcaklığı ve şefkati aktaramadıktan sonra kelimelerinizi dilediğiniz kadar süsleyin size de faydasızdır. Olmaz, yetmez. Hatta isterseniz onlarca muhteşem emoji gönderin yine de yerini bulmaz, gerçekliği taşımaz. Sadece sıcacık bir gülümseme, gerçekten söylenen bir ‘teşekkür ederim’ işte bunları gerçekliğiyle sunabiliyorsanız. O vakit olması gereken olmuş, ruhunuzun samimiyeti yolunu bulmuş demektir. Vazife sonucu yapılan hiçbir tavır gerçek ve samimi değildir. Bu öyle ya da böyle birileri tarafından mutlaka hissedilir.
Küçük bir yaşanmışlıklara değinelim. Birçok kez rastladım samimiyetle samimiyetsizlik döngüsünün içinde yer alan insanlara. Samimi olmak için çabalayıp duruyordu oysa o kendine samimi değildi ki bana nasıl olsun. Hissettim çok defa gerçeklikten uzak yapaylığa olanca yakınlığıyla gönderilen mesajları, teşekkür ifadelerini ya da söylenmek için söylenmiş merhabaları. Ben anladım hepsinin manasını ama onlar bilemediler sıcaklıktan ve gerçeklikten ne kadar uzak olduklarını. Sadece samimiyetsizlere mi, hayır içten ışıl ışıl insanlara da çok rastladım. Sıcacık gülümsemeleriyle, samimiyetle günaydın demeleriyle günüme neşe de saçtılar. Peki, nedir sıcaklık? Sıcaklık içtenliktir, şefkattir, samimiyettir, koşulsuzluktur, dostluktur, sevgidir.
Anne çocuğuna ‘seni seviyorum’ der, çocuğun istediğini yapar bir gün olsun kızmaz ona. Ama çocuk annede sözde değil de özde sıcaklığı yakalamamış, hissedememiş ve yaşayamamışsa işte o zaman sorunlar, travmalar başlar. Çocuk hayatı boyunca gerçek samimiyetin, sıcaklığın, samimiyetin ne olduğunu anlayamadan, bilemeden yaşar gider. Onun içindir ki samimiyetin, sıcaklığın, içtenliğin ilk kaynağı anne kucağıdır. Anneler gerçekten sevin ve gerçekten yaşatın çocuklarınıza güzel duyguları.
Sonuçta her şey yine sevgide son noktaya ulaşıyor. Kişi kendini gerçek anlamda severse, kendisiyle barışık olursa bu duyguların sıcaklığı ve enerjisi her tarafa yayılır. Siz ne kadar siz olursanız karşınıza da öyle insanların çıkması en olası olandır.
’Samimiyet tüm eylemlerimizi onurlu ve güzel kılar.’’
İçten gülüşler, içten sevgiler ve elbette içten dokunuşlar hep bizimle olsun…
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
Samimiyet konusundaki paylaşımınız çok güzeldi. Büyük bir keyifle okudum. Ellerinize ve yüreğinize sağlık.
Sağlıkla , sevgiyle kalın
Sağolun varolun Solmaz Hanımcığım,
Sizde sağlıkla ve sevgi ile kalın. ❤
Gerçek samimi kişilerle karşılaşmak ümidiyle sevgiyle kal.
Samimi insanlarla uzun süre ilişkiler olur.
Sevgiler❤