Sevgili okuyucularım, bu ayki kitap paylaşımım ismi “Kimse Erdem Olmadan Mutlu Olamaz”
Bu kitabın yazarı olan; Cicero, Romalı ideal bir politikacı, hukukçu ve mükemmel bir hatipti. Stoa felsefesinin benimseyen Cicero, iyi bir devletin nasıl olacağı hakkında, dostluk, erdem, yaşlılık ve mutluluk gibi, toplumsal yaşamın hemen her alanında düşünce üretti. Bugün dahi düşünceleri güncel çalışmalara ilham olmaktadır. Roma’nın en çalkantılı siyasi döneminde yaşayan Cicero, dürüstlüğü, adaleti, özgürlük tutkusu ve büyüleyici konuşma tarzıyla dönemimde bir yıldız gibi parladı. Ona göre zalimlik her çağda baş belasıydı.
Şimdi kitaptan bir bölümü sizlerle paylaşıyorum.
“…
Erdemlerin kraliçesi minnettarlıktır. Minnettarlık kelimesi Latince “gratia” kelimesiyle karşılık bulur. Hayatın hızla aktığı modern toplumda ona hak ettiği yeri veremsek de, minnettarlık güçlü bir duygudur.
Minnettarlık bugün psikoloji biliminin de çalışma konularından birisi. Nedir minnettarlık? Bakışlarımızı yaşamın mucizelerine çevirmek ve bizden büyük ve güven veren bir şeyle bağlantı kurmaktır. Minnettarlık hayatla bu şekilde bir bağ kurmamızı sağlarken, acı veren duyguları engeller, huzur, neşe ve empati gibi duyguları ortaya çıkarır. Odak noktamızı “ben”den alır hayatın bütününe kaydırır. Hayatın eksikliklerine değil de, sunduğu fırsatlara doğru bir kapı açar.
Psikoloji araştırmaları minnettarlığın yaşam memnuniyetini ve mutluluğu artırdığını, sağlığımızı geliştirdiğini, stresi azalttığını gösteriyor. Dahası ilişkileri geliştiriyor.
Günümüzden iki bin yıl önce Cicero, bu çalışmalar uyumlu şekilde minnettarlığa vurgu yapmıştır. Ona göre minnettarlık en büyük erdemdir, erdemlerin kraliçesidir.
“Minnettar bir kalp sadece erdemlerin en büyüğü değil, diğer hepsinin ebeveynidir.
Cicero’nun bu sözünü haklı çıkaran araştırmalar var. Minnettarlık oranı arttıkça toplum yanlısı davranışlar ve yardımseverlik artıyor, aynı şekilde kişiler ne kadar minnettarsa aldatma ve hile yapma olasılıkları azalıyor. Özetle minnettarlık iyi bir ahlaki karakterle bağlantılı.
Minnettarlık ayrıca kalpleri ahenkli hale getirerek toplumsal huzuru ve dayanışmayı destekler. Cicero’yu dinleyerek minnettarlığa hayatımıza daha çok yer verebiliriz.
Toplum yaşamının ayakta kalması bile dostluğa bağlıdır.
“Doğadan sevgi ve yakınlık bağı kaldırılsa, hiçbir ev, hiçbir kent ayakta duramaz. Tarım bile yapılamaz”
Peki, dostluğu neden ararız? Güçsüzlük ya da gereksinim için mi? Beklediğimiz şey karşılıklı yardım mıdır? Hayır. Dostluğun daha derin, daha soylu bir nedeni var.
Dostluğa adını veren sevgi, insanların yakınlık duygularıyla birbirine bağlanmasında başlıca nedendir… Dostluğun doğuşunda ondan ne çıkarlar elde edileceği düşüncesinden çok, ruhların sevgiyle bağlanması var.
Bu sevgi iyilikle, ilgiyle ve alışkanlıkla güçlenir, sonunda ruhun ilk kımıldanışı ve yakınlaşması bunlarla birleşir, insanda büyük ve hayran olunacak bir sevgi alevlenir. Yani dostluk çıkar kaygısından doğmaz. Ödül almak kaygısıyla da aranmaz. Gerçek dostluk destek bulmak, yardım görmek kaygısıyla değil, yakınlık ve sevencenlik görmekle ilgilidir. Önce iyi insan olmak, sonra kendine benzeyeni aramak doğru olur. Kötü günde yanınızda bulunan insan sayısı azdır.”
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.