RUHUN TEKÂMÜLÜ

İnsanlar, başka insanları davranışlarına, yaptıkları eylemlere bakarak iyi ve kötü olarak iki sınıfa ayırırlar. Ben insana, iyi ve kötü olarak bakmam. Her insanın kişiliğini ve karakterini, ahlaki değerleri davranışlarına nasıl yansıttığına, ruhunun nasıl tekâmül ettiğine; evrimleştiğine bakarım. Sonra da insanları şöyle sınıflarım:

1) Ruhunu tekâmül ettirmiş.

2) Ruhunu tekâmül ettirmek isteyen.

3) Ruhunu tekâmül ettirmek istemeyen.

Önce tekâmülden ne anlıyoruz, ona bakalım. Bir meyvenin olgunlaşması nasıl ise bir insanın ruhunun olgunlaşması da öyledir ve buna tekâmül denir. Tekâmüle giden yolda ruhun gelişme, ilerleme dönemleri olur.

Yaşam boyunca hem beden hem zihin hem de ruh gelişir, değişir ve dönüşür. Bazı insanlar genç ruh olarak doğar; halk arasında “çocuk ruhlu” diye tabir edilen insanlar böyledir. “Daha çocuk ruhlu o; büyüyecek, gelişecek ve olgunlaşacak.” deriz. Bazı insanlar da yaşlı ruh olarak doğarlar, eylem ve söylemlerinde “bilgelik” vardır. “Yaşı çok genç ama gerçekten çok olgun ve bilge bir insan.” diye söz ettiğimiz insanlar, işte yaşlı ruhlulardır.

“Genç ruh” dediğimiz insanlar, hata yaptıklarında kendilerine ve başkalarına verdikleri zararın farkına varmazlar. Ancak bu insan “ruhunu tekâmül ettirmek isteyen” ise o ruhu olgunlaştırmak, geliştirmek ve ilerlemek ister. Bunu fark etmesi için de önce uyanışa geçmesi gerekir. Uyanışa geçmemiş insan, bazı şeyleri gözüne de soksanız yine uyanmıyorsa işte o, “ruhunu tekâmül ettirmek istemeyen” insandır. Çünkü kendi konfor alanında çıkmak istemez, evrimleşmemiş ruh ile yaşamak ister.

İnsan tekâmül sürecinde, ruhsal uyanış ve aydınlanma yaşar. Aydınlanmış insan etrafına da meşale tutar. Aydınlanmak ve ışık saçmak kolay değildir.

İyi ve kötü insan sınıflamasıyla ilgili bir örnek verdikten sonra nasıl aydınlanacağımız konusuna dönelim.

Alışveriş yaparken girdiğim dükkânların sahipleriyle kalbimin o anda hissettiği şeyi konuşurum. Yine öyle bir gündü. Dükkân sahibi bana istediğim ürünleri veriyordu ama bunu yaparken bir o kadar da isteksiz görünüyordu. Bir şeylerin iyi gitmediğini anladım ve o anda içimden geleni söyledim kendisine: “İnsanları anlamak kolay değil, öyle değil mi?” Karşılık olarak, “Hanımefendi insanlar öylesine kötü oldu ki artık kimseye ‘merhaba’ demek istemiyorum.” dedi. Ben tebessüm ettim. “Kaç senedir esnaflık yapıyorum, eskiden gelen on kişiden bir tanesi için ‘kötü insan’ diyordum. Şimdi on kişi geliyor sadece bir tanesine ‘iyi insan’ diyorum.” dedi ve devam etti, “Her gün bir olumsuzluk yaşatıyorlar insanlar birbirlerine… Söz verdiklerini yapmıyorlar. Geçen hafta siparişini verdiğim mal hâlâ bana ulaşmadı. Her gün soruyorum, bugün, yarın diye oyalıyorlar ama mal bir türlü gelmiyor. Ben de o mal için müşteriye söz verdim, zor durumda kaldım.”

Şimdi bu örnek üzerinden ilerleyelim. Ortada iki durum var. Birincisinde esnafa söz verip yerine getirmeyen toptancı, “Bir aksilik oldu” ya da “Daha acil bekleyen bir yere götürdüm malı” diye savunma yapıyorsa ve karşı tarafa zarar verdiğini düşünmüyorsa, toptancının ruhunun uyanışa geçmediğini söyleyebiliriz. İkinci durumda ise esnaf toptancının gerçek gerekçesini bilmediği hâlde egosuyla karar verip onun kötü olduğunu söylüyor. Diğer bir deyişle hoşgörü göstermeyip toptancıyı yargılıyor. Böylece o da uyanışa geçmemiş oluyor.

Peki, her iki durumda da uyanış nasıl gerçekleşir? Elbette hatasını kabullenerek. Hatayı kabullenme ile uyanış başlar ve doğru davranışa yönelten aydınlanma yoluna girilir. Karanlıktan çıkmaya başlayan ruh ışığın kendisine ve etrafına iyi geldiğini gördükçe ruhundaki daha fazla olumsuzluğu dönüştürmek ister ve ruhunun gelişimine yol açar.

Tekâmül tam da budur: İnsanın egodan kaynaklanan algılardan, yargılarından, koşullanmalardan kurtulma sürecidir. Çünkü insan yaşadığı süreçte atalarından öğrendiği ve bu öğrendiklerine göre yaşadığı deneyimler sonucunda kendine bir kimlik oluşturur, bu kimliğe sıkı sıkıya bağlanır, bırakmak istemez. Başka bir deyişle egolarından, alışkanlıklarından kurtulmak istemez. Sonra yarattığı bu kimlik, duygularını, düşüncelerini ve davranışları oluşturur. Bu yüzden tekâmül dediğimiz süreç insanın ruhunu iyi tanıyıp kendinde oluşturduğu sahte kimliklerden özgürleşmesidir.

Olgunlaşmış, tekâmül etmiş bir ruh kendi kimliği ve benliği ile yaşamaya başlamış, yaşadıklarından ders çıkarmıştır. Her bir ders, ruhun evrimleşmesi için yol gösterir. Ruhu evrimleşen insan artık yaşadığı sürece egolarını konuşturmaz.

Tabii insan ruhunu olgunlaştırmak isterken önündeki her bir kayayı kaldırmak için bazı acılar çeker, öyle kolay değildir o kayaları kaldırmak. Birtakım yollardan geçmek gerekir. Ruhun tekâmül etmesinin en önemli göstergesi sevgidir. Ruh olgunlaştıkça sevgi kademesine geçilir. Bu sevginin içinde sabır, hoşgörü, anlayış, duyarlılık, empati vardır.

Oysa sinsilik, kıskançlık, kibir, cimrilik, alınganlık ve takıntılar birer egodur ve her ego kötüdür. Hayata yeni bir yol açmak için geçmişi affederek takıntılardan kurtulmak gerekir. Hoşgörüyle bakmayı öğrenince yargılama ortadan kalkar ve karanlık bir yan terk edilmiş olur. Mesela ruhunu geliştirmeye gerçekten niyetlenip hatalarıyla yüzleşerek aydınlanma yoluna giren bir arkadaşım “Kendimi tanıdıkça ruhumda kıskançlık olduğunu öğrendim.” dedi bir gün. Hayatımda ilk kez birinin kıskançlığını kabullendiğini görmüş oldum böylece. Aynı zamanda arkadaşımın başkalarına karşı davranışlarında nasıl olumlu bir değişim gösterdiğine de şahit oldum.

Ruh olgunlaştıkça insan artık bilgelik yolunda ilerlemeye başlar. İçindeki ego susar, bilgeliğini dinler. Bilgelik insanı daha çok ışığa çıkarmaya ve aydınlatmaya çalışır.

Nasıl ki olgun meyve yerken tat veriyorsa olgunlaşmış bir ruh da etrafına öyle tat verir. Bu tat; aydınlık, ışık, sevgi, huzur, mutluluktur.

Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com
Telif Hakkı©2021 Sevginin Işığı “Şifa”. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
 

2 yorum “RUHUN TEKÂMÜLÜ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir