YÜZLEŞEREK ZORU BAŞARMAK

G. Jung şunları söyler: “Herkes bir gölgeye sahiptir, bu gölge, insanın bilinçli yaşamında ne kadar az yer alıyorsa o kadar kara ve yoğun olur. İnsan kendi gölgesiyle yüzleşip hesaplaşmayı öğrenirse dünya için gerçek bir şey yapmış olur, günümüzün devasa, çözülmemiş toplumsal sorunlarının hiç olmazsa küçücük bir parçasını sırtlanmış olur.”

Yüzleşme deyince insanlar hemen kaçar. Çünkü yüzleşmek çok zor kaçmaksa kolaydır. İnsan başkasını çabucak kandırır üstelik kendisini de. İçindeki o karanlık, gölge, korkan tarafla; hatası, zayıflığı, güçsüzlüğüyle yüzleşip ruhunu özgürleştirmek yerine kolay tarafı; kendini savunmayı, haklı olduğuna inanmayı, suçu başkasına atmayı seçer.

Şifa çalışması yaptığım insanları gölgeli taraflarıyla yüzleştirdiğimde çoğu kendini savunma mekanizmasıyla karşılık veriyor. Hemen öfkelerini size yöneltiyor, kendilerini korumak için yanlış davranışlarda bulunuyorlar. Tabii ki çok acı verir insan kendisi ile yüzleşmesi; düşünün, yıllarca kabuk bağlamış bir yara var, kabuğa dokunup yarayı acıtıyorsunuz. Aslında o kabuk tamamen kalkıp yara şifalandığında artık en ufak dokunuşta kanamayacak, tamamen iyileşmiş olacak.

“Neden kaçarlar?” diye sorabilirsiniz. Yanıtı basit. Çünkü insan korkar, daha doğrusu kendi gerçekleriyle karşı karşıya gelmekten çekinir. İçinde o cesareti bulamaz. Oysa kendisiyle yüzleşmeye bir başlasa ruhunun ne kadar özgürleştiğini görecek, bu sefer daha derinlere inerek daha çok hatasını bulup, kabullenip yüzleşmek için elinden geleni yapacak.

Aslında yüzleşmekten kaçtığı şey insanı iyileştirir; mutlu ve iyi olarak hayat sürmesini sağlar. Yüzleşmekten kaçanlar, hayatlarındaki mutsuzluğu örtmek için mutluluğu dış şartlara bağlarlar. Örneğin evi olursa, evlenirse, çocuğu olursa, araba alırsa, seyahate giderse, parası olursa mutlu olacağını düşünür. Mutluluğu mala, mülke, geleceğini maddi garantiye almaya, içki içmeye bağlar.

“İnsanın kendisiyle yüzleşmesi kolay mı?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Tabii ki kolay değildir. İnsan kabullenemez, belki egosu buna izin vermez. Kendi hatalarını görmek zayıflık gibi gelir fakat yüzleşmek zayıflık değil güçlülüktür. İnsan cesaretle kendisiyle yüzleştiğinde bahanelerden sıyrılmış, başkalarını suçlamaktan vazgeçmiş, karanlığını, gölgelerini, korkularını, hatalarını, başarısızlığını, eksiklerini kabul etmiş olur. Artık dersini almış, öz farkındalığı artmış, kendi iç devrimini başlatmıştır. Artık ne kendisine ne de başkasına zarar verir.

Ruhun özgürleşmesi ve değişim için, altını çizerek söylüyorum, mutlaka insanın kendisi ile yüzleşmesi gerekiyor. Yüzleşmeden, ruhun özgürleşmesi, ışığı bulması, aydınlanması, hafiflemesi olanaksızdır.

Bundan on yıl önce bir arkadaşım, sürekli insanları suçluyor, onların hataları yüzünden yaşadığı olumsuzluklardan şikâyet ediyordu. On sene sonra baktım ki aynı arkadaşım aynı şeylerden şikâyetçi. Ona sadece şunu söyledim: “Sen hiç hata yapmamışsın gibi konuşuyorsun, on sene geçmiş ama insanları suçlamaktan kurtulamamışsın. Bu süre içinde kendi hatalarını görmüş ve kabul etmiş olsaydın hâlâ aynı suçlamaları yapmazdın. Artık kendinle yüzleşmekten ve hatalarını örtmek için başkalarına yüklenmekten vazgeçmelisin.”

İnsanlar birbiriyle de yüzleşmekten kaçıyorlar. Aile içinde, sosyal veya özel ilişkilerde zamanında yapılmayan yüzleşmeler öfke, kin, nefret, kıskançlık gibi olumsuz duygulara dönüşüyor. Sonunda da ilişkiler yalana, samimiyetsizliğe teslim oluyor. Dışarıdan baktığınızda herkes birbirini çok seviyor görünüyor ama gerçekte bu yapmacıklı sevgi gösterisiyle sadece kendilerini kandırıyorlar.

Bakıyorsunuz iki kardeş birbirleri ile konuşmuyor. Birine diğerini (veya diğerini birine) savunduğunuzda size de öfkeleniyor. İkisi de yüzleşme yapmadığı için yıllardır birikmiş öfke, nefret ve kin gibi olumsuz duygularla yaşıyor. Böyle insanlar nasıl ışıkta veya sevgide olabilir; ruhun özgürlüğünden, aydınlanmadan bahsedebilir.

Yüzleşme konusunda en çok örneği menfaat üzerine kurulmuş evliliklerde görürüz. Eşlerden biri diğerine sevdiğini söylüyor, oysa onun maddi olanaklarını veya kariyer, mevkii gibi şartlarını severek evleniyor. Sonra bunların mutluluk vermediğini görüyor ama kendisiyle yüzleşemediği için mutsuz, huzursuz yaşıyor. Özsaygısı da kalmıyor. Yıllar ilerledikçe olumsuz duygularını eşine yönlendiriyor. Burada yapılacak tek şey yüzleşmektir. Önce kendi olumsuz duygularıyla yüzleşip hem kendisini hem eşini affetmeli, sonra da eşiyle yüzleşerek evlilik kararında etkili olan nedeni cesaretle söyleyip çözüm için adım atmalıdır.

Benzer şekilde yalnız kalma korkusuyla yüzleşememek yanlış kişiyle mutsuz bir evlilik yaptırır. Kendi güvensizliği ve güçsüzlüğü ile yüzleşemeyen ve başkalarının onayına ihtiyaç duyan insanların çevresindekilerin onaylayacağı evliliklere yönelmeleri de genellikle mutlulukla sonuçlanmaz. Bunu daha çok ünlülerin hayatlarında görmek mümkündür.

İş hayatından da örnek vereyim. Yanlış bir iş ortaklığı yaparak para kaybeden kişi, “Neden ortak oldum?” diye sorarak kendisi ile yüzleştiğinde karşısında para hırsını, egolarını ve korkularını bulacaktır.

Özetle; her alandaki insani ilişkilerde sorunları çözmek için hatalarımız ve kusurlarımızla mutlaka yüzleşmemiz gerek. Bu yolla, konuşarak çözülmemiş olayları, dargınlıkları, kırgınlıkları gerçekleri görerek ve doğruları söyleyerek çözmüş oluruz.

İnsan kendi ile yüzleştiğinde vicdanı rahata kavuşur.

Yüzleşme yapan insanın amacı tabularını yıkıp ruhen gelişmek, olgunlaşmak ve büyümektir.

Kendi farkındalığını bilen ve kendisiyle yüzleşip barışan insan, yolunun kesiştiği hiç kimseyle sorun yaşamaz. Artık bozuk ve yolunda gitmeyen bir işi veya ilişkisi yoktur çünkü yüzleşirken başkasına karşı hatası varsa özür dilemiştir. En önemlisi de hem kendisini hem de başkasını affetmiştir.

Yüzleşen insan içindeki olumsuz düşüncelerden, çözümsüzlüğe yol açan sorunlardan kurtulan insandır.

Yüzleşmek kendini ilmek ilmek dokumaktır, cesaret ister. Yüzleşen insan artık kendi gücünü eline almış, kendi devrimini gerçekleştirip değişime başlamıştır.

Yüzleşmemek aslında karma oluşumuna neden oluyor.

Kendi ile yüzleşmekten korkan insanlara aynanın karşısına geçip şu soruları sormalarını öneriyorum:

Neden kendimle yüzleşmiyorum?

Yaptıklarımın, doğru ve haklı olduğuna inandıklarımın yanlış ve haksız çıkmasından mı korkuyorum?

Neden gerçekleri kabul etmek istemiyorum?

Kendi ile yüzleşmiş bir insan;

Ruhen özgürleşmiştir.

Yüklerinden kurtulmuştur.

Dürüst olmuştur.

Işığı bulmuştur.

Aydınlanmaya başlamıştır.

Karmasını temizlemeye başlamıştır.

Mutluluğa ve huzura kavuşmuştur.

Kendisiyle barışık, sevgi içinde yaşar.

Konfor alanında çıkmış, atması gereken adımı atmıştır.

Bağımlı olarak yaşamaz.

Yüzleşmek fiziksel sağlığı da iyileştirir. Çünkü vücudunda birikerek zehirleyen öfke, kin, nefret duygularından arınmıştır.

En önemlisi bireylerin kendi ile yüzleşmesi toplumsal olumsuzlukları engeller.

En çok sevdiğim kelime “cesaret”. Cesareti olan insan kendi değişimini, dönüşümünü, yüzleşmelerini yapar.

Yüzleşmek çok acı verin ama sonuçları tatlıdır.

Siz siz olun sakın yüzleşmelerden kaçmayın.

Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com
Telif Hakkı©2021 Sevginin Işığı “Şifa”. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir