DEĞİŞİM MUTLULUK DEMEKTİR

Bugünkü yazımda iki kere seyrettiğim Ryan Murphy’nin “Ye, Dua Et, Sev” adlı filminden söz edeceğim. Elizabeth Gilbert’ın çok satan aynı adlı anı kitabından uyarlanan bu filmin bana hissettirdiklerini, kendi farkındalığımı ve görüşlerimi sizinle paylaşmak istiyorum. Filmle ilgili ele almak istediğim asıl konu ise insanın kendi ile olan mutluluğu.

Her insanın kendisi için bir uyanış, aydınlanma zamanı vardır. Fakat o zaman geldiğinde eğer farkındalığı varsa uyanışa ve aydınlanmaya geçer. Gerekli adımı atar ve alması gereken mesajları alırsa hayat veya evren onu destekler, yol açılmış olur.

Sevgili okuyucularım, bazılarınız “Ye, Dua Et, Sev” kitabını okumuş, bazılarınız filmini bir veya birkaç kere seyretmiş olabilirsiniz. Bazılarınız da ne kitabını okumuş ne de filmini seyretmiş olabilir. Her zaman söylediğim gibi; önemli olan ister bir şarkıdan ister bir kitaptan ister bir filmden ister sokakta konuştuğunuz insandan aldığınız mesajların farkına varmanızdır.

Bu filmi iki kere seyrettim. İlk seyredişim dokuz sene önceydi fakat o zaman almam gereken mesajları daha farklı değerlendirmiştim. Bundan altı ay önce tekrar karşıma çıktı; hayatta hiçbir şey tesadüf değildir. Bu film karşıma çıktığına göre bakayım bu sefer dokuz sene öncesinde verilen mesajlardan farklı ne mesaj alacağım, diye başladım seyretmeye.

İnsanların en büyük problemi, her geçen gün artan mutsuzlukları ve onu, bulaşıcı bir hastalık gibi başkalarına da yayıyorlar. Peki, neden mutsuzluğa razı oluyoruz? Çünkü değişmekten korkuyoruz. Kendimizi değiştirdiğimiz zaman o konforlu alanımızın dışına çıkmış, o güne kadar bizi orada tutan maddi ve manevi birçok şeyi kaybedip yeni bir yola girmiş olacağız. Kendimizle ilgili gerçekleri görmüş, bir anlamda her konuda kendimizle yüzleşmiş olacağız. Değişim korkusu mutsuzluk içinde yaşamamıza ve giderek yıkılmamıza neden oluyor. İşin kötüsü, birçok insan bunun farkında olmadan yaşıyor.

Şimdi de şu soruyu sorayım: Sizce mutluluğun kaynağı nedir? Mutluluk, insanın kendi ile barışması, kendini gerçekten çok iyi tanıması ve kendini sevmesiyle başlar. Kendindeki olumsuzlukları görmeyen insanın mutluluğu başka yerlerde bulması çok zordur, sadece bulduğunu sanır ve mutluymuş gibi görünerek hayattaki rolüne devam eder.

Kendi ile barışmış, kendini tanımış, kısaca mutlu bir insanın alacağı kararlarda hata yapma olasılığı neredeyse yoktur. Mutsuz insanın ise alacağı kararlarda hata yapma oranı çok yüksektir. Mutsuz olduğu için tam ne istediğini bilmediği için ya da hayal kırıklığına uğrayarak inancını, güvenini kaybetmiş olarak yaşadığı için sağlıklı düşünemez. Örneğin, mutsuz bir anında kendisine iyi gelen birisiyle evleniyor fakat sonra o kişinin kendisi için yanlış olduğunu görüyor. “İşte tam istediğim gibi mutluluğu yakaladım, beni mutlu edecek kişiyi buldum,” diyerek evlendiği o kişi de zamanla mutsuz etmeye başlıyor. Neden? Çünkü karar verdiği anda zaten mutsuzdu, karşısına çıkan ilk dala tutunmayı seçmişti, içinde bir sevgi açlığı vardı ya da âşık olmak istiyordu, böylelikle o kişinin doğru insan olduğuna kendini inandırmıştı. Oysa kendini tanıyıp, hayattan beklentilerinin, kendinin farkına vardıkça ne kadar zıt kutup olduklarını anlamaya başlıyor. Peki, bu durumda ne yapacak? Bu farkındalıkla ya kendinde değişimi başlatacak ya da kendi değişimini yapmaktan korkup mutsuz şekilde kendi özünden, kendini tanımaktan, kendini sevmekten vazgeçerek böylece devam edecek.

İnsan, hayat yolculuğunda kendi ile barışmadıkça tüm istekleri yerine gelse bile duyacağı mutluluk kısa sürecektir. Mutluluğun kaynağı sevgidir, aşktır. Tabii burada sözünü ettiğim gerçek sevgidir, gerçek aşktır. Yoksa ben âşık oldum, çok sevdim, işte karşımdaki yanlış kişi çıktı, değil. İnsan kendiyle olan sorunlarını çözmediği, kendiyle barış sağlamadığı sürece mutluluğu hep dış etkenlere bağımlı olarak yaşamak zorunda kalır. O etkenler elinden gittiği zaman da dibe çakılır.

Bazen de dışarıdan bakıldığında güzel bir hayatınız vardır, herkes sizin yerinizde olmak ister. Ama siz iç barışınızı sağlayamadığınız için mutsuz olarak yaşamaya devam edersiniz. Çoğunluğun, daha ne istiyorsun rahatlık mı batıyor, diyeceği o hayatın size mutluluk vermediğini sadece siz bilirsiniz. Sürekli bir arayış içinde kaybolup gidersiniz.

Ya da sevmiş olursunuz hayal kırıklığını uğrasınız. Artık sevmekten vazgeçersiniz; güvenmekten ve inanmaktan.

Mutluluğu kendinizde bulduğu zaman artık kendinizle tamamen barışmışsınız demektir. Yaşadığınız olumsuzlukların hepsini geride bırakıp hayata yeniden başlarsınız, yeniden sevip yeniden inanır ve yeniden güvenip yola çıkarsınız.

Bu iş hayatında da geçerlidir, özel hayatta ve sosyal hayatta da. Siz yaptığınız işten mutlu değilsiniz fakat çok iyi bir mevkidesiniz ve çok iyi maaşınız var, insanların çoğu sizin yerinizde olmak istiyor. Değişimden korktuğunuz için mutsuzluğunuza rağmen çalışmaya devam ederseniz farkında olmadan ruhunuzu çok yorarsınız. Sizi mutlu edecek bir iş, bir başkası tarafından çok garip karşılanabilir. Bu sizi korkutmasın, kendi mutluğunuz unutmayın. Çünkü siz başkasının yerine yaşamıyorsunuz.

Hepimiz zaman zaman bir arayışta oluruz. Kimisi yemek yiyerek mutlu olur, kimisi hayatında bir olduğunda, kimisi de hep gezerek. Yemediğinde, ilişkisi olmadığında ya da gezmeyip evde oturduğunda mutsuzlaşır. Fakat insan kendini tanırsa nerede ve nasıl bir yol alacağını, nasıl mutlu olacağını bilir. Bunun için de kendi mutsuzluğu ile yüzleşmesi gerekir.

Unutmayın, mutluluk bir yerlerde satılmıyor, mutluluk hep içimizde duruyor.

Seyretmeyenler için bu filmi seyretmelerini veya kitabı okumalarını öneririm.

Ne olursa olsun YENİDEN SEV, YENİDEN İNAN, YENİDEN GÜVEN kendine.

Korkusuz bir değişim mutluluğu getirir.

Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com
Telif Hakkı©2021 Sevginin Işığı “Şifa”. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir