BAŞKASINI YARGILARKEN İKİ KERE DÜŞÜNÜN-2

Sevgili okuyucularım, hatırlayacaksınız üç gün önce yargılamak konusunu yazmış ve yargılama ile düşünceyi söylemek arasındaki farkı bugün anlatacağımı belirtmiştim. Tabii bunu yaparken konuyu yine örneklerle detaylandıracağım.

Yargılama ile düşünceyi söylemek sıkça birbirine karıştırılır. Oysa ikisi arasında çok ince bir çizgi vardır. Yargılamada, insanların hayatlarını öğrenmeden, neler yaşadıklarını bilmeden hemen sonuç çıkarmak söz konusudur ama düşünceyi söylemek, bir kişi ya da konu hakkında yeterli bilgiye sahip olduktan sonra değerlendirme yapmak ve dile getirmektir. Konu ya da kişi hakkında bilmeniz gerekenleri öğrendiğinizde size uymayan bir şeyler varsa onu açık olarak belirtisiniz. Burada dikkat etmeniz gereken husus, karşınızdaki insana düşüncenizi söylerken bile sevgiyle ve açık olarak söylemenizdir.

Tatile gittiğim bir arkadaşım ve seyahat ettiğim bir turdan örnek vereyim. Birlikte tatile gittiğim arkadaşım bana negatif duygular yaşatırsa açık olarak, “Sen bana bunu yaşattığı için de senle bir daha tatile gitmem” veya “Seninle aynı kişilik, karakter ve görüşe sahip değiliz,” derim. Seyahatlere her zaman gittiğim bir tur var. Sonra o tur ile gitmemeye başladım. Bana, “Neden gelmiyorsun? Eskiden geliyordun şimdi başka turla gidiyorsun,” diye sorduklarında neden gitmediğimi açıklayıcı olarak söylerim. Dikkat ederseniz, burada bir yargılama yok sadece düşüncemi söylüyorum. Hiçbir şekilde küçümsemeden ve alay etmeden sevgi ile neden olmadığını anlatıyorum. Soru soruluyor ve cevap veriliyor. Hepsi bu.

Bir doktorun çok iyi bilgisi var fakat hastalara yeteri kadar açıklayıcı bilgi vermiyor. Bu durumda ben, “Bu doktor iyi olabilir, bilgisinde çok iyi ama yeteri kadar açıklayıcı bilgi vermiyor, bir de ilgilenmiyor o anda, öyle muayene ediyor,” derim.

Örneğin, kıskanç bir insan size zarar veriyorsa kendisine, size zarar verdiği için görüşmek istemediğinizi söylersiniz. Onun kötü olduğunu söylemiyorsunuz ya da kötü düşünce beslemiyorsunuz sadece size zarar verdiğini söylüyorsunuz.

Diyelim ki size bir kitap öneriyorlar, siz o tarz kitapları okumadığınızı söylüyorsunuz. Burada amacınız kendinizle ilgili bir açıklama yapmak, karşı tarafı bilgilendirmektir. O kitabın yazarını yargılamıyorsunuz, “Bak nasıl yazmış, böyle yazılır mı?” demiyorsunuz. Sadece kendinize uygun olanları dile getiriyorsunuz.

Bunun ilgili iki hafta önce bir olay yaşadım. Bir arkadaşım, “Sosyal medyada şu kişiyi takip et,” dedi. Önerdiği kişinin yaptığı paylaşımlarının davranışlarıyla aynı olmadığını gördüm. Arkadaşıma da samimi bulmadığım için takip etmeyeceğimi söyledim. Ben, sadece bana samimi gelmediğini söyledim, yoksa o önerilen kişi nasıl paylaşım yaparsa yapsın, ben yargılamam.

Sevgili okuyucularım, sizlerin de bu konudaki yorumlarınızı beklerim.

Salı günü belirttiğim bir noktayı tekrar hatırlatarak konuyu noktalayalım. Eğer yargılamaya başlarsanız sevmeye zamanınız kalmaz.  Kendinize bu kötülüğü yapmayın.

Yargılamak yerine sevmeye çalışın.

Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com
Telif Hakkı©2021 Sevginin Işığı “Şifa”. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
 

2 yorum “BAŞKASINI YARGILARKEN İKİ KERE DÜŞÜNÜN-2

  1. Yargılamak ön yargılı olmak anlayışlı olmaktan kolaydır . Yine güzel bir konu yine güzel bir yazı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir