BAĞIMLI RUHLAR

Kasım ayındaki paylaşımımda; ‘Sevgi varsa bağımlılık olmaz’, Aralık ayında ki paylaşımımda da; ‘Bağımlılıklar insanın köle gibi yaşamasına neden olur’ cümleleri yer almaktaydı. Bugünkü konumuzda da bağımlılıktan bahsedeceğiz, ancak bu bağımlılık çeşidi ailede edinilen ‘Model Bağımlılık’. Bu bağımlılık türünün kaynağını otoriter ve kontrol edici ebeveyn tutumu oluşturmaktadır. Bu tutumu irdelemeden evvel konuya genel bir giriş yapacağım diğer ebeveyn tutumlarına kısaca değineceğim. Yetişkinliğin birçok nüansı çocukluktan gelmekte olduğundan ve çocukluğun yaşandığı yer de aile olduğundan ebeveynlerin çocuk yetişmesindeki olumlu-olumsuz etkileri çok mühimdir. Yani ailenin çocuğuna anne-babalık yapma biçimi yola çıkışın mihenk taşıdır.

Çocuğun fiziksel ve psikolojik anlamda sağlıklı gelişiminde içinde bulunduğu ailenin psikolojik atmosferi belirleyici rol oynamaktadır.

Yapılan araştırmalar ebeveyn tutumlarının çocukların benlik saygısı, saldırganlık, akademik başarı, kaygı, kendini kabul, genel psikolojik uyum ve bağlanma stilleri üzerinde etkili olduğunu göstermektedir. Buradan yola çıkarak dört ana başlığa kısaca değinelim.1- Demokratik ebeveyn tutumu; demokratik ebeveyn tutumuna sahip ebeveynler çocuklarına saygı duyarlar, onların fikirlerini sorar ve önemser, farklı yönlerden gelişmesine katkı sağlarlar, bir problemi olduğunda aile içinde bunu konuşur ancak son kararı kendisine verdirirler, sevgi gösterirler, çocuklarına karşı hoşgörülü ve adaletli olurlar, yani kısaca; çocuğun kendini gerçekleştirmesine yardımcı olmaya çalışırlar.2-Otoriter ebeveyn tutumu; otoriter tutuma sahip ebeveynler çocuklarını sürekli gözlem altında tutarlar, çoğunlukla çocuğun eylemlerini hatalı olarak algılamasına sebep olacak davranışlar sergilerler ve onların fikirlerini almayı reddederler. Bu durumda çocuk sadece istenileni yerine getirir. Anne-babanın koyduğu kurallar her şeyin üstündedir, yaptıkları her şey doğrudur ve sorgulanmaya kapalıdır. Bu tarz davranışlara sahip ebeveynlerin çocukları ileriki yaşlarda bireysel olarak hareket etmekte, özgür seçimler yapmakta zorluk çekebilirler.3-İzin verici-müsamahakâr ebeveyn tutumu; izin verici–müsamahakâr ebeveyn tutumuna sahip bireylerin çocuklarına karşı duyarlılıkları yüksek olmasına karşın kontrol düzeyleri düşüktür. Ebeveynler onların tek başına aldıkları kararları uygulamasına destek verirken, bunları kontrol etmekten kaçınmakla birlikte belirlenen kurallara uyma noktasında çocuklarını cesaretlendirmezler. 4-İzin verici-ihmalkâr ebeveyn tutumu; İzin verici–ihmalkâr ebeveyn tutumuna sahip bireylerin çocuklarına karşı duyarlılıkları ve kontrol düzeyleri düşüktür. Bu tarz ebeveynler çocuklarını kendilerinden uzak tutma arzusu içerisinde olmakla birlikte duygusal yakınlıktan kaçınıp sadece temel ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar. Çocukları ile olan ilişkilerinde düşük düzeyde çaba gösterdikleri ve çocuklarını seçimlerinde yalnız bıraktıkları gözlemlenebilmektedir. 

Konuya girişimden de anlaşılacağı üzere Otoriter Ebeveyn Tutumunu yaşanmış örneklerle detaylandıracağız. Bu tutumun nasıl bir bağımlılık zincirini oluşturduğuna hep beraber şahitlik edeceğiz.

Çocuğun bir birey olarak kabul edilmediği ve bunun yok sayıldığı bir aile ortamında yetişen çocuk bağımlılığı farkında olmadan öğrenir ve bunu bilinçsiz bir şekilde tüm hayatına yayar, uygular. Çocukluktan başlayıp, gençlikte, yetişkinlikte alınan tüm kararların, atılan tüm adımların arkasında anne-babanın görünmez eli vardır. Ebeveynler ya kendi yaşadıklarının aynısını çocuğa yaşatmak için var gücüyle uğraşır ya da yaşayamadıklarını onun yaşaması için. Bunun sonucunda kişi (çocuk-yetişkin) hayatın içinde debelenip durur, gerçek beni bulamaz, ruhunu tanıyamaz. Aslında bir anlamda kendine yabancı olur. Görünürde mutlu olsalar dahi, kendi kararlarıyla oluşturamadıkları bir yaşamları olduğu için de gerçekten mutlu olamazlar. Kendilerine biçilmiş bir rolü oynadıkları, oynamak zorunda oldukları için de hayatın sahnesinde oynamayı hak ettikleri o role asla erişemezler. Diğer taraftan söylemeden geçemeyeceğim bir detayda var ki; eminim o ebeveynler çocukları için en iyi olanı istiyorlardır, çocuklarını seviyorlardır. Ne var ki işte o ebeveynler çocuklarının kendini tanıyıp, keşfetmesine mâni olacak kadar da gerçekleri görmekten uzaktırlar.

Daha önce de çok defa söylediğim ve söylemekten imtina etmeyeceğim şey var ki: ‘Ruhunuzu özgürleştirip, bağımlılıktan kurtulmadığınız sürece, nereye giderseniz gidin, kiminle olursanız olun özgür ve mutlu olamazsınız. Çünkü ruh özgürlüğü, insana iç huzuru veren en mühim şeydir.’

Çoğumuzun bildiği bir örneği değerlendirelim birlikte: ‘Daha çocukken kendisine nasıl bir eş seçmesi konusunda öğretiler verilen bir çocuk. Yetişkinlikte yapacağı eş seçiminde, karşısındakinin ruhuna uyumluluğuna değil de ailesine uyumluluğuna dikkat edecektir. Kendisine eş seçtiği kişi aslında ailesine seçilecek gelin ya da damat olacaktır. Üzücü olan şu ki kişi bu seçimindeki hatayı fark edemeden yaşayıp gidecektir. Bu tür seçimi yapınca da kuvvetle muhtemel gerçek mutluluğa erişemeyecek ve sürekli mutluluğu başka yerlerde arayacaktır. Belki ikinci, üçüncü eşte… Varlıklı bir ailede yetişmiş çocuk, aldığı öğretilerden sebep tıpkı kendi statüsünde bir eş arayacaktır, mutluluk sadece statü eşitliğinde sanacaktır. Oysa öyle midir? Bu durumda kişi istediği bir evliliği mi yapacak yoksa kendine biçilmiş olan evliliği mi?

Ah bir de ‘desinler’, ‘etraf ne der’ sözleriyle çocuk yetiştirilmiyor mu, işte buna da söyleyecek sözlerim var. Hiçbir birey başkalarının diyecekleriyle hayatına yön vermemeli, mühim olan kişinin kendi istediklerini mutlu ve huzurlu bir şekilde yapabilmesidir.

Sevdiğim bir arkadaşımla sohbet esnasında ona, kızının kendi eğitiminden daha düşük eğitimde biriyle evlenmesine nasıl yaklaşacağını sormuştum. Aynı eğitimde olmadıklarından birbirlerini anlayamayacaklarını eşit para kazanamayacaklarından maddi sıkıntısı yaşayacaklarını bunun içinde kızının mutlu olmayacağını söyledi. Evliliği direk reddetti. İşte, anne, kızının yerine karar vermişti bile. Kız hayatına karar veremeyecekti, zaten bu kurallarla da yetişmişti. Ruhunun istediği değil ailesinin istediği onun eşi olacaktı. Sonra da mutsuz bir evlilik ve karşılıklı suçlamalar.  Sonuç; boşama ve yine aynı modele uygun yeni bir eş arayışı. Tam bir kısırdöngü…

Bilinçaltına yerleştirilen bu gereksiz, manasız düşünce şekli, bağımlılıklar ruhu yok eder. Bunun için herkes kendinde var olması muhtemel bağımlılıkları ruhlarında bulup, şifalandırmalı. Böylelikle, sevginin gücünü sonuna kadar hissedip, ışığa yol alabilirsiniz.

Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com
Telif Hakkı©2021 Sevginin Işığı “Şifa”. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
 

2 yorum “BAĞIMLI RUHLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir