RUHUNUZDA HANGİSİ VAR (1)

Bugünden beş yıl öncesine gideceğim ve Pamukkale seyahatim sırasında tanıştığım bir kişiyle aramızda geçen küçük sohbeti paylaşacağım sizlerle.  Pamukkale’nin muhteşem travertenlerini gezip gördükten sonra Denizli’nin merkezine gitmiştim. Sokaklarında dolaşırken kuş besleyen biri dikkatimi çekmişti, onu görür görmez ruhum onunla sohbet etme isteğine çoktan girmişti bile. Hemen onun yanına doğru ilerledim ve bir merhabanın ardından küçük sohbetimiz başladı. Konu bir şekilde hırs kavramına geldi… Bu konuya dair söylediği bir söz bende yeni bir farkındalığın kapısını araladı.  “Hırs yelkenleri dolduran bir rüzgârdır ve o rüzgâr asla yön belirlemez.”

Bu sözden yola çıkarak bugünü hırs ve azim konusuna ayırıyorum. Bakalım neymiş bu iki kavram ve hayatlarımızda nasıl bir yere sahipmiş?

Her ne kadar birbirine benziyor olsalar da hırs ile azim farklı iki şeydir. Azim; çalışmak, çabalamak ve nasip deyip hakkına razı olmaktır, tevekküllü olmaktır. Azimde sabır, itina, çalışmak, gayret ve sonuca kanaat etmek esastır. Hırs ise; bir şeyin hakkımız olup olmadığına bakmadan, o şeyi kimden alıp almadığımızı düşünmeden, sonuçlarıyla hiç ilgilenmeden, daima daha fazlasını istemek ve sonuca kanaat etmemektir. Bu yüzden ‘azim yapıcı, hırs yıkıcıdır.’ Bir başka ifade ile hırs, bir şeyi ihtirasla, yüksek egoyla isteme güdüsü iken, azim ise zorluklara karşı metanetli, sabırlı ve kararlı olma durumudur.

Hırs kelimesine baktığımızda içinde hep başkalarına onda zarar verici, kinci, bencil (egolu) bir kazanma duygusunu görüyoruz. ‘O hırslı bir çocuk’ dediğimizde de bu anlam çıkıyor. Kazanmak için her şeyi parçalayabilir, yok edebilir, elinden geldiğini ardına koymaz bir karakter yaratıyor bu sözcük. Sonu gelmeyen aşırı (bu kelimeye dikkat “aşırı”) tutku. Ben hırs kelimesini duyduğum zaman gözümde, ‘çığırından çıkmışlığı’ gösteren bir resim canlanıyor.  Oysa azim kelimesi öyle mi? “O azimli bir çocuk”. Kulağa ne kadar hoş geliyor. Çabasını asla bırakmayan, dirençli, sonuca ulaşmak için gerekli özveriyi kendinden çokça veren bir karakter yaratıyor bu sözcük. Bu kelimenin (azim) sağına soluna bakıyorum ve bir yanlış bulamıyorum. Azim ve azimli olmak ile ilgili cümleler kuruyorum, içinde en ufak bir kötü ifade yer almıyor.

Hepimizin hayatımızın içinde ulaşmayı istediğimiz hedeflerimiz vardır. Mutlu bir evlilik ya da birliktelik, çocuk sahibi olmak, bir ev, araba, yükselmek istediğimiz iyi bir iş, gezip görmek, seyahat etmek… Bu şekilde onlarca hedef sayabiliriz. Burada esas olan; bu hedeflere yürürken nasıl bir duygu ve davranış içinde olduğumuzdur. Hedeflerimize ulaşma yolumuz sevgiyle mi dolu olsun yoksa egoların keskin kılıçlarıyla mı dolu olsun?  Azim mi hırs mı bizimle olsun? Bu soruyu tüm dürüstlüğümüzle kendimize soralım? Nasıl olsa kendimizle baş başayız, rahat olalım ve en dürüst cevabı verelim? Verelim ki; eksik ve yanlış olan tarafımızı keşfedip, farkındalığa ulaşabilelim. Sonrasında da sıra kendimizi tamir etmeye, eksiklerimizi tamamlamaya, olumsuzların yerini olumluya bırakmaya gelsin.

Bir çocuk istediği oyuncağı almak için öyle bir hırsla direniyor ki, oyuncakçıda ağlayarak, bağırarak yerlere yatıyor ‘ille de alacaksınız bu oyuncağı’ diye tutturuyor. İşte bu tablo, o oyuncağa sahip olmak için çocuğun körpecik ruhundaki hırsın, küçücük bedenine yansıması… Eminim herkes böyle sahnelere şahitlik etmiştir. O hırs törpülenmezse, ona bir şeyi doğru şekilde istemenin nasıl olması gerektiği en akılcı yolla ve sevgiyle anlatılmazsa hırs dolu bir çocuk yetişecektir. O çocuk yetişkinliğinde de o isteklerine, hedeflerine ulaşmak için yine benzer yollara başvuracaktır.

İşte bu ve benzeri durumlarda karşımıza ‘hastalıklı hırs’ çıkmaktadır ve bu dürtü hayatları yönlendiren büyük bir tehlikedir. Benim sözüm kendi rekorunu kırmaya çalışan sporcuya, terfi almak için çabalayan çalışana ya da tabiat koşullarını zorlayan, zirveye tırmanmak için uğraşan dağcıya değil. Onların ortak noktası azimdir… Benim itirazım hastalıklı hırsadır. Hırs yıkıcıdır, yok edicidir…  Bir hırs uğruna heba edilmiş ömürler vardır. Sadece kendi ömürlerini heba etmekle kalmazlar, sevenlerinin hayatını onlara zindan etmekten geri durmazlar. Umursamazlar, yakarlar… Hele bir de yetki sahibi ise hastalıklı hırslı beyin, işte o zaman korkulan olur, tüm insanlığa dar eder dünyayı… Örnek mi yok? 

Ne kadar hırslıysanız o kadar başarılı olursunuz anlamındaki ilanlara bir bakın. İnanamazsınız küçücük bir söz, bir ima, bir bakış öyle ateşler ki ruhları. Hastalıklı hırs kaplar her yanı… “Sen o işi asla başaramazsın” diyen bir hoca, bir ebeveyn, bir arkadaş ya da bir patron adeta marşa basar. Öyle bir an gelir ki; saatte üç yüz kilometre hızla giden motosiklet sürücüsü gibi her şeyin silindiğini görürsünüz. İş öyle bir noktaya gelir ki; hedef bile silinir, görünmez olur, kaybolur. Neden yola çıktığınızı, marşa kimin, neden, ne zaman bastığını unutur gidersiniz. Kimlere, nelere ne zarar veriyorsunuz, yaptığınız işin kime ne faydası var artık bilemezsiniz. Önem de vermezsiniz zaten. Hırs tüm benliğinizi esir almıştır adeta… Ama gün gelir duvara tosladığınızda aklınız başınıza gelir. Ama ne yazık ki, o farkındalık çoğu zaman, bir saniyeden de kısa sürecektir. Ve hırs dizginleri yine eline alacak ve yine tüm ruha hâkim olacaktır.

Çok zeki ve bir o kadar da hırslı insanlar gördüm. Bu insanlar en büyük düşmanlarının kendi hırslarını olduğunu anlamadan hayatlarına devam ettiler. Bir an evvel sonuca gideyim hırsıyla bir türlü içinde bulundukları yaşamanın hakkını veremediler. Ne var ki, sonuca ulaştıklarında da ilk başladıkları seviyedeydiler. Peki, ne yapmalı da bu hastalıkla başa çıkmalı? Bu soruya yazımın devamında hep birlikte cevaplar arayacağız. Unutmayın hırs değildir hedefi size getiren, sadece azimdir…

Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com
Telif Hakkı©2021 Sevginin Işığı “Şifa”. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir