KORKULARIN BİZİ ELEGEÇİRMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ (1)

İçimizde amansızca büyüyen bir canavar var. Nedir mi o? Korku!

Neymiş bu korku denilen duygu? Önce tanımsal olarak konuya giriş yapalım.

Korku, üzülmek, sevinmek, kızmak, sevinç ya da üzüntü gibi doğal bir duygudur. Korku tehlike yaratan bir durum karşısında devreye giren bir savunma mekanizmasıdır, dışarıdan gelen tehlikeye karşı duyduğumuz duygusal tepkidir. Duygular yaşama aittir ve insan olmanın temelinde yatar, her insan bu duyguları yaşar. Korku, canlı varlıkların, görünen ve görünmeyen tehlikeler karşısında gösterdikleri en doğal tepkilerdir. Fobi de bir çeşit korkudur. Normalde korkulmayacak belli durum ve nesnelere karşı ortaya çıkan korkuya fobi diyoruz. Aslında korkumuzun olay ya da nesneyle orantılı olmadığını biliriz. Anlamsızlığına, gereksizliğine de inanırız. Ama korkumuzla baş edemez ve korktuğumuz durumla karşılaşınca, karşılaşma olasılığı olunca uzaklaşmaya çalışırız. Bir de korkuyla karıştırılan kaygı duygusu vardır. Korku ile ilintili olmakla beraber ondan farklıdır. Korku hemen şimdi ortaya çıkacak bir tehlikeye karşı iken kaygı daha çok gelecek yönelimlidir, yani gelecekte olacak tehlikeye karşı bir savunma ya da kaçıştır. Kaygı daha yaygın, daha yavaş ortaya çıkan ve daha uzun süren bir duygudur. Başka bir deyişle, kaygı, açık olmayan korku veya bir temel ihtiyacın karşılanmaması durumunda meydana gelen huzursuz edici ve gerginlik yaratan duygudur.

Tanımsal ifadelerden sonra konuyu çocukların dünyasından başlayarak, örneklerle ve yaşanmışlıklarla detaylandıralım.

Korkular duygusal ve bilişsel yolla çeşitli durumların neticesinde edinileceği gibi kimi bilim adamlarının belirttiği üzere genetik sebeplere de dayanmaktadır.

Özellikle çocuklar, büyürken anne ve babalarını çok dikkatli bir şekilde gözlemlerler. Onların olaylar karşısında verdikleri tepkileri taklit eder ve uygulamaya çalışırlar. Örneğin, o güne kadar köpeklerle çok fazla bir araya gelmemiş bir çocuğun köpekle ilgili herhangi bir düşüncesi veya duygusu yoktur, ama annesi her köpek gördüğünde reaksiyon verip korkuyorsa çocuk da bunu kolaylıkla öğrenir ve aynılarını taklit etmeye başlar. Böylece korku davranışı öğrenilmiş olur. Tam da bu noktaya denk gelen ve arkadaşımla çıktığım seyahatte yaşadıklarıma hep birlikte bakalım. “Seyahatimiz esnasında gittiğimiz bir mekânda küçücük yavru bir köpek yanımıza yaklaştı. Arkadaşım çığlık çığlığa bağırmaya başladı, ben ne olduğunu anlayamamıştım. Arkadaşım köpekten korkmuş olmazdı çünkü her zaman hayvanları ne çok sevdiğinden bahsederdi. Meğer köpekten korkmuş, çığlıklarının sebebi de korkuymuş! O korku ve telaşla: ‘Çok korktum, benim köpek korkum var.’  Dedi.  O sakinleştikten sonra bu korkunun nereden geldiğini, nasıl oluştuğunu konuşmaya başladık. Bu korku ailesinden mi, yoksa başkaları etkisinden mi ya da yaşadığını olumsuz bir deneyimden mi kaynaklanıyordu? Bu sorulara birlikte cevaplar aradık. Nihayet cevabı bulduk. Ailesi ona çocukluk döneminde iken köpeklere yaklaştığında ısırılacağına, canın acıtılacağına dair sürekli olumsuz düşünceler yüklemiş. O da hayvanları sevmesine rağmen bugüne kadar o korkuyla gelmiş. Bu korkusundan kurtulması için birlikte bilinçaltını temizlenme ve arındırma çalışmaları yaptık. Ailesi tarafından kendisine yerleştirilmiş olan korkuyu dönüştürdük, yerine sevgiyi koyduk. Farkındalığa ulaştı ve şifalandı. Şimdi evinde bir köpeği var hatta sokaktaki o büyük köpekleri elleriyle besliyor.    (Yazımın devamında korkulardan kurtulmak için neler yapabileceğimizi göreceksiniz.)

Prof. Dr. Nevzat Tarhan diyor ki: ‘anne, baba ve çocuk iletişiminde duygusal aktarımın önemi büyüktür. İletişimin %20’ si sözel, %80’ i duygusal aktarımdır. Ses tonu, eşit algı vurguları, mimik ve jestlerle çocuklara iyi anlatım yapmalısınız. Örneğin, deprem, kaza gibi durumlarda anne baba soğukkanlı duruyorsa çocuk ben güvendeyim der. Ebeveyn kaygı ve panikteyse çocuk daha fazla panik yaşar. Hal dişlinde çocuklara örnek oluyoruz. Hal dili söz dilinden daha da etkilidir, bunu bilmek gerekir. Diğer taraftan çocukların hayatın korkularını öğrenmesi gerekir. Korkuları tanıyarak ilerlemesi lazım. Korkunun ne olduğunu ve korkuyu yönetmeyi öğrenemeyen çocuk bu seferde korkudan korkmaya başlar. İyice eli kolu bağlanmış oluyor.’

Unutmayın; ‘korkular ile baş etmenin yolu korkuyu bastırmak, yok saymak değil korku ile uygun şekilde başa çıkmayı öğrenmektir.’

Büyük bir şehir ve o şehirde bir mahalle düşleyin. Bu mahalle çokça sokaktan oluşmuş. A Sokağı, B Sokağı, C Sokağı… Böyle onlarca sokak… Şimdi bu şehri kendi duygu dünyanız olarak düşleyin. Gelelim çok sokaklı o mahalleye. Mahallenin adı olmasın mı? Elbette olsun! Korku! Şimdi Korku Mahallesi’ nin sokak isimlerine bakalım. Kaybetme Korkusu Sokağı, Mutsuz Olma Korkusu Sokağı, Değersizlik Korkusu Sokağı, Hasta Olma Korkusu Sokağı, İşsiz Kalma Korkusu Sokağı, Hayvan Korkusu Sokağı, Yalnızlık Korkusu Sokağı, Parasızlık Korkusu Sokağı, Reddedilme Korkusu Sokağı, Ölüm Korkusu Sokağı…

Korku Mahallesi ve bir sürü sokak, saymakla bitmiyor. O sokaklar içimizde yaşıyorsa eğer yapılacak çok iş var. Onları teker teker tedavi etmeliyiz ve sonra her bir sokağın adını yenisiyle değiştirmeliyiz. Önce yüzleşeceğiz, kabul edeceğiz ve her bir korkuyu yok saymadan itinayla ele alacağız. Aldous Huxley’ in bir sözü vardır: ‘Sevgi, korkuyu defeder ve aynı şekilde korku da sevgiyi kovar. Korku sevgiyi kovmakla kalmaz; zekayı, iyiliği, güzellik ve iyiliğe dair her türlü düşünceyi de uzaklaştırır ve geriye sessiz bir çaresizlikten başka hiçbir şey kalmaz. Sonunda korku, insandan insanlığını kovar.’ Biz buna izin vermeyeceğiz bunun için de harekete geçeceğiz.

Salı günü yazımın devamında görüşmek üzere sözleşelim… Korkularımızın bizi nasıl yönlendirdiğini ve onları nasıl yenebileceğimizi konuşacağız.

Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com
Telif Hakkı©2021 Sevginin Işığı “Şifa”. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
 

4 yorum “KORKULARIN BİZİ ELEGEÇİRMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ (1)

  1. Nurgülcüğüm hayatın gerçeklerini çok güzel anlatmışsın bu korkular hepimizde olan duygular onunla başetmek önemli.Sevgi arttıkça düzeleceğine inanıyorum.Bilinçaltı temizliğide önemli bu iş içinde sana müracaat gerekiyor.
    Sevgiyle kal.

    1. Sağol Nurhayatcığım,

      Kesinlikle sevgi ve ışık artıkça korkular azalır. Eğer şifalanmak isteyenler için tabii ki Allahın vermiş olduğu şifasını yaaprım.

      Sevgiler ❤

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir