Sevgili okuyucularım, bu hafta yargılama konusuna değineceğim. Bugüne kadar hayatımızda kimleri yargıladık, kimler tarafından yargılandık? Bu yüzden neler hissettik, neler hissettirdik? Bu sorulara verdiğimiz yanıtla hem üzdüğümüzü hem de üzüldüğümüzü görürüz. Üzmek ve üzülmek istemiyorsak insanları yargılamak yerine onlara farkındalık vermeliyiz.
Önce “yargılama” kelimesinden ne anladığımıza bakalım. Çoğu insan yargılamayı eleştirmekle karıştırıyor ve insanın hatasını veya yanlışını söylemek olarak yorumluyor. Oysa eleştiride hata ve yanlışın nedeni bilinirken, yargılamada kınayan kişinin diğeri hakkında hiçbir fikri yoktur. Bu yüzden bir insanı yargılamadan önce yaşadıklarına, şartlarına bakmak gerekir. İşte o şartları bilmeden bazen insanlar başkalarını yargılarken “İyi olmasını istediğim için, hata yapmasını istemediğim için” gibi kılıflar uydururlar. Aslına bakarsanız, birinin iyi olmasını, hata yapmamasını istiyorsanız ona farkındalık vermelisiniz ki o hatayı bir daha tekrarlamasın. Bu da ancak yeni yollar göstererek, yeni ufuklar açarak olabilir.
Başkalarını yargılamanın temelinde kibir yatar. Yargıladığınızda sizde nasıl bir düşünce ve nasıl bir his uyandırdığına bakarsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız. Şimdi, elinize kâğıt kalem almanızı rica ediyorum. Kâğıda geçmişte kimleri, ne için ve nasıl yargıladığınızı, kimleri hâlâ yargılamaya devam ettiğinizi, hayatınızda bu kelimenin ne kadar yer kapladığını listeleyerek “Bunu neden yapıyorum?” sorusunu sorun kendinize. Bu arada amacımız bu konuda kendimiz ile yüzleşip altında yatan o duyguyu ve düşünceyi şifalandırmaktır. Bu çalışmayı yaptığınız zaman hayatınızda bu olumsuz davranış biçimine boş yere ne kadar çok yer verdiğinizi göreceksiniz. Aynı zamanda yargılama ile ilgili önce kendinizde bir farkındalık oluşturup hayatınıza geçirdiğinizde hayatın nasıl kolaylaştığını da göreceksiniz.
Nasıl bir farkındalık geliştireceğinizi ve başkalarına da nasıl farkındalık vereceğinizi paylaşmadan önce yargılama ile ilgili sizlerin de belki bildiğiniz birkaç söz paylaşmak istiyorum.
“Kimseyi geçmişi ile yargılama, unutma elmas da işlemeden önce bir parça kömür idi.” (Hz. Mevlânâ)
“Bir kitabı asla kapağına göre yargılama.” (Ray Bradbury)
“Eğer beni yakından tanımıyorsan uzaktan yargılama hakkına sahip değilsin!” (Bob Marley)
“Önemli olan yargılamak değil; anlamaktır.” (Baruch Spinoza)
“İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz.” (Rahibe Teresa)
“Hiç kimseyi kolay kolay yargılamayın. İnsanların içindeki yangınları, savaşları, acıları, ölümleri bilemezsiniz. Anlamaya çalışın, yardım edin, dinleyin ama asla yargılamayın. O insanın geçtiği yolları bilmeden onun yolunu kınamayın.” (La Edri)
Sevgili okuyucularım, yukarıda yargılamanın kibirden kaynakladığını belirttim. Daha önceki yazılarımdan hatırlayacaksınız; kibir negatif bir duygudur ve içinde sevgi barındırmaz. Bu yüzden yargılamak da sevgisizliğe gider. Dikkat ederseniz, başkalarını sürekli yargılayanların, mutsuz insanlar olduklarını göreceksiniz. Sürekli başkalarını kınayan insan, kendisi mükemmel olduğu için mi kendi hatasını ötmek için mi bunu yapıyor? Çevrenizde böyle insanlar varsa onlara bir de bu açıdan bakmanızı öneririm.
İnsanların en büyük yanılgısı tanımadan veya öğrenmeden kendi pencerelerinden gördükleriyle başkalarının hayatları ve davranış nedenleri hakkında hüküm vermesidir. Şimdi, nasıl peşin hükümler verilebildiğine ve bu yanlış tutumun nasıl dönüştürülebileceğine örneklerle bakalım.
Bir arkadaşınız eğitimini yarım bırakmış, bu yüzden de iyi bir işi yok. Siz hemen onun tembel olduğu için okulu bitiremediğini söylerseniz onu yargılamış olursunuz. Yapmanız gereken neden eğitimini tamamlayamadığını öğrenmektir. Arkadaşınız olduğu için bunu öğrenme şansınız vardır. Kendisine uygun biçimde sorup alacağınız yanıta göre farkındalık verebilirsiniz. Hiçbir şey için geç olmadığını, isterse eğitimini bugün de tamamlayarak daha iyi iş imkânları ve daha iyi para kazanma şansı elde edebileceğini, bu eğitimi tamamlayacak potansiyeli olduğunu söyleyebilirsiniz.
Hiç yemek yapmamış bir kişi hakkında “Hiç mutfağa girmemiş, yapsa bile kim bilir nasıl olur?” demek yerine “İlk olarak bu yemeği yaparak bu işe başlayabilirsin, şartların uygunsa yemek kursuna gidip güzel şeyler öğrenebilirsin veya yemek kitabı alarak okuyup yemek yapabilirsin,” diye farkındalık verebilir, cesaretlendirebilirsiniz.
Korkuları olan insanları hemen yargılamak yerine o kişiye farkındalık verip o korkularının şifalanmasını sağlayabilirsiniz veya öfkesi olan bir insanı bu yüzden yargılamak yerine öfkenin her şeyden önce kendisine sonra da etrafa zarar vereceğini hatırlatarak farkındalık kazanmasını sağlayabilirsiniz. Başarısız bir insanın başarısızlığı ile alay etmek yerine neden bu duruma düştüğüne farkındalık getirerek bakmak gerekiyor.
Hiç seyahat etmemiş bir insanı “dünyadan bihaber” diye yargılamadan önce neden seyahat etmediğini öğrenmek gerekir. Öğrenme şansınız yoksa hiç yargılamayın çünkü neden seyahat etmediğini bilemezsiniz. Belki maddi açıdan gücü yoktur belki korkuları vardır; bir yerde kalamıyordur belki de ailesinde yalnız bırakıp gidemediği biri vardır. Eğer nedeni biliyorsanız o nedenler konusunda nasıl çözümler üretebileceğine dair farkındalık ile yol gösterebilirsiniz.
Bir insanı yargıladığınızda Allah’ı yargılamış oluyorsunuz. Örneğin çocuğu olmayan insanlar hakkında “Çocuğun duygularını anlamaz, çocuk sevgisini bilmez, çocuğa nasıl davranacağı bilmez,” demek bir yargılamadır. Hâlbuki önce düşünülmelidir; bu insan neden çocuk sahibi değil. Üstelik sadece çocuk sahibi olan insanlar mı çocukların duygularından anlıyor. Belki o insan kimsesiz çocuklar için bir dernekte bir vakıfta çalışıyordur. Belki çocuk ruhunu herkesten iyi anlıyordur. Allah’a inancı olan, evladı verenin de alanın da Allah olduğunu bilerek davranmalı, “Benim evladım,” diyerek sahiplenmemeli. Çünkü evladın da sahibi Allah’tır. Hiç kimse hiçbir şeyin sahibi değildir. İnsan kibrini konuşturursa yarın öbür gün kendi evladına ne olacağını bilemez. Çünkü burada Allah’ı yargılamış, Allah’a karşı kibrini konuşturmuş olur.
Bazen iflas etmiş insanlar hakkında hemen “Nasıl bu hatayı yapar? Hiç aklını çalıştırmadı, önlemini almış olsaydı,” diye konuşmalar başlar. Aslında iflas ettiğinde ne şartlarda olduğuna kimse bakmaz. Oysa yapılması gereken bundan sonrası için o insanın ne yapabileceği konusunda farkındalık verip sorunu çözmesine yardım etmektir.
Bir insanın kiloları hakkında konuşmak, alay etmek yerine, o insan da isterse sebeplerini bulmak için farkındalık getirip sorununu çözmesine yardımcı olunabilir.
Kendisinden yaşça büyük veya küçük biri ile evlenmek isteyen insanları yargılamak yerine nedenini öğrenip eğer kendisi de talep ediyorsa fikir verilebilir. Nedeni öğrenilemiyorsa bırakın yargılamayı, fikir bile beyan edilmemelidir.
Bir arkadaşınızın evleneceği kişiyi veya sevgilisini tanımadan yargılamak, onun anlattıklarıyla yorumlayıp kötülemek yanlıştır. Çünkü farkındalık vermekle kötülemek aynı şey değildir. Bunu daha güzel yolu vardır. “Bu insanı niçin tercih ettin? Sen kendi kendini tanıyor musun yoksa korkuların yüzünden mi hayatında birisinin olmasını istiyorsun veya aile, çevre için mi tercih ediyorsun?” gibi sorularla gerçeği öğrenerek arkadaşınıza farkındalık verebilir, onun göremediği açıdan meseleye bakmasını sağlayabilirsiniz.
İletişim bozukluğu olan ya da konuşması anlaşılmayan birini yargılamak yerine ona kitap okuma veya çeşitli kurslara gitme önerisinde bulunarak farkındalık verirsiniz. Yolda giderken gördüğünüz insanların yüzlerine, yürüyüşlerine, dış görünüşlerine, giyimlerine bakarak yargılıyor musunuz? Hiç tanımadığınız sadece yolda geçerken görüp yargıladığınız kaç kişi var?
Bir arkadaşım ihtiyacı olan birine vicdanının sesini dinleyip yüksek miktarda borç para veriyor fakat o kişi borcunu ödemiyor. Başka bir arkadaşı borç vereni “İnsan o kadar parayı verir mi?” diye yargılıyor ama sonra bir gün kendisi daha yüksek bir meblağı başkasına borç verip geri alamıyor. Kınayan kınadığını yaşıyor.
Bazı insanlar çocukken yaşadıkları şeylerle ilgili olarak ailelerini yargılarlar. “Böyle eğitim alsaydım ya da bana böyle davranmış olsaydı böyle olmazdım,” derler sürekli. Empati yapıp neden o imkânların verilemediğini düşünmezler. Burada ailelere de önemli görev düşüyor. Ebeveynler kendi ailelerinde gördüklerini çocuklarına vermeye çalışırken nedenlerini de anlatmaları gerekir. Çocuğun bunu bilmesi, idrak etmesi gerekir ki aileyi yargılamasın.
Bir insan yanlış yolda gidiyorsa kınamak yerine farkındalık verip o yanlış yoldan çıkarabilirsiniz. Bir insanın yanlışını söylerken alay etmek, küçümsemek, onun yeteri kadar idrak etmediğini veya farkındalığı olmadığını gösteren işaretler yapmak da yargılamaktır. Arkadaşınızı hem sevip hem de yargılayamazsınız. Bu nedenle onun yanlışı söylerken amacınız farkındalık edinmesini sağlamak olmalıdır.
Şükretmeyen bir insanı yargılamak yerine şükrettiği zaman kendini daha mutlu hissedeceğini, daha kötü şeyler yaşamadığı için kendisini şanslı sayması gerektiğini söyleyerek elindeki olanaklara dair farkındalık vermek daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
Yargılama çözüme gitmez, farkındalık vermek çözüme gider. Yargılama negatiftir, farkındalık vermek pozitiftir.
Bir insanın nasıl bir hayat yaşadığını, hangi şartlardan geçtiğini maddi ve manevi imkânlarını bilmeden onu yargılamanız size bir şey kazandırmaz.
Aksine yargılama ile karma alınır.
Başkasında kınadığınız şeyler gün olur sizin de başınıza gelir.
Farkındalığı olan insan ise hep yol çizer.
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.