“Eski ve Yeni Yok” başlığıyla on beş gün önce yazdığım ön yargılar konusuna bugün de devam ediyorum.
Başkaları hakkında ön yargılı olmanın, kendi içsel dönüşümü gerçekleştirmemekten, kalbin sesini dinlememekten kaynaklandığından geçen yazımda söz etmiştim. Ön yargının insan ruhuna yüklediği yükten de. Gerçekten de öyledir. İnsan ön yargı ile kendine karma oluşturur. İşin kötüsü bazı insanlar o ön yargının kendilerine yüklediği karmadan habersiz olarak yaşar. Eskiden ön yargılı davrananlara “Günahımı aldın.” derlerdi, şimdi ise modern terim ile “Karma” deniliyor.
Olaylar ve davranışlar karşısında ön yargılara başvurmak yerine, olay veya davranışın muhatabına sorarak gerçeği öğrenmek daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Çünkü insanların niyetlerinin ne olduğunu bilemezsiniz.
Yanındaki eşi kendinden yaşça büyük veya küçük olan insanlar hakkında “Şunun için evlenmiş.” diye ön yargıda bulunulur. Aynı şekilde evlenmemiş bir insan hakkında ön yargıyla, olmayan şeyler söylenir. Belki sizin de başınıza gelmiştir; beraber olduğunuz insan hakkında tanımadan bilmeden ön yargıda bulunup size yakışmadığını söylerler. Hâlbuki sizin onunla mutlu olduğunuzu, onun sizi mutlu ettiğini bilmezler, dış görüntüye bakarak karar verirler. Bazen de bir iş yapacaksınız; peşin hükümle bu işi başaramayacağınızı söylerler. O konuda yeteneğinizin olduğunu bilmezler bile. Daha önce de yazmıştım; alınan eğitimlere bakıp kültür, ilişkilerde denklik gibi kriterlerle insanlar birbirini yargılar.
Bu ön yargılarla karşılaşmak sizi mutsuz etmesin. Kendinizde emin olduktan sonra yanlış da yapsanız kendinize doğru da yapsanız kendinize… Bunu bilirseniz ön yargılı insanların ne dediğini duymazsınız.
Kimi zaman da siz kendi ön yargınızla kendi mutsuzluğunuza yol açabilirsiniz. Örneğin yanınızda çalışan bir insan ayrıldığında “Onun gibisini bulamam.” dersiniz telaşla. Neden bulamayacaksınız? Sizinki anlık bir ön yargıdır ve sadece mutsuz eder.
Ön yargılardan biri de size anlatılan olayları ve kişileri bilmeden yorum yapmanızdır. Yine kendimle ilgili bir örnek vereyim. Bir arkadaşıma bundan yedi sene önce alacağım bir eğitimden bahsettim. Bu eğitimi ne amaçla alacağımı da söyledim. Fakat arkadaşım, bir başka arkadaşıma eğitimi ne amaçla aldığımı nasıl anlatmışsa o diğer arkadaşım bana hiç beklemediğim bir mesaj gönderdi. Mesajında beni yargılıyor, negatif kelimelerle direkt suçluyordu. Diğer arkadaşımın anlattıklarından ise hiç söz etmedi. O anda sesimi çıkarmadım. Sabır ile bekledim. Zamanı gelince kendisini bana sarf ettiği negatif sözleriyle yüzleştirdiğimde gerçeği anlattı. Aldığım eğitimin amacına dair duydukları yüzünden bunları yazmıştı. İşte bu da bir ön yargı. Başkasından duyduklarıyla beni suçlamak yerine arayıp sorsa gerçeği öğrenecekti. Dahası beni tanıyorsa güveniyorsa zaten başkasının sözlerine itibar etmez ve o sözler üzerine bana karşı negatif kelimeler kullanmazdı. Burada, ilk kişi benim eğitimi alış amacıma inanmayıp kendi ön yargısı ile farklı algıladığı gibi başka birine yanlış anlatıyor. Hem bir karma oluşturuyor hem de diğer arkadaşın ön yargılı davranmasına yol açarak bir karma daha oluşturmuş oluyor.
Bir insanı neşeli görürsünüz; hemen ön yargı ile yaklaşıp “Bak hep gülüyor, neşeli. Hiç derdi yok, hiç sorunu yok.” dersiniz. Hâlbuki içinde ne acılar yaşıyordur da bilmiyorsunuzdur. Bazen de tam tersi neşeli olmayan insanı görüp “Yüzü gülmüyor, ne sorunları var acaba?” diye düşünürsünüz. Aslında sorunu yoktur, sadece yüz ifadesi öyledir.
Geçenlerde televizyonda izlediğim bir filmde bu ön yargı konusu o kadar güzel anlatılmıştı ki. Kadın çok uzun boylu fakat sevgilisi bayağı kısa boylu. Ailesi ve çevresindekiler sürekli bu boy farkı ile nasıl yaşayacaklarını söyleyip duruyorlar. Oysa filmin kahramanlarının o kadar çok ortak yanı var ve öyle mutlular ki hiçbir şekilde o boy farkını görmüyorlar. Çünkü birbirlerine ruh olarak iyi geliyorlar.
Yine kendimden örnek vereyim. Hiç enstrüman çalmamış bir arkadaşım, enstrüman çalma eğitimi alacağını söyledi, ben de ona “Çok iyi olur, istiyorsan tabii ki git.” dedim. Başka bir arkadaşı ise “Hiç çalmamışsın nasıl yapacaksın? Öyle kabiliyetinde yokmuş.” demiş. İşte bir ön yargı! Nereden biliyorsun çalamayacağını? Karşısındakinin moralini bozmaktan başka işe yaramayacak sözler bunlar.
İş yerinde, evde bir eşya kaybolduğunda hemen çalışanları suçlayanlar ön yargılı davranmış olur. Sizin arabanız yoktur veya kirada oturuyorsunuzdur; maddi imkânlarınızın iyi olmadığı zannıyla yorum yaparlar. Sizin yaşam felsefenizi veya yatırım tercihinizi bilmezler. Ayrıldığınız partnerinizin arkadaşına yardım etmenizi veya sohbetinizi, eski partnerinizle iletişime geçmek isteği olarak yorumlarlar ön yargıyla veya eski partnerinizle yaşadığınız bir olayı anlattığınızda “Unutmamış, onun için hayatına başkasını almıyor.” diye yargıda bulunurlar.
Baktığınızda bunların altında hiçbir şekilde sevgi olmadığını görürsünüz. Hakkında fikir sahibi olmadığınız kişi ve olayları herkesin kendine göre anlatmasıyla değerlendirirseniz hem ön yargı ile yaklaşmış hem de karma yaratmış olursunuz. Bu nedenle tanıdığınız biri ise direkt ona sorabilirsiniz. Tanımıyorsanız anlatan kişinin size ne kadar güven vermiş ona bakabilirsiniz. Çünkü gerçekten dürüst ve güvenilir insanlar yalan söylemez.
Bununla ilgili bir örnek vermek isterim. Bir komşunuz gelip az görüştüğünüz komşu hakkında olumsuz konuşuyor. Siz o komşu ile fazla irtibat hâlinde olmadığınız için yorum yapıyorsunuz. Bir gün o komşu size gelmek istiyor fakat hakkındaki olumsuzluğu duyduğunuz için görüşmek istemiyorsunuz. Sonra başka bir komşu görüşmek istemediğiniz o komşu hakkında olumlu sözler söylüyor. Kime inanacaksınız? Burada yapacağınız şey, iki komşunuzdan hangisi ile daha çok iletişimde olduğunuza, size güven verdiğine bakıp sözüne itibar etmektir. Aslında çok daha iyisi anlatılanlara kulak asmadan size gelmek isteyen komşunuzu kabul edip kendiniz tanımanızdır.
Şirket servisinde beş kişi taşıyan servis şoförünün aracı hatalı kullanmasından bir kişi rahatsız olup söylüyorsa idari amir şoförü suçlamadan önce, servisteki diğer yolcuları da dinlemelidir. Aksi hâlde ön yargılı davranmış olur. Eğer rahatsızlık duyan kişi çok güvenilir ise idari amir diğerlerine sormadan ona inanır. İnsanlara bırakacağız; güvenerek aslında farkında olmadan ön yargıyı parçalamış oluyoruz.
Başka insanların kendi ön yargıları mutluluğunuzu engellemesin. Önemli olan sizin kendinizi tanıyıp ahlaklı ve erdemli davranarak kimsenin ön yargısına kendinizi kurban etmemenizdir.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.