EN BÜYÜK BAŞARI İNSAN OLMAKTIR.

Toplumda, başarı kavramı nasıl algılanıyor? Başarı kelimesine hangi anlamlar yükleniyor? Sevgili okuyucularım, size göre başarı nedir, hangi koşulların başarı sayılacağını düşünüyorsunuz? Şimdi sizinle bu konu hakkındaki düşüncelerimi, görüşlerimi ve hissettiklerimi paylaşacağım.

Çoğu insan “başarı” deyince hemen somut olarak yapılanlara bakar. Onlar için başarı gözle görülüp elle tutulabilen, ölçülebilen, sayılabilen diğer bir deyişle niceliksel bir kavramdır. İyi bir okulda okumak, iyi bir işte çalışmak, kariyer edinmek, iyi bir iş kurmak, işleri büyütmek, mal mülk edinmek, çok para kazanmak, ünlü olmak ve aklınıza gelebilecek daha pek çok şey başarı kabul edilir. Kuşkusuz hak ederek, dürüstçe ve adaletle elde edilmişse bunlar birer başarıdır, kabul ediyorum ama gerçekçi değildir.

Bana göre hayattaki asıl başarı tamamen insan olmaktır. Tabii ki herkes kendini insan sanıyor. Benim vurgulamak istediğim, insan olarak doğup insan olarak yaşamak ve ölmektir.

Kırgız asıllı yazar Cengiz Aytmatov’un anıt mezarında şöyle yazıyor:

“Bir insan için en zor şey, her gün insan kalabilmektir.”

Evet, gerçekten öyledir. Doğduğumuzda yaşayacağımız ülkeyi, aileyi seçemiyoruz. Bir birey olarak dünyaya geldiğimizde ilk olarak aileden ve sonra çevremizden gördüklerimizle alışkanlıklar geliştiririz. Asıl olan edindiğimiz bu alışkanlıkların ne kadarının kendi benliğimize ait olduğunu bilerek, kendimizi tanıyarak eksikliklerimizi görüp fark etmek ve gerekiyorsa bunları dönüştürmektir.

Peki, insanlık, deyince ne anlıyoruz? Bana göre insanlık, kalbi büyük olmak, bütün canlılara karşı gerçek sevgi ile bakmaktır. Bu sevginin içinde neler mi var? Dürüstlük, saygı, değer, güven, cömertlik, yardımseverlik, vefa, fedakârlık, hoşgörü, vicdan, merhamet, adalet, ahlak, erdem…  Liste böylece uzar gider.

İnsanoğlu ruhunu tekâmül ettirmek yerine dünyevi başarıların peşinde koşup hem kendi için hem de çevresi için başarı elde etmek ister. Bunun için didinir durur. Oysa yaşam boyunca insan olmak için verilen emek çok daha zordur.

Çünkü “İnsanım,” demekle insan olunmuyor maalesef. İnsan olmak için kendine, yeryüzünde nasıl bir ruh ile yaşadığına dönüp bakmak, ruhunun nasıl bir ışık yaydığını fark etmek gerek. İnsan olmak o ruhtaki sevgi ve ışık içermeyen davranışları, düşünceleri değiştirmek demek. Her gün kendini törpüleyip evrimleşmek demek. Yoksa oturduğun yerde “Ben insanım,” demekle olmuyor.

Seyahatlerimden birinde sohbetlerine katıldığım iki insanın konuşması ilginç geldi. Biri diğerine şunu söylüyordu: “O insan tanıdığım kadarıyla başarılı bir insandır.” Bunu duyunca hemen söz isteyip sordum, “Çok başarılı diyorsunuz. Size göre başarı nedir? Rica etsem açıklar mısınız?” Yanıt tahmin edeceğiniz gibi “İyi bir işte çalışıyor, iyi para kazanıyor, bu para ile araba almış,” oldu. İşte, insanlar hep aynı zihniyette olduğu için başarı da bu saydıklarına bağlı oluyor.

Bununla ilgili yine yaşadığım örneği anlatayım. Çok iyi bir okulda öğrenim görmüş iyi bir işi olan bir insan. Biraz daha tanıma fırsatım olunca ahlaklı ve erdemli davranışta bulunmadığını gördüm. Ürününü satarken hep fırsatçılık yapıyordu. Hem değerinden fazla fiyat veriyordu hem de ürünün kalitesi söylediği gibi değildi. İşte burada bahsettiğim başarıyı görmek mümkün değil. Hâlbuki bu ve bunun gibi kişileri bilmeyenler, iyi öğretim görmüş olmayı, iyi okulları bitirmeyi başarı olarak kabul ediyorlar. Çünkü insanlar etiketleri sevdikleri için gösteriş sevdikleri için başarıyı da bunların üstüne kuruyorlar.

Bir gün bir arkadaşım bana, “Bak şu tiyatro sanatçısı sahnede çok başarılı ve ayrıca da beş dil biliyor,” diye anlatıyordu. “Tamam, mesleğinde başarılı olabilir. Emek vermiş ona itiraz etmem saygı gösteririm. Ama etrafındaki insanlara davranışlarına baktığımda bencilliği ve kibri hemen anlaşılıyor,” dedim. Çünkü ben buna bakarım. Beş yabancı dil biliyorsa kendinedir. Etrafına ruhundaki olumsuzluklarla zarar veriyorsa egolarından ışık olamıyorsa ben ona başarı demem.

Aynı şekilde herkesin çok akıllı, çok başarılı bulduğu bir doktor gerçekten bilgi bakımından başarılı olabilir, mesleğini çok iyi yapabilir ama maddi durumu iyi olmayan hastalara bakmaktan kaçınırsa ben ona da başarılı demem.

Mühendisler, mimarlar mesleklerini çok iyi yapabilirler, başarılı olabilirler fakat çalıştıkları projelerde kendi menfaatleri doğrultusunda farklı uygulamalara gittiklerinde insanlık olarak maalesef başarılı olamazlar.

İnsanlar sadece mesleğinde başarılı olmak, para kazanmakta başarılı olmak, geleceğini garantiye almakta başarılı olmak için öyle bir koşturmaca içine giriyorlar ki ruhtaki tekâmül başarısı kimsenin aklına gelmiyor, gelse bile bunun için çabalamak istemiyor. Kaç insan bu koşturmaca sonrasında oturup, kendi ruhuna bakıp “Ben eskiden böyleydim, şimdi kendimdeki şu olumsuzluğu insanlık yönünde değiştirdim,” diyebiliyor? Kaç insan ruhunu egolardan arındırıp tam insanlık yaşayabiliyor ve dünyaya verebiliyor? Zaten en zorudur ruhu tekâmül ettirmek. Ruh tekâmül ettikçe hangi şartlarda olursa olsun tam bir insan olarak yaşamak kendiliğinden varılacak bir hedef olacaktır.

Evlilikle ilgili kararlarda da çok sık rastlanır bu başarı meselesine. “Bak, o erkek veya kadın çok başarılı mesleğinde, çok iyi para kazanıyor,” derler. İlk önce bunlara bakıp “Aman kaçırma!” derler de nedense o kişinin insanlık olarak ruhunun nasıl olduğuna bakmak kimsenin aklına gelmez.

Bundan yirmi sene önce bir arkadaşım tatile gidecekti. Birlikte gitmemizi istedi. Bir de ortak bir arkadaşı çağırdı fakat ben çağırdığı kişi ile ruh olarak anlaşamadığımı kendimce biliyordum. O yüzden “Ben gelmeyeceğim,” dedim. “Neden? Ama o çok bilgili, tanımış ailenin çocuğu, şirketleri yönetiyor, başarılı,” dedi arkadaşım. “Onlar beni ilgilendirmez,” diye yanıt verdim. Çünkü gerçekten onun ruhu benimle anlaşmıyordu. İnsan kendi ruhunu tanıdığı zaman ne isteyeceğini biliyor. Onun başarısı o ortamda beni mutlu etmezdi, o yüzden gitmedim.

Ruhta sevgi olmadığı zaman insancıl kalmak zordur.

Ruhun tekâmülü sevgi ile başlar. Dünyada insancıl yaşamak için her gün kendini eğitip, geliştirip evrimleştireceksin. Çünkü insan olmak için çok büyük emek vermek ve insanlığı sürdürmek için de her daim ruhun sevgi içinde olması gerekir.

İnsan insanın kalbidir ve insanın erdemidir insanı büyüten.

İnsanlık dünyanın en büyük hediyesidir.

Her şey gönlünce olsun!
Sevgi ve ışıkla!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com
Telif Hakkı©2021 Sevginin Işığı “Şifa”. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir