İnsan anılarını yazarken daha doğrusu geçmişe gittiğinde zihninde beliren anın bütün duygularını yeniden yaşıyor. Bir bakıma da yaşanan o güzel anıya tekrar özlem duymaya başlıyor. İlkokul dördüncü sınıftaki çocuk yine anı dolu sandığın başında. Anahtarı kilidin içinde döndürüp kapağı açtı ve bir anıyı daha serbest bıraktı.
Sürekli okuyucularım hatırlayacaktır, on beş gün önceki anı yazımda annemin bize kendi çocukluğunda yaşadıklarını ve yengesini anlattığından, bunların bende nasıl bir iz bıraktığından söz etmiştim. Anneme baktığımda gördüğüm, kendisinin de yengesinden farksız oluşudur: Sessiz, sakin, uyumlu, kimseyi kırmak istemeyen ve hataları olsa bile yüzüne ve arkasında söylemeyen.
Aslında çok önemli bir noktayı gözden kaçırdığımı şimdi anlıyorum. İnsanın kendi hakkını sevgi ile savunamaması, içine atması ya da kırıldığı hâlde karşı tarafa anlatmaması ileri yaşlarda yine kendisine zarar veriyor. Sessizlik tabii ki güzel ama başkalarını kırmamak için insanın kendi haklarından fedakârlık yaptığı, kendisine yönelik saygısızlıklar karşısında sustuğu anlar bilinçaltına yerleşiyor. Her ne kadar dert etmiyorum, denilse de bir gün ansızın yüzeye çıkıyor o bilinçaltına itilip unutulduğu sanılanlar. Bu defa sürekli konuşmaya başlıyorsunuz bütün birikmiş olan haksızlıkları ve bu daha yıpratıcı oluyor. Bir yandan da yapılan yanlış davranışlar karşısında susmak zamanla insanın kendisini değersiz hissetmesine yol açıyor. Üstelik o yanlış davranışı yapanlar da nasıl olsa sesi çıkmıyor, diye yanlışlarına devam ediyorlar. Ben, yengelerimin ve başka akrabaların anneme yaptıkları davranışları gözlemlediğimde bunu görmüştüm.
Annemin sesi çıkmadığı için nasıl olsa o her şeyin üstesinden gelir, diye hiç düşünmeden sürekli bizde toplanıyorlardı. Mesela her yılbaşı kutlamasında bizim evde toplanılır hiç kimse bu yıl da bize gelin, demezdi veya halam Almanya’dan geldiği zaman hep bizde kalırdı. Akrabalar geldiğinde hiç düşünmeden günlerce kalırlardı. Annem onca gelen gideni ağırlamak için sürekli mutfakta olurdu, her şeyi tek başına yapardı, gelenlerden hiçbiri yardım etmezdi. Tabii o arada bizimle ablam ilgilenir, derslerimizi yaparken yardımcı olurdu. Evet, annem sessizdi, kimseyi kırmaz ve üzülmesini istemezdi, kimsenin kusurunu yüzüne vurmazdı. İki yengemle ve halamla hiçbir zaman münakaşa etmemiştir. Ama bu sadece kimseyi üzmemek içindi, yoksa her şeyin farkındaydı.
O sene de yılbaşı günü geldi çattı. Her yılbaşında olduğu gibi babam, iki amcamın da aileleriyle geleceğini söyledi. O sene annemin akrabaları da geldi. Bir tanesi haber vermeden gelmişti, çocuklarıyla birlikte. Annem tek başına bütün hazırlıkları yaptı. Hiç unutmam o gece evde on sekiz kişiydik, saymıştım. Hatta gelenlerden dördü de o gece bizde kaldı. Tabii herkes eğlenirken annem sürekli onlara hizmet ediyordu, bulaşıklara kimse yardım etmemişti. Yılbaşı akşamlarının geleneksel oyunu tombalaya sırf hizmet etmekten annem katılamamış yengelerim ve akrabalar oynamıştı. Şimdi farkına varıyorum ki insanlar kendi bencillikleri ve vicdansızlıkları nedeniyle anneme, hakkı olan oyunu bile oynatmamışlardı, “Biz yapalım, gel sen de oyna.” veya “Hep birlikte işleri bitirip birlikte oynayalım.” dememişlerdi. Bir insana bu kadar yüklenilir mi? Nasıl olsa o yapıyor, bir şey demez, diye yardım etmiyorlar, her şey önlerine gelsin diye bekliyorlardı. Tabii bu arada annem de talep etmiyordu, “Onlar da görüyor ne kadar koşturduğumu, benim söylememe gerek var mı?” diyordu. Ama annem tabii ki şunun farkında değildi: Bencil insanlar önce kendilerini düşünürler, hep karşılarındakileri sömürmeye bakarlar. Ne zaman ki karşı taraf hayır, diyerek kendi hakkını korumaya kalkar o zaman tepki gösterir hakkını arayanı değişmekle, kötü insan olmakla suçlarlar.
Bencil insan, vicdan ve merhametini kendi menfaatine göre ortaya çıkarır. Annem bencil olmadığı için hangi misafir gelirse gelsin kim olursa olsun hepsini sevgiyle ağırlardı. Sevgiyle davranan insanda merhamet ve vicdan olur. İleri yaşlarda bunu daha çok gördüm. İçinde sevgi olan insan uyum da gösterir. Annemin, yengelerimle hiçbir tartışma yaşamamasının sebebi kendisinin uyumlu olmasıydı. Üstelik sadece büyüklere değil küçüklere karşı da hep sevgi doluydu annem. Bizi düşündüğü gibi başka çocukları da düşünürdü. Onlar yaramazlık yapsa bile evde bir şey kırsa bile kızmazdı. Sevgisini ayırt etmeden o çocuklara da veriyordu.
İşte annem kendisine yapılan yanlış davranışları gördüğü hâlde değer verdiği için kimse kırılmasın, üzülmesin diye sessiz kalarak kendinden fedarkârlık yapmıştı. Pek çok insan böyledir. Kendinden fedakârlık yapar. Oysa insan ne olursa olsun kendi hakkını da korumalı kırmadan, dökmeden. Çünkü ayıp olmasın, kırılmasınlar diye sessiz kalmak ileride değersizlik duygusunu öne çıkararak kişinin kendisine zarar verir, fiziksel ve ruhsal sağlığı etkiler. Bu bazen bedensel bazen de psikolojik sorunlara yol açar.
Çocuklukta “Hayır.” diyememek bilinçaltında yer ediyor ve sonra yetişkinlik döneminde bu kelimeyi kullanmak zorlaşıyor. İnsan ancak o kelimeyi neden kullanmadığını bulup şifalandığı zaman kendisine yanlış gelen davranışları ve istemediklerini rahatlıkla karşı tarafa söyleyebiliyor. Özellikle bencil insanlara ve menfaat sevgisi olanlara.
Sessiz olmak, uyumlu olmak iyidir ama insanın kendisine yapılan haksız davranışlar karşısında da konuşması gerekir.
Şu bir gerçek ki insana daha çocukluk zamanında bencil ve kıskanç insanlara karşı kendi haklarını sevgi ile ifade edip istemek öğretilmelidir.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
Sevgili Gül anneni bende sakin, sessiz, uyumlu bir insan olarak biliyorum. Ve her zaman fedakar olup, hep koşturan, misafirperver biri. Sessiz ve uyumlu insan karşıdakini üzmemek için ne kadar yorulsa bile herşeyi yapar, haksız davranışlarda da içine atar, sesini çıkarmaz. Ama dediğin gibi, uyumlu olmak güzel bir meziyet fakat bencil, kendinden başkasını düşünmeyen insanların haksız davranışlarında da susmamak lazım.
sağol varol hülyacığım,
sessizlik aslında iyi ama bazen konuşmak gerekir yerde konuşmak gerekiyor. Özellikle bencil insanlar karşısında
Sevgiler❤