Çoğumuzun bildiği bir söz vardır, “Öğrenci hazır ise öğretmen ayağına gelir.” Bu söz o kadar doğru ki yaşadığım süreçte ettiğim tecrübeye göre gerçekten eğer insan kendini değiştirmek istiyorsa o zaman öğretmen ayağına geliyor. Aramasına hiç gerek kalmıyor çünkü kalbinde o niyeti yapmıştır.
Değişim kelimesini duyduğumuzda en çok neyi anlarız, bize ne ifade eder? Değişim ile dönüşüm. İnsan için hiçbir değişim kolay olmuyor. Düşünün yıllarca o kendi özünüzde yaşamayıp başka bir kimlik ile hayata devam etmişsiniz. Bunları bir anda atmak kolay değil tabii ki. Ancak zamanla oluyor. Fakat bu zaman içinde başlarken neredeydiniz ve geldiğiniz nokta neresi, ona kendiniz bakmalısınız. İnsan en çok kendinden kaçar çünkü kendi ile hiç yüzleşmeden hayatında her şeyin yolunda gitmesini ister. Kendi değişimini yapmadan daha doğrusu kendini çok mükemmel görüp değişime gerek duymadan yaşadığı olumsuz olaylar için başkalarını suçlayan o kadar çok insan gördüm ki. Hepsinin de ortak inancı kendisinde değişmesi gereken bir şey olmadığıydı.
Yaşadığı olumsuz olayların kaynağını kendisinde bulup olumsuz düşünce ve duygularını, egosunu dönüştürmesi ve kendisinde değişmesi gerekenleri söylediğimde “Benim egom yok ki,” yanıtını aldığım kişiler oluyor. Üstelik bazıları sert bir ifade ile karşılık veriyor. O zaman anlıyorum ki bu insan henüz hazır değil kendindeki olumsuzluklarla yüzleşmeye ve değiştirmeye. Çünkü sadece o anda yaşadığı sorunun çözülmesini istiyor. O anda o sorun çözüldüğü zaman sanıyor ki daha başka bir şey yaşamayacak ya da karşısındaki insandan kaynaklanıyor. Hâlbuki hayatımızda olumsuz bir olay yaşadığımızda ilk iş kendi üzerimizde değişiklik yapmaktır. Ben bunu insanlara rehberlik, şifa yaptığımda ve enerji gönderdiğimde yaşıyorum. Bazısı hazır gerçekten. Değişmek için çaba sarf etmeyen bazıları ise sadece o anda kendi işinin yoluna koyulmasından yana ve hiçbir şekilde kendinde olumsuzluk görmüyor. İçindeki o karanlığı ve gölge yanlarını görmüyor maalesef. Bu sefer ruh sağlığı ile birlikte fiziksel sağlık sorunu da yaşamaya başlıyor.
İnsan ne kadar çok farkındalığa açık ise ya da farkındalığı yüksek ise o ölçüde kendi değişimini yapar. İnsan her yaşadığı olayda, “Bu bana ne öğretiyor? Kendimde neyi değiştirmem gerekiyor? Ne ile yüzleşmem gerekiyor? Egolarım nedir? Korkularım nelerdir?” sorularını kendine sormalıdır. Değişim için önce uyanış gerekiyor. Uyanışa geçtiğinde zaten aydınlanmaya gidiyorsun, aydınlanma da ışığı beraberinde getiriyor.
Bundan iki sene önce bir arkadaşım hayatında bazı olumsuzluklar yaşadı.
Bana, “O kişiler hayatımdan giderse çok rahat edeceğim,” dedi.
“Peki, sen kendini değiştirmek için bir çaba sarf ediyor musun?” diye sordum.
“Yok,” dedi, “Benim egom yok ki.” Düşünün, kendini çok mükemmel görüyor.
“Peki,” dedim, “Hiç korkun da mı yok?”
“Var tabii ki” dedi ve saymaya başladı korkularını.
“İşte,” dedim, “Yaşadığın olumsuzluk senin şu anda saydığın korkularınla yüzleşmen için bir vesile.”
Bu sefer cevabı “Değişim öyle kolay değil, bu yaştan sonra değişim yapmak kolay mı?” oldu.
İşte kendinde değişim yapmadan her şeyin yolunda gitmesini isteyen insanlardan biri. Herkes ister tabii ki hiçbir şey yapmadan her şeyin yolunda gitmesini. Ruh nasıl gelişecek, nasıl evrimleşecek, o özündeki sevgi nasıl çıkacak bu değişim olmadan? Nasıl ki vücudumuzu yıkamazsak kirlenir ve yıkandıkça o kirlerden arınırız ya da elimiz kirlendiğinde hemen yıkarız, aynı şekilde ruhumuzu kirleten o egolardan arınmadığımız sürece özümüze dönemeyiz. Bu ruhsal arınma insanın değişimine neden olur. Bir insan kendisinde öfke, kibir, bencillik, hırs, kıskançlık veya buna benzer olumsuz duyguları fark edip bunları değişmek için çaba sarf ediyorsa o zaman bu insan ruhunu geliştirmek, kendisine zarar veren duygulardan kurtulmak istiyor demektir. Bu farkındalıkla yol almaya başlıyor. İnsanın önce kendisinde olan olumsuzlukları kabullenmesi gerekiyor. Ondan sonra değişim başlar. Ama kendinde olanı kabullenmediği sürece ne anlatırsanız anlatın işe yaramaz, kendini hep haklı olarak görür.
Ben, insanları ruhu gelişmiş, ruhunu geliştirmek isteyen ve ruhunu hiç geliştirmek istemeyen olarak üç sınıfa ayırıyorum.
Birinci gruptaki ruhunu geliştirmiş insanlar hiçbir zaman egolarının esiri olmamışlardır. Ruhunu geliştirmek isteyen ikinci gruptaki insanlar ise kendi karanlık ve gölgelerinin farkına varıp ışığı seçenlerdir. Üçüncü gruptaki ruhunu hiç geliştirmek istemeyenler ise hayatlarındaki her şeyin yolunda gitmesini isteyen ama kendilerini değiştirmek istemeyen insanlardır.
İşte bu, ruhunu geliştirmek istemeyen insanlara istediğiniz kadar rehberlik verin, yol gösterin; hazır değilse hiçbir şey yapamazsınız.
Sevgili okuyucularım, değişim ve ruhunu geliştirmek konusu kısaca anlatılabilecek bir konu değil. Bu yüzden 29 Nisan 2022 Cuma günü yine bu konuyu anlatmaya devam edeceğim. Değişimi istemenin veya değişime direnmenin eğitimle ilgisi olmadığını da örneklerle detaylandıracağım.
(Devam edecek…)
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.