ÇOCUKLARIN DA FİKİRLERİ VARDIR

Birlikte geçmişe yolculuğa çıktığımız yazılara devam edelim. Geçmişimiz; bizi biz yapan, bugünümüzü inşa eden yaşantımız… Bakalım bugünkü beni inşa eden çocuk, sandığa dokuz yaşından daha neler neler saklamış?

Hatırlayacaksınız bir önceki anı yazımda, benden bir yaş küçük kardeşimin, o yıl 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı törenine okul bandosunda trampet çalarak katıldığını anlatmıştım. Kardeşimin bando kıyafetini annemle birlikte mağaza mağaza dolaşıp aldığımızdan da söz etmiştim.

O gün, kardeşimi mutlu edecek bir şey aldığımız özel bir gün olduğu için alışverişe neşeyle gitmiştim. Oysa ben çocukluğumda mağaza mağaza dolaşmayı pek sevmezdim. Tabii hâlâ öyleyim, ihtiyacım olan bir şey varsa o anda alırım, o kadar. Eğer ihtiyacım yoksa mağaza mağaza gezmeyi sevmem. Ablam çok sever alışverişte uzun uzun gezmeyi. O ev gezmelerini de severdi çocukken, “Ben de geleceğim,” derdi anneme. Ama ben ev gezmelerini de sevmezdim, evde vakit geçirmek daha çok hoşuma giderdi. Yalnız kaldığımda kendimi oyalayacak çok şey bulurdum, hiç sıkılmazdım. Gitmek istediğim bir yer olsa bile annem bana, “Seni buraya götürmeyeceğiz,” dediğinde ben, “Olur,” derdim, alınganlık yapmaz, sorun çıkarmazdım. Sorun çıkarmayı hâlâ da sevmem. Mutlu şekilde evde kalırdım. Ablam ise annem ona bizimle birlikte kalmasını söylediğinde bir anda mutsuz oluyordu, yüz ifadesinden fark ediyordum. Çünkü o gezmeyi seviyordu.

Eskiden Sümerbank vardı. Atatürk’ün kurduğu, hem tekstil şirketi hem de banka görevi yapan Sümerbank, ürettiği kaliteli ürünleri kendi mağazalarında satardı. Daha okula adım atmadan önce ve okula başladığımda annem Sümerbank’a, alışverişe giderdi. Beraberinde bizi de götürürdü. Bazen erkek kardeşim evde kalırdı ama ben genellikle giderdim. O kadar kalabalık olurdu ki sıra gelmesini beklerdik istediğimiz ürünü alabilmek için. Kalabalık yüzünden çok da gürültü olurdu. Ben tabii ki sıkılırdım çünkü kalabalığı sevmiyordum. Anneme soruyordum, “Anne, neden bu kalabalığın içine geliyoruz? Başka mağazalar bu kadar kalabalık değil,  niye oralardan almıyoruz?” diye. Annem, “Buradaki ürünler orada yok, burada fiyat da daha uygun,” diyordu. Ben o zaman bilmiyordum, sonradan öğrendim belli zamanlarda indirim yaptıklarını ve annemin de alışveriş için o indirimleri beklediğini.

Bir çocuk olarak alışverişlerde kalabalık olan yerlere gitmek hoşuma gitmiyordu ama her defasında annem götürüyordu. Artık ne kadar sıkılmışım ki bir gün “Anne ben gelmeyeceğim, istemiyorum. Kardeşimle biz evde oturacağız,” dedim. Annem, “Ama sen dışarıya çıkmak istiyorsun,” dedi. “Ben öyle yerlere gitmek istemiyorum, evde oturmayı daha çok seviyorum” diyerek kalabalık yerlerden duyduğum rahatsızlığı dile getirdim. Önce sessiz şekilde kabul ediyor fakat sonra bana uygun gelmeyen, zorla, baskıyla yaptırılmak istenenleri kabul etmiyordum. Annem istiyor diye değil, ben istediğim için yapmalıydım her ne yapacaksam. İşte bu yüzden kardeşimle evde vakit geçireceğimi söyledim. Annem de “Tamam,” dedi. Erkek kardeşim benden bir yaş küçük olduğu için ikiz gibiydik, birbirimizden hiç ayrılmaz, beraber oyunlar oynadık. Çok iyi anlaşırdık ve her şeyi paylaşırdık. Aileden ya da dışarıda arkadaşlarımdan biri beni üzecek bir şey yaptığında kardeşim hemen beni korurdu, sahip çıkardı, üzülmemi istemezdi. Aynı şekilde ben de onu korur sahip çıkardım. 

Çocuklara, hangi konuda olursa olsun hiçbir zaman baskı yapılmamalıdır. Çocuk kendi fikrini ve düşüncesini söylemelidir. Neyi seçeceğine kendisi karar vermelidir. Aile de çocuğa önce saygı göstermelidir, yanlış bir şey yapıyorsa da bunun neden yanlış olduğunu sevgi ile açıklamalıdır.

Aslında insan kendine uygun olmayan şeye hayır demeyi çocukluk yaşında öğreniyor. Hayır demekten çekinen bir çocuk büyünce kendine uygun olmayan fikirlere, olaylara, karşı taraf kırılmasın, gücenmesin diye evet demek zorunda kalıyor. Böyle davrandığı için de üzülen, sıkılan kendisi oluyor. İnsan, yapmak istemediği şeyler bir başkası tarafından yaptırıldığında mutsuz olmaya başlıyor. Bu durumda en uygun davranış, sizden isteneni neden yapamayacağınızı, neden hayır dediğinizi sevgi ile açıklamaktır. Çünkü gerekçelerinizi ancak sevgi ile dile getirdiğinizde ortak noktada buluşmak mümkün olur. Eğer size ters gelen bir davranışı kabul etmediğiniz için karşı taraf sizden kendini çekiyorsa o da onun bileceği iştir. Tabii ki sizinle beraber olacak diye söylediklerine uymak zorunda değilsiniz.

Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com
Telif Hakkı©2021 Sevginin Işığı “Şifa”. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
 

2 yorum “ÇOCUKLARIN DA FİKİRLERİ VARDIR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir