RUHUMUZ GERÇEKTEN GÜZEL Mİ?

Bugün üzerine konuşacağımız ve sizlerin de düşüncelerini duymayı istediğim konumuz; başta canlılar olmak üzere cansız nesneleri dahil ederek, bu bütüne karşı hal ve davranışlar hakkında olsa da öncelikle esas gerçeklik olan ‘ruh güzelliğine’ değinmek istiyorum.

Aristoteles der ki; ‘Ruh güzelliği beden güzelliği kadar kolay görülmez.’

Üstadın bu sözünden yola çıkalım. İstisnasız hemen herkes başlangıçta bir kişinin güzelliğinden bahsedecekse dış görüntüsüne dair söylemlerde bulunur. Aslında bu düşünce şeklinde yanlış bir durum olduğu söylenemez. Çünkü ilk anda dış dünyayla iletişimimizi kurmamızı sağlayan duyu organımız göz görüntüyü algılar ve hızlıca değerlendirir. Gördüğü bedeni ya da bir nesneyi güzel ya da güzel değil şeklinde yorumlar. Kimileri ise gözün yorumuna izin vermeksizin gönül gözüyle yorumlar gördüğünü,  ancak bu durum nadir kişiler için geçerlidir. Bunun için istisnai kişiler bir kenara koyarak genel bir bakış açısıyla bakalım konuya. Asıl olan şudur: ‘Kişinin beden güzelliği başlangıç için kısıtlı bir değerlendirmeden öte değildir. Çünkü esas güzellik yani iç güzelliği, ruh güzelliğidir ve bu güzellik insanları birbirine yakınlaştıran ve bağlayan bir değerdir. Ne var ki, bu güzelliği anlayabilmek için karşınızdakini tanımanız, onun için emek vermeniz gerekmektedir. Bu güzelliği anlayabilmek çoğu zaman bir çırpıda olmamaktadır. Elbette, ruhu güzel olan sadece kendine ve yakınlarındakine sevgi dolu, merhametli, iyi niyetli değildir, tüm dünyaya, yaratılmış tüm canlılara, üretilmiş tüm nesnelere karşı sevgi doludur, merhametlidir, iyi niyetlidir. Canlıları anladık ama cansızlara yani üretilmişlere nasıl olacak bu demeyin! Nasıl olduğunu ve olacağına örneklerle birlikte bakalım.

Hiç kimse benim ruhumda eksik kalan hisler var hatta gerçek sevgiyi bilmiyorum demez. Ruhunun muhteşem bir güzelliğe sahip olduğunu düşünür. Kendisiyle yüzleşmeyi başarabilmiş insanlarsa ruhlarında yarım kalan duyguları keşfeder ve bunları şifalandırabilir. Çok defa bu şifalanmaya ve beraberinde ki dönüşüme tanık olduğumu sevinerek söylemek isterim. Bizim konumuz ruhunda ki eksiklikleri fark edemeyen insanların kendilerini nasıl gösterdiğini gözler önüne serecek.

İyilik, güzellik sadece insanlara yönelik bir hissiyat ya da davranış şekli değildir. İnsanların yanı sıra hayvanlara, bitkilere, insanlığa sunulmuş tüm canlılara karşı sevgi dolu, merhametli ve iyi olunmalıdır. Sadece insanlara güzel duygular beslemek ruh güzelliğini göstermez. İfadenin içinde ‘sadece’ kelimesi geçiyorsa zaten eksik kalan bir şeylerin olduğu aşikârdır. İyi davranışta, sevgi de ayrım olmaz, kategorize etmek olmaz.

‘İnsanları severim ama hayvanları sevmem!’ ‘Hayvanları severim ama insanları sevmem!’ ‘Her yaratılanı severim ama çiçekler hariç!’ ‘Hayvanları severim, insanları da severim ama o çocuklar yok mu işte onları sevmem!’

‘İnsanları severim ama hayvanları sevmem!’  Nasıl üzücü bir söz bu! Hayvanlar bize emanet edilen Yaradan’ın dilsiz kullarıdır. Bir baksanız onların gözlerinin içine işte orada karşılıksız sevgiyi hemencecik görebilirsiniz.Ama gerçekten bakarsanız! Tamam, belki bir hayvanla alakalı travmanız var, bir köpek tarafından ısırıldınız ya da bir şekilde zarar gördünüz ama sevmem ifadesi çok can yakıcı bir ifade olmuyor mu? Yaklaşamayabilirsiniz hayvanlara ama sevmemezlik etmeyin. Onlar yaratılmış çok güzel varlıklardır ve çoğu insanların bakımına, ilgisine, sevgisine muhtaçtır. Sevmiyorum diyerek onlara asla zarar vermeyin, onlara umursamaz, duyarsız olmayın. En çok da ruhunuzun güzelleşmesini ‘hayvanları sevmem’ kelimeleriyle engellemeyin.

‘Hayvanları severim ama insanları sevmem!’ Oldu mu şimdi? Bu düşünce şekli doğru mu? Bazı insanlar sizi üzmüş, yaralamış olabilir ama genelleme yapıp da insanlarla bağınızı kopartmayın, onlar sevmemezlik etmeyin. Emin olun, ruhu güzel birçok insan var dünya da ve onlara ulaşmak için, onları hayatınıza dahil etmek için çabalayın, emek verin. Bizler insanlarla bütünleşiriz, tek başımıza kaldığımızda toprağı olmayan bir bitkiden öte olamayız. İnsanları severken, onlara iyi davranırken onları kendi içlerinde sınıflandırmayın. Dış dünyada herkese iyi davranıp evde eşinizi üzmeyin, onu hırpalamayın. Eşit sevin…

‘Her yaratılanı severim ama çiçekler hariç!’ Bitkiler, çiçekler o mis kokularıyla, güzel renkleriyle adeta ruhlarımızı şenlendirmek için yaratılmışlardır. Onları sevmeden, bir çiçeği koklamadan, bir ağacı, bir çimeni sulamadan nasıl yaşanır?

‘Hayvanları severim, insanları da severim ama o çocuklar yok mu işte onları sevmem!’ Demek ki sen hiç çocuk olmadın, böylece, yani bir yetişkin olarak dünyaya geldin. Yaratılan en nadide varlıklardır bebekler. Zamanla ayaklanmaya, dillenmeye başlarlar ve etrafı şenlendiren çocuklar olarak daha belirgin bir şekilde dünyamıza dahil olurlar. Sıcacıktır bakışları, gülüşleri ömre bedeldir… Çocukları sevmediğini söyleyen insanların kendi çocukluk dönemlerinde ağır travmalar yaşadığını düşünüyorum. Belki de mutlu olmadıkları, olamadıkları çocukluk dönemlerinin acısını, öfkesini, kinini yetişkin olduklarında diğer çocuklara yansıtıyor olabilirler. Eğer sizlerde bu duygu içindeyseniz ya da çevrenizde böyle bir duyguya sahip olan biri ya da birileri varsa lütfen bu duygunun yenilmesini sağlayın. Şu kısacık ömürlerinizi bir çocuk başını okşamanın hazzını hissetmeden, onların sıcacık gülümsemelerine vesile olmadan yaşamayın. Hayata dair böyle büyük bir kaybınız olmasın. Bu kayıp güzel bir ruha sahip olabilmenizin önünde ki en büyük engeldir. Bunu asla unutmayın.

İnsan olsun, bitki olsun, hayvan olsun, ne olursa olsun tüm canlılara karşı içinizde merhamet, sevgi ve güzellikler taşıyın ve bu duygularınızın katlanarak büyümesine izin verin. Hiçbir canlıyı diğerinden ayırıp anlamsız şekilde kategorize etmeyin. Her bir canlının değeri paha biçilmez niteliktedir.

Gelelim yaratılmışlar dışında üretilmiş cansız varlılara. Örneğin hastanede sıramızı beklerken oturduğumuz, bize hizmet etmek için üretilmiş koltuğa. Beklemekten sıkıldın diye koltuğun döşemesini tırnağınla kazıyıp zarar vermek niye? İş yerinde kullandığın masanın üzerini karalamak niye? Sözde bir şeye kızdın diye insanların dinlenmesi için yapılmış o banka zarar vermek onu kırmak niye? Böyle onlarcasını sıralayabilirim… Bu nesneler insanlar için yine insanlar tarafından üretildi. Nesnelere zarar vermek o insanların emeklerine zarar vermek, onlara değer vermemek, insanları sevmemek demektir. Bunları yapan birinin ruhunun güzelliğinden bahsetmek mümkün olabilir mi?

Dış görünüşün güzelliği Yaradan tarafından bize verilir ve bu güzelliği herkes farklı değerlendirir. Kimine göre güzelliğiniz kabul görür, kimine göre kabul görmez. Ruh güzelliği ise nadide bir şeydir. Sadece bir davranışla, bir hisle sınırlandırılamaz. İnsanın elindedir ruhunu güzelleştirmek ya da güzelleştirememek. Ruhunuz güzelse bu güzelliğiniz herkes tarafından istisnasız kabul görür.

Her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com
Telif Hakkı©2021 Sevginin Işığı “Şifa”. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
 

2 yorum “RUHUMUZ GERÇEKTEN GÜZEL Mİ?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir