BENCİLLİK MUTLAKA YOK OLACAK

En Büyük Düşman adını verdiğim ve Bencillik konusunu değindiğim bu yazımın devamının geleceğini söylemiştim. Bugün “Bencilliğe” yeni örneklerle ve psikolojinin gözünden bakacağız.

Bencilliği daha önce tanımlamıştık. Şimdi o tanımlamayı biraz daha açacağız. Bencillik, başkasını (ya da karşısındakini) dikkate almadan ya da önemsemeden yalnız kendi istek ve gereksinimlerini dikkate alarak hareket etme olarak tanımlanabilir. Bencil insanlar sürekli olarak yalnız kendi çıkarlarını düşünür, kendi çıkarlarını herkesinkinden üstün ve önemli tutar, o çerçevede davranırlar. Başka bir deyişle menfaatçi ve çıkarcıdırlar

Bencillikle ilgili doğru ve aydınlatıcı akademik bilgileri sizlerle paylaşmak için birçok yazı okudum. Çok sayıda bilim adamı ve felsefecinin kimi zaman birbiriyle çelişen kimi zaman birbirlerinin düşüncelerini çürüten ve kim zamansa onları ortak noktada buluşturan ifadeleriyle karşılaştım. Kimileri bencilliği psikolojik bir durum olarak açıklarken, kimileri genlerimizde olduğunu açıklamıştır, kimileri ruhumuzda olduğunu söylerken kimiyse yaşam içinde öğrenilen doğal bir tavır olduğunu ifade etmiştir. Tüm bu farklı yaklaşımlar her ne olursa olsun nihayetinde ortak bir noktada buluşuyor.

Bencillik, ben sevgisidir, kişinin sadece kendisinin öne çıkarılmasıdır, yani genel anlamıyla bireyin kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesidir. Net tanımıyla bencillik ki günümüzde ki kullanımıyla egoizm, bireyin kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesi ile ilgilidir.

Bencillikte kibir vardır ve bu, bitmek tükenmek bilmeyen öz beğenidir. Yazıktır ki, bencil insanlar bu yüzden mutlu olamıyor. Çünkü insanın psikolojik doğası yalnız yaşamaya göre odaklanmamıştır. İnsan ancak sosyal yapının bir parçası olursa mutlu olabilir. Bu özellikleri nedeniyle insan muhakkak yalnızlığım giderme arayışındadır. Ve kendisine bağlanacak nesneler arar. İnsanın mutlu olabilmesi için kişinin kendisini tanıması gerekiyor. Öz beğeni de şu vardır; kişi kendi kusurlarını görmez. Sadece iyi taraflarını görür ve kendisini çok önemser. Bencil bir insan için, başkalarının yaptığı katkılar ve başkalarının ihtiyaçları, kendilerininkinden daha az önemli ya da daha az değerlidir. Bencil insanlar kendilerini direk ya da dolaylı olarak etkileyen her şeyi kontrol etme ihtiyacı hissederler. Bu kontrol etme kaygısı onları başkalarına karşı aşırı eleştirel hale getirir ve sorumluluk paylaşmaları gereken ya da kontrolü biraz kaybetmelerine neden olan her şey onları zihinsel olarak durdurur. Bu durum onu insanlarla gerçek ve doğru iletişim kurmasını imkansız hale getirir. Dünyada öyle çok insan var ki bu duyguların pençesinde. O duygu ki tabi ki, şüphesiz Bencillik.

Birçok örnekte bencilliğin sonradan öğrenilen, edinilen bir davranış olduğunu da rastlıyoruz.  Küçücük bir çocuktan, yaşını almış bir yetişkine kadar birçok yaş gurubunda karşılıyoruz bencillikle. O zaman kaynak gözlerimizi açtığımız evimiz, ailemiz olabilir mi diye sorabilir miyiz? Ben bu soruya “evet, mutlaka büyük oranda etkilidir” cevabını vermekten kendimi alamıyorum.

Varlığımızın ilk oluştuğu yer evimizdir, ailemizdir. Orada bize neyi yaşatırlarsa onu yaşatırız, neyi duyururlarsa onu duyururuz, neyi hissettirirlerse onu hissettirir. Ağacın yetiştiği toprak ne denli temiz ve arınmışsa, büyürken ve olgunlaşırken de heybeti ve dünyaya vereceği nefes de o denli saf olur. Güzel insanlar yetiştirelim, evlatlarımızı sevelim, sayalım, onlara değer verelim, mutluluğu yaşatalım ki onlarda sevmeyi, saymayı, değer vermeyi, mutlu etmeyi öğrensinler ve gelecek her bir nesle bu silsile ulaşsın. Yüreklerde sevgi varsa, bencillik hastalığı asla yoktur.

Bir danışanım; “bencil insanlardan kaçmalıyım yoksa onları bu hastalıktan kurtarmak için uğraşmalı mıyım” diye sormuştu. Aslında zor bir soruydu bu. Çünkü bunun cevabı ne bende ne de bir başkasındaydı. Bu soruya cevap verebilecek tek kişi aslında benciliğin tutsaklığını yaşan kişidir. Siz ne kadar o kişinin yanında olmaya çalışırsanız çalışın o kişi bencil olduğunun bilincine varmadıkça, bunu kabullenmedikçe hiçbir desteğe yeşil ışık yakmayacaktır.  Maalesef insan bencil olduğu sürece ateş sadece düştüğü yeri yakmaya devam edecek şüphesiz. Ta ki bu o ateş bizi yakana kadar.

Umut ediyor ve inanıyorum ki, saf sevgi var oldukça ve yayıldıkça bencilliğin yok olmaktan başka çaresi kalmayacaktır.

Her şey gönlünce olsun!
Sevgi ve ışıkla kalın!..
Nurgül AYABAKAN
nurgul.ayabakan@gmail.com
Telif Hakkı©2021 Sevginin Işığı “Şifa”. Tüm Hakları Saklıdır.
Bu yazıyı tümü olmak şartıyla, değiştirilmeden, bedava olarak ve bu telif hakkı uyarısı ve internet bağlantısı (https://sevginin-isigi-sifa.com/) ile birlikte kopyalamaya ve dağıtmaya izin verilmiştir.
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir